SEBE’ SURESİ 22-54 N058 M034
22 De ki: "Allah'tan başka ilah olduğunu iddia ettiklerinizi çağırın. Onlar göklerde ve yerde zerre ağırlığında bir şeye sahip değiller. Onların göklerde ve yerde hiçbir ortaklığı yoktur. Allah'ın onlardan bir yardımcısı da yoktur.”
23 Allah'ın huzurunda şefaat fayda vermez. Ancak O’nun izin verdiği (şefaat eder). Kalplerinden korku giderilince: "Rabbiniz ne buyurdu? derler "Hak olanı buyurdu. O her şeyden yüce ve büyüktür" derler.
24 De ki "Size göklerden ve yerden rızk veren kimdir?" De ki: "Allah’tır biz veya siz hidâyet üzereyiz veya apaçık bir sapıklık içindeyiz.”
25 De ki: "Siz, bizim işlediğimiz suçlardan sorulmayacaksınız, biz de sizin yaptıklarınızdan sorulmayacağız."
26 De ki "Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra aramızı hak ile açacak. O açandır, her şeyi bilendir.
27 De ki: "Allah'a ortak kattıklarınızı bana gösterin. Hayır (yoktur). O Allah güçlü, hükmünde hikmet sahibi olandır.”
28 Biz, seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların bir çoğu bilmezler.
29 "Eğer doğru iseniz, bu va'd ne zamandır" derler.
30 De ki: "Size öyle bir günün va’di vardır ki, siz ondan bir an geri kalamazsınız, bir an öne de geçemezsiniz."
31 Kâfirler: "Biz bu Kur’ân'a da inanmayacağız, bundan önceki (kitap)lere de inanmayacağız" dediler.Zalimler Rablerinin huzurunda tutuklu dururken, birbirlerine laf atışlarını bir görsen. Zayıf sayılanlar büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız, muhakkak biz mü'min olurduk." derler.
32 Büyüklük taslayanlar zayıf sayılanlara; "Size hidâyet geldi de, ondan sonra sizi hidâyetten biz mi alıkoyduk? Hayır, siz suçlu idiniz" diyecekler.
33 Zayıf sayılanlar da, büyüklük taslayanlara: "(işiniz) gece gündüz tuzak kurmaktı. Siz bize Allah'ı inkâr etmemizi ve Allah'a ortaklar koşmamızı emrediyordunuz" derler. Azabı gördüklerinde içlerinden pişman olurlar. Biz de kâfirlerin boyunlarına (ateşten) halkalar takarız. Onlar ancak yaptıklarından başkasıyla cezalandırılmazlar.
34 Biz hangi ülkeye peygamber göndermişsek, oranın kodamanları: "Biz, size gönderileni inkâr ediyoruz" dediler.
35 Ve "Biz malca ve evlatça da çoğuz, biz azap olunmayız" dediler.
36 De ki: Muhakkak benim Rabbim dilediğine rızkı bol verir ve (dilediğine) kısar. Ancak insanların bir çoğu bilmezler.
37 Mallarınız ve evladınız sizi bizim huzurumuza yaklaştıramaz. Ancak iman eden ve salih amel işleyenler (yaklaşır). İşte onlar için kat kat mükâfat vardır. Onlar (cennette) odalarda güven içindedirler.
38 Bizim âyetlerimizi geçersiz kılmak için koşanlara gelince; işte onlar da azabın içinde hazır tutulacaklar.
39 De ki: "Muhakkak benim Rabbim, kullarından dilediğine rızkı bol verir, (dilediğine) kısar. Siz hayırdan neyi verirseniz O, onun yerine başkasını verir. O, rızk verenlerin en hayırlısıdır.
40 O gün hepsini bir araya toplar, sonra Meleklere "Size tapınanlar bunlar mıydı?" derler.
41 Melekler: "Seni tesbih ederiz. Sensin bizim velimiz, onlar değil, Belki onlar cinlere tapınıyorlardı. Onların çoğu onlara (cinlere) iman etmişti" derler.
42 İşte o gün birbirinize fayda veya zarar vermeye gücünüz yetmeyecek. Biz de o zalimlere: "yalanladığınız azabı tadın" diyeceğiz.
43 Onlara apaçık âyetlerimiz okunduğunda "Bu, sizi atalarınızın taptıklarından alıkoymak isteyen bir adamdır" dediler. Ve yine (Kur’ân için) "Bu, uydurulmuş bir iftiradır" dediler. Onlara hak geldiğinde "Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir" dediler.
44 Halbuki biz onlara okuyacakları kitaplar vermemiştik, onlara senden önce bir uyarıcı da göndermemiştik.
45 Bunlardan öncekiler de (peygamberleri) yalanlamışlardı. Onlara verdiğimizin onda birine bunlar ulaşmadı. Peygamberleri mi yalanladılar. Beni inkâr nasılmış (görün).
46 De ki: "Size ancak bir tek öğüt vereceğim: "Allah için çifter çifter veya teker teker ayağa kalkın, sonra düşünün. Arkadaşınızda (peygamberimizde) hiçbir delilik yoktur. O ancak şiddetli bir azabdan önce, sizin için bir uyarıcıdır.