Davetul İslam

1301 - Emrolunduğun Gibi Dosdoğru Ol! - Cuma Hutbesi - Necati Koçkesen


Listen Later

YOL SIRÂT-I MUTAKÎMDİR AMA BUGÜNKÜ MÜSLÜMANLARIN ÇOĞU SIRÂT-I MUSTAKÎM ÜZERE DEĞİLDİRLER
Sözlükte “anayol; doğru ve apaçık yol” mânalarına gelen sırât ile “dengeli ve dosdoğru” anlamındaki müstakīm kelimelerinden oluşan sırât-ı müstakim, “apaçık, dümdüz, eğrisi olmayan, pürüzsüz, dosdoğru ve hak yol” demektir. Burada yol kelimesinin dosdoğru diye nitelendirilmesi onun “hedefe ulaştıran en kısa yol” anlamına geldiğini gösterir. Râgıb el-İsfahânî, istikamet kelimesinin genellikle düz bir çizgi gibi doğru olan yol hakkında kullanıldığını, bundan dolayı hak ve hakikat yoluna sırât-ı müstakîm denildiğini belirtir (el-Müfredât, “ḳvm” md.) (islam Ansiklopedisi)
Târiflerden de anlaşılacağı üzere SIRÂT-I MUSTAKÎM, hiçbir eğriliği olmayan, Allah’a hakkıyla îman eden ve O’nun emir ve yasaklarına gücünün yettiği ölçüde uyan, mü’minleri yalpalamadan, sürçmeden, yanlış yollara sapmadan kendilerine gösterilen menzile ulaştıran yoldur.
SIRÂT-I MUSTAKÎM kavramı kur’an’î bir kavramdır. Allah subhânehû ve Teâlâ Kur’an’ı Hakîm’in bir çok âyetinde bu kavramı kullanmıştır. O âyetlerin hepsini burada yazmamız yazıyı uzatacağından biz burada birkaç âyet vermekle yetineceğiz:
اِنّ۪ي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّٰهِ رَبّ۪ي وَرَبِّكُمْۜ مَا مِنْ دَٓابَّةٍ اِلَّا هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَاۜ اِنَّ رَبّ۪ي عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ
“Ben, benim de rabbim, sizin de rabbiniz olan Allah’a dayandım. Çünkü her canlının kontrolü O’nun elindedir. Şüphesiz rabbimin yolu dosdoğru yoldur.” (Hûd : 56)
يَهْد۪ي بِهِ اللّٰهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ بِاِذْنِه۪ وَيَهْد۪يهِمْ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ ﴿١٦﴾
“Allah, kendisinin izniyle rızâsını arayanları o kitapla kurtuluş yollarına erdirir, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır, onları dosdoğru bir yola iletir.” (Mâide : 16)
وَاَنَّ هٰذَا صِرَاط۪ي مُسْتَق۪يماً فَاتَّبِعُوهُۚ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَب۪يلِه۪ۜ ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ بِه۪ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ﴿١٥٣﴾
“Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun; (başka) yollara sapmayın; sonra onlar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte günahtan korunmanız için Allah bunları size emretti.” (En'âm : 153)
Fâtiha sûresinde geçen sırât-ı müstakîm, “kendilerine nimet verilenlerin yolu” şeklinde açıklanmıştır. Bu ifade, ilâhî nimete mazhar kılınanların takip ettiği yolun özelliklerini belirten âyetle birlikte (en-Nisâ 4/69) değerlendirildiğinde sırât-ı müstakîmin peygamberlerin, doğruların, şehidlerin ve sâlihlerin yolu olduğu anlaşılır. Nitekim o âyette şöyle buyrulmuştur:
وَمَنْ يُطِـعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُو۬لٰٓئِكَ مَعَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّ۪نَ وَالصِّدّ۪يق۪ينَ وَالشُّهَدَٓاءِ وَالصَّالِح۪ينَۚ وَحَسُنَ اُو۬لٰٓئِكَ رَف۪يقاًۜ ﴿٦٩﴾
“Kim Allah’a ve peygambere itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lutuflarda bulunduğu peygamberler, sıddıklar, şehidler ve sâlih kişilerle beraberdirler; bunlar ne güzel arkadaşlardır!” (Nisâ : 69)
Şeytanlaşmış insanların bazıları da Müslüman görünümlü idarecilerdir. Onlar, küfür idârelerinde yer alarak, küfür idârelerini ve sistemlerini benimseyerek Müslümanlara da benimsetmek istemişler ve bunda da başarılı olmuşlardır. Bunu yaparlarken de Müslümanların islamdan bihaber olmalarından yararlanmışlardır. Onlar içinde bulundukları halkı iyi bilmektedirler. Onların islama saygılarının olduğunu ama islâmı doğru dürüst bilmediklerinin farkına vararak onlara yer yer âyetler okuyarak, hadisler okuyarak onları istedikleri yere çekmişler, peşlerinden sürükleyerek Müslümanları dinden uzaklaştırmışlardır. Kendileri tâgutlaşırken Müslümanları da tâgutlara kul, köle etmişlerdir. İşte bütün bunlar Müslümanların câhil kalmalarının sonucudur.
Şu unutulmamalıdır ki, sırât-ı mustakîm olan yol olduğu gibi durmaktadır. O yol üzerinde bulunan Müslümanlar ise sebat edememekte, birer birer dökülmektedir. Bugün maalesef çok az sayıdaki Müslümanlar o yol üzere sebat etmeye, düşmemeye ve menzile ulaşmaya gayret etmektedir. Bugün nice Müslümanların namazlarının sonunda yaptıkları bir duâ vardır. Derler ki o duâlarında: “Allah’ım! Bizi sırât-ı müstakimden ayırma!” Evet, bu duâ çok güzel bir duâdır ama bu dua fiille desteklenmedikçe yâni sırat-ı mustakîm üzere kalmak için gayret edilmedikçe, din çok iyi bilinmedikçe, Şeytan ve şeytanlaşmış insanlar iyice tanınmadıkça hiçbir faydası olmayacaktır.
Öyleyse ey Müslümanlar! Dîninizi iyi öğrenin. Bu öğrenme işini yaparken de internetlerden din öğrenmeye kalkmayın. Allah’ın kitabına ve peygamberin sünnetine sıkı sıkıya yapışmış ehli sünnet âlimlerinin yolundan giden ehli sünnet bir âlimden dininizi öğrenin. Öğrendiklerinizi de uygulama safhâsına koyun yâni onlarla amel edin. İşte o zamandır ki ne Şeytan ne de şeytanlaşmış insanlar bizlere etki edemeyecek, bizi sırât-ı mustakîmden ayıramayacaktır. Allah yâr ve yardımcımız olsun.
#islam #tevhid
...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Davetul İslamBy Necati Kockesen