
Sign up to save your podcasts
Or


Işığın Hiç Sönmediği Gün – Sevginin Kaldığı An
"Işığın Hiç Sönmediği Gün", kavramsal ve duygusal bir yolculukla, Atatürk'ün mirasını sevgiyle anlatan sıcacık bir 10 Kasım masalıdır.
Sabah güneşi hafifçe parlar, ama Ata o sabah sessizdir. Okulda herkes ayağa kalkmış, kimse konuşmamış: "Bugün 10 Kasım." Merakla sorar annesine, bahçeye çıkarlar. Annesi minik bir filizi gösterir: Eskiden bu bahçeyi hazırlayan biri vardı – Mustafa Kemal Atatürk. Görevini tamamlayan çiçekler, toprağın altındaki yeni çiçeklere yer açar. Onu artık göremiyoruz, ama sevgisini hissediyoruz. Ata anlar: Onun ektiği tohumlar, bizdik. 10 Kasım'da sessizce duruyoruz – üzülmek için değil, teşekkür etmek için. Güneş bazen bulutların arkasına saklanır, ama ışığı hep parlar. Annesi Ata'nın elini kalbine koyar: "Hoop nefes al, puf ver… O sıcaklığı hissediyor musun?" Sevginin ışığı, hiç sönmez – tıpkı Atatürk'ün sevgisi gibi.
Bu masal, annelere yumuşak bir hatırlatma sunar: Kayıp, çocuklara korkutucu bir kavram olmak zorunda değildir. Sevgi, görev tamamlansa da kalır – tıpkı toprağın altındaki tohumların yeni çiçekler açması gibi. Atatürk'ün 10 Kasım'daki vefatını, çocuk dilinde anlatırken hem minneti hem de sürekliliği vurgular: Onun ışığı, kalplerinde yaşar.
Hikaye, çocuklara da basit bir nefes egzersizi öğretir: Kalbe dokunup derin nefes alarak sevginin sıcaklığını hissetmek. Böylece hem kaybı anlamayı hem de sevginin sonsuzluğunu keşfederler.
By La Lune Masal EviIşığın Hiç Sönmediği Gün – Sevginin Kaldığı An
"Işığın Hiç Sönmediği Gün", kavramsal ve duygusal bir yolculukla, Atatürk'ün mirasını sevgiyle anlatan sıcacık bir 10 Kasım masalıdır.
Sabah güneşi hafifçe parlar, ama Ata o sabah sessizdir. Okulda herkes ayağa kalkmış, kimse konuşmamış: "Bugün 10 Kasım." Merakla sorar annesine, bahçeye çıkarlar. Annesi minik bir filizi gösterir: Eskiden bu bahçeyi hazırlayan biri vardı – Mustafa Kemal Atatürk. Görevini tamamlayan çiçekler, toprağın altındaki yeni çiçeklere yer açar. Onu artık göremiyoruz, ama sevgisini hissediyoruz. Ata anlar: Onun ektiği tohumlar, bizdik. 10 Kasım'da sessizce duruyoruz – üzülmek için değil, teşekkür etmek için. Güneş bazen bulutların arkasına saklanır, ama ışığı hep parlar. Annesi Ata'nın elini kalbine koyar: "Hoop nefes al, puf ver… O sıcaklığı hissediyor musun?" Sevginin ışığı, hiç sönmez – tıpkı Atatürk'ün sevgisi gibi.
Bu masal, annelere yumuşak bir hatırlatma sunar: Kayıp, çocuklara korkutucu bir kavram olmak zorunda değildir. Sevgi, görev tamamlansa da kalır – tıpkı toprağın altındaki tohumların yeni çiçekler açması gibi. Atatürk'ün 10 Kasım'daki vefatını, çocuk dilinde anlatırken hem minneti hem de sürekliliği vurgular: Onun ışığı, kalplerinde yaşar.
Hikaye, çocuklara da basit bir nefes egzersizi öğretir: Kalbe dokunup derin nefes alarak sevginin sıcaklığını hissetmek. Böylece hem kaybı anlamayı hem de sevginin sonsuzluğunu keşfederler.