Atalanta’nın büyüleyici öyküsü, erkek olmadığı için henüz bir bebekken babası tarafından terk edilmesi ile başlar. Ancak Morialar, onun kader ipliklerini o kadar erken koparmaya istekli değillerdir. Atalanta büyür ve amazon-vari bir kadına dönüşür. Tek istediği kırlarda koşmak ve Artemis gibi yaşamaktır. Ne yazık ki kader ipliklikleri, Atalanta’yı, çağdaşı olan kahramanlarla nice maceraya atılmaya yöneltir. Böylece, şöhreti dilden dile dolaşmaya başlar. Babası, bu ünlü kahramanın kendi öz kızı olduğunu keşfettiğinde, pişmanlıkla kızını yanına geri çağırır. Ama bir şartla! Atalanta evlenmelidir. Oysa, Atalanta, yıllar önce, Delfik kahine danıştığında, evliliğinin ölümü olacağını öğrenmiştir. Kendi kendine “dünyanın en hızlı koşan kişisini kim geçebilir?” diye sorar. Babasının talebine karşı sunduğu koşul budur! Atalanta’yı ayak yarışında geçecek adam, onunla evlenecektir; eğer yenilir ise ölmeyi kabul edecektir. Atalanta bulduğu parlak çözüm ile bir süre hayatını rayına koyar. Ta ki Poseidon’un büyük büyük torunu Hippomenes ona aşık olup, Afrodit’in yardımını alana kadar. Tanrıçanın yarışa müdahalesi, her iki aşığında kader ipliğini kesecektir. Atalanta’nın hikayesindeki her bölüm, aslında ayrı birer destandır. Oysa kahramanımız en sonunda, bağımsızlığının ve başarılarının bedelini ödeyecektir.

Sosyal Ağ Adreslerimiz: