Rubicon Tarih’ten herkese merhaba. Bugün benim araştırırken son derece ilginç bulduğum ve karşıma çıkan tablo karşısında hayretler içinde kaldığım bir dosyayla karşınızdayım.

Türk siyasi tarihinde kırık dökük de olsa işlemeye devam eden demokrasiye 3 önemli askeri müdahale vardır: 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbesi.

“12 Mart, 27 Mayıs’ın rövanşı mıydı?” başlığını taşıyan programda da anlattığım üzere, bu darbeleri birbirinin rakibi ve rövanşı olarak görenler var.

Birini destekleyip diğerini lanetleyen bir akademik konum bilim insanları mevcut.

Bugünkü programda, öyle bir isimden bahsedeceğim ki, 27 Mayıs’ın 12 Mart’tan, 12 Mart’ın da 12 Eylül’den hem fikri hem de pratikleri açısından hiçbir farkının olmadığını birlikte görmüş olacağız.

27 Mayıs, Demokrat Parti iktidarını devirdi ve akabinde başbakan Adnan Menderes ile bakanlar Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idam edildi.

12 Mart’ta ise cunta, 68 kuşağının üzerinden silindir gibi geçti, sol görüşlü öğrenci liderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildi.

Kenan Evren’in lideri olduğu 12 Eylül, 27 Mayıs ile 12 Mart’ın sentezi bir fonksiyonla, hem sağ hem de sol görüşlü yapılanmaları hedef aldı. İşkencelerde ve faili meçhullerle öldürülenler hariç, 50 kişi idam edildi. Evren çok sonraları şu sözlerle açıkladı stratejilerini:   Bir sağdan bir soldan astık  LİNK

27 Mayıs’ta Cemal Gürsel’in, 12 Mart’ta Faruk Gürler’in ve 12 Eylül’de de Kenan Evren’in gözdesi olan bir isim vardı: Turhan Feyzioğlu.