Emeğin Sesi’ninbu bölümünde, Mustafa Keleşzade, Münür Rahvancıoğlu ve Umut Ersoy sıkçakullanılan “kutupluşma” kavramını tartışıyorlar.

"Kutuplaşma"neden genel olarak kötü ve olumsuz bir anlamda kullanılır?

Kutuplaşmadendiği zaman zihnimizde canlanan, aradaki bölgelerin tamamen ortadan kalktığı,sadece en uçtaki iki nokta mıdır?

Bir cepheleşmedeileri unsurlar, geri unsurlar varken, kutuplaşma kavramını kullananlar nedenher şeyi siyah beyaz gibi düşünürler?

 “Kutuplaşmayalım” çağrısı kimelere yapılıyor?

"Kutuplaşmayalım"diyenler, tartışan tarafları marjinal olmakla suçlarken, kendisini neden dahamakul ve kapsayıcı bir yere konumlandırır?

"Kutuplaşmayalım"diyenlerin savunusu, aslında eylemsizlik midir?

Egemen olanınsuyuna gitmek için eylemsizliği açıkça savunmak yerine, bunu "ulvi birstrateji" olarak sunmak ne kadar dürüsttür?

Toplumsalilerleme, bilimsel buluşların gerçekleşmesi veya her türlü ilerlemeninarkasında bir çatışma yok mudur?

Başörtüsütüzüğüne karşı çıkmak veya savunmak bir "kutuplaşma" mıdır, yoksasağlıklı bir cepheleşme midir?

Kapsayıcı olacağımdiyen bir cephe, inşaat sermayesini, barınma hakkını savunan halkı, AKSA'yı veelektriği kesilen halkı aynı anda içinde barındırabilir mi?