
Sign up to save your podcasts
Or


Merhabalar, bu bölümde sizlere Bilişsel Davranışçı Terapi’nin (BDT) temellerini oluşturan davranışçı yaklaşımın tarihsel gelişiminden bahsettim.Bir köpeğin zil sesiyle başlayan bir deney, bugün terapi odasında neden hâlâ yankılanıyor olabilir?
Ya da bir çocuğun beyaz bir fareden korkması, milyonlarca insanın ruhsal iyileşme sürecini nasıl şekillendirdi?
Bu bölümde sizi, psikolojinin en köklü akımlarından birinin doğuşuna; Davranışçılıktan Bilişsel Davranışçı Terapi’ye uzanan bir serüvene davet ediyorum.
Pavlov’un klasik koşullanması, Watson’ın davranış manifestosu, Skinner’ın edimsel koşullanma ilkeleri ve Wolpe’nin davranışçı teknikleri üzerinden, insan davranışının nasıl “ölçülebilir” hale geldiğini; korkuların, alışkanlıkların ve öğrenmenin bilimsel zeminini konuştuk.
Ama aslında bu anlatı, laboratuvarlarla sınırlı değil, her birimizin gündelik yaşamına dokunan bir şeyden bahsediyor:
Bir mesajın gelmemesiyle içimizin çekilmesinden, bir gülümsemenin bizi tekrar aynı davranışa yönlendirmesine kadar…
Davranışlarımızın ardındaki görünmez bağları anlamak, insanın değişme kapasitesine dair en güçlü ipucunu veriyor.
Bu bölümde, konuyu genel hatlarıyla ve yüzeysel bir biçimde ele aldım; çünkü bu anlatı, bir serinin ilk adımı.
Bir sonraki bölümde, Ellis ve Beck ile birlikte düşüncenin davranışı nasıl şekillendirdiğine yani zihnin kendi iç diyaloglarına uzanacağız. Keyifli Dinlemeler.
Referanslar
Cüceloğlu, D. (1994). İnsan ve davranışı (4. baskı). İstanbul: Remzi Kitabevi.
Türkçapar, M. H., ve Sargın, A. E. (2012). Bilişsel davranışçı psikoterapiler: tarihçe ve gelişim. Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi, 1(1), 7–14.
Watson, J. B., ve Rayner, R. (1920). Conditioned emotional reactions. Journal of Experimental Psychology, 3(1), 1–14.
By Klinik Psikolog Sertaç Muradhan YücelMerhabalar, bu bölümde sizlere Bilişsel Davranışçı Terapi’nin (BDT) temellerini oluşturan davranışçı yaklaşımın tarihsel gelişiminden bahsettim.Bir köpeğin zil sesiyle başlayan bir deney, bugün terapi odasında neden hâlâ yankılanıyor olabilir?
Ya da bir çocuğun beyaz bir fareden korkması, milyonlarca insanın ruhsal iyileşme sürecini nasıl şekillendirdi?
Bu bölümde sizi, psikolojinin en köklü akımlarından birinin doğuşuna; Davranışçılıktan Bilişsel Davranışçı Terapi’ye uzanan bir serüvene davet ediyorum.
Pavlov’un klasik koşullanması, Watson’ın davranış manifestosu, Skinner’ın edimsel koşullanma ilkeleri ve Wolpe’nin davranışçı teknikleri üzerinden, insan davranışının nasıl “ölçülebilir” hale geldiğini; korkuların, alışkanlıkların ve öğrenmenin bilimsel zeminini konuştuk.
Ama aslında bu anlatı, laboratuvarlarla sınırlı değil, her birimizin gündelik yaşamına dokunan bir şeyden bahsediyor:
Bir mesajın gelmemesiyle içimizin çekilmesinden, bir gülümsemenin bizi tekrar aynı davranışa yönlendirmesine kadar…
Davranışlarımızın ardındaki görünmez bağları anlamak, insanın değişme kapasitesine dair en güçlü ipucunu veriyor.
Bu bölümde, konuyu genel hatlarıyla ve yüzeysel bir biçimde ele aldım; çünkü bu anlatı, bir serinin ilk adımı.
Bir sonraki bölümde, Ellis ve Beck ile birlikte düşüncenin davranışı nasıl şekillendirdiğine yani zihnin kendi iç diyaloglarına uzanacağız. Keyifli Dinlemeler.
Referanslar
Cüceloğlu, D. (1994). İnsan ve davranışı (4. baskı). İstanbul: Remzi Kitabevi.
Türkçapar, M. H., ve Sargın, A. E. (2012). Bilişsel davranışçı psikoterapiler: tarihçe ve gelişim. Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi, 1(1), 7–14.
Watson, J. B., ve Rayner, R. (1920). Conditioned emotional reactions. Journal of Experimental Psychology, 3(1), 1–14.