Uzak mesafe ilişkisi gerçekten yürür mü? Bu bölümde hem kendi tecrübelerimden hem de bu konuda hepimizin merak ettiği sorulardan bahsediyorum. Zorlukları, güzel yanları ve gerçek hayatta nelerin işe yaradığını açık açık konuşuyoruz.

Yaz ayları geldiğinde hepimiz kendimizi daha mutlu, enerjik ve özgür hissetmeliyiz ama“summer body” baskısı özgüvenimizi içten içe kemiriyor. Bu bölümde, beden algımızın nasıl etkilendiğini, sosyal medyanın üzerimizdeki görünmez baskılarını ve aslında bu hislerin ne kadar yaygın olduğunu konuştum.

Gelin biraz iç dökelim, biraz rahatlayalım.

Bazen bir şeyi gerçekten istediğimi biliyorum ama sırf zor gelmesin diye üstüne gitmiyorum. Rahat hissettiğim yerde kalmak, bildiğim şeyleri yapmak bana daha güvenli geliyor. Ama sonra “Her şey bu kadar stabil mi olmalı?” diye düşünmeden edemiyorum. Bu bölümde konfor alanına neden bu kadar bağlı kaldığımızı, zorlanmaktan niye bu kadar kaçtığımızı ve belki de sırf rahatlık uğruna nelerden vazgeçtiğimizi konuşuyorum. Belki sen de kendinden bir parça bulursun.

Bölümü kaydederken elimde Nilky’nin Şekersiz Hindistan Cevizi aromalı bitkisel sütü vardı. Açıkçası ilk kez denediğimde tadı beklediğimden çok daha ferah ve hafifti. Hayvansal süte bir alternatif arıyorsan, özellikle kahveye ya da sade içime uygun bir seçenek olabilir. Denemek istersen linki buraya bırakıyorum: https://nilky.co/urun/nilky-hindistan-cevizi-sekersiz/

#isbirligi

Benim iletişim adresim: [email protected]

Bazen insanları atlatamamanın sebebinin o insandan çok hissedilen duyguların özlenmesiyle bağlantılı olduğunu, geçmişe olan alışkanlığın geleceği bulanıklaştırmasını ve bu durumun üstesinden gelip kendi normalimize dönmeyi daha iyi hissedebilmenin yollarını benim gözümden konuşuyoruz.

Sıradan bir günümüz küçük ve huzurlu rutinlerle bizi iyi hissettiren bir güne nasıl dönüşür ? Uyandığım andan uyuduğum ana kadar rutinlerim , gündelik aktivitelerim ve kendime iyi gelen şeyleri konuştuğumuz bir bölümle sizlerleyim <3

Sosyal medyada gördüğümüz insanların kusursuz hayatlarının gölgesinde kendimiz gibi olabilmek gerçekten ne kadar önemli? Bu bölümde, gösteriş çağında özgün kalmanın ne kadar zorlaştığını ama bir o kadar da eşsiz olduğunu konuşuyorum. Takdir görmek için başkası olmaya veya kendimizden ödün vermeye gerek var mı, yoksa en büyük ayrıcalık kendin olabilmek mi?

Hayatımızda her anımız paylaştığımız en yakın olduğumuz insanlar hayatımızın belli dönemlerinde mi en yakın olduğumuz insanlardır?

Gülümsemek ve mutluluk aynı şey mi ? Bu bölüm benim hakkımdaki varsayımlardan yola çıkarak memnuniyetin gerçekten benim için ne ifade ettiğini ve toplumsal olarak algılanma şeklini konuşuyoruz.

Hayatımızda ki insandan beklediğimiz sevgiyi veya ilgiyi belki de yanlış yerden görmeyi bekliyoruz? Bu bölüm aşk dilinizi bulup , yanlış anlaşılmaları düzeltiyoruz

Bu bölüm , ingilizce “the ick” türkçeye anlamsız soğutan davranışlar olarak çevrilen bu kavramı sizden gelen yorumlarla , benim fikirlerimle değerlendiriyoruz !!