
Sign up to save your podcasts
Or
Dördüncüsü: Muhâcir Hâfız Ahmed’dir. O kendisi söylüyor: “Evet, ben i‘tirâf ediyorum ki: Hizmet-i Kur’âniyede âhiretim nokta-i nazarında ictihâdımda hatâ ettim. Hizmete fütur verecek bir arzuda bulundum. Şefkatli, fakat şiddetli ve keffâretli bir tokat yedim. Şöyle ki: Üstâdım yeni îcâdlara, yani Türkçe ezan gibi şeâir-i İslâmiyeye muhâlif bid‘atlere tarafdâr olmadığı için, benim câmiim de Üstâdımın komşusudur, şuhûr-u selâse geliyor, câmiyi terk etsem, hem ben çok sevab kaybediyorum, hem mahalle namazsızlığa alışacak. Yeni usûl yapmazsam, men‘ edileceğim. İşte bu ictihâda göre, ruhum kadar sevdiğim Üstâdımın muvakkaten başka bir memlekete gitmesini arzu ettim. Bilmedim ki, o yerini değiştirse, başka bir memlekete gitse, hizmet-i Kur’âniyeye muvakkaten fütûr gelir. Tam o sıralarda ben tokat yedim. Şefkatli, fakat öyle dehşetli bir tokat yedim ki, üç aydır daha aklım başıma gelmedi. Lillâhilhamd, Üstâdımın kat‘î ihbârıyla, ona ihtâr edilmiş ki, o musibetin herbir dakikası, bir gün ibâdet hükmündedir ve öyle olmasını da rahmet-i İlâhiyeden ümidvâr olabiliriz. Çünkü o hatâm, bir garaza binâen değildi. Sırf âhiretimi düşünmek noktasından o arzu gelmişti.”
Dördüncüsü: Muhâcir Hâfız Ahmed’dir. O kendisi söylüyor: “Evet, ben i‘tirâf ediyorum ki: Hizmet-i Kur’âniyede âhiretim nokta-i nazarında ictihâdımda hatâ ettim. Hizmete fütur verecek bir arzuda bulundum. Şefkatli, fakat şiddetli ve keffâretli bir tokat yedim. Şöyle ki: Üstâdım yeni îcâdlara, yani Türkçe ezan gibi şeâir-i İslâmiyeye muhâlif bid‘atlere tarafdâr olmadığı için, benim câmiim de Üstâdımın komşusudur, şuhûr-u selâse geliyor, câmiyi terk etsem, hem ben çok sevab kaybediyorum, hem mahalle namazsızlığa alışacak. Yeni usûl yapmazsam, men‘ edileceğim. İşte bu ictihâda göre, ruhum kadar sevdiğim Üstâdımın muvakkaten başka bir memlekete gitmesini arzu ettim. Bilmedim ki, o yerini değiştirse, başka bir memlekete gitse, hizmet-i Kur’âniyeye muvakkaten fütûr gelir. Tam o sıralarda ben tokat yedim. Şefkatli, fakat öyle dehşetli bir tokat yedim ki, üç aydır daha aklım başıma gelmedi. Lillâhilhamd, Üstâdımın kat‘î ihbârıyla, ona ihtâr edilmiş ki, o musibetin herbir dakikası, bir gün ibâdet hükmündedir ve öyle olmasını da rahmet-i İlâhiyeden ümidvâr olabiliriz. Çünkü o hatâm, bir garaza binâen değildi. Sırf âhiretimi düşünmek noktasından o arzu gelmişti.”