Lem'alar Mecmuası

(102) 23. Lem'a/2, Sh 187 | 1.Kelime | Esbab-ı âlemin ictimaıyla teşkil-i eşya muhal ve bâtıldır


Listen Later

Ama Birinci Yol ki: Esbâb-ı âlemin ictimâıyla teşkîl-i eşyâ ve vücûd-u mahlûkāttır. Pek çok muhâlâtından; yalnız üç tanesini zikrediyorum. Birincisi: Bir eczâhânede gāyet muhtelif maddelerle dolu, yüzer kavanoz şişeler bulunuyor. O edviyelerden, zîhayat bir ma‘cun istenildi. Hem hayatdâr hârika bir tiryâk, onlardan yapılmak îcâb etti. Geldik, o eczâhânede, o zîhayat ma‘cunun ve o hayatdâr tiryâkın çoklukla efrâdını gördük. O ma‘cunlardan herbirisini tedkîk ettik. Görüyoruz ki, o kavanoz şişelerden herbirisinden, bir mîzân-ı mahsûsla, bir iki dirhem bundan, üç dört dirhem ötekinden, altı yedi dirhem başkasından ve hâkezâ... muhtelif mikdarlarda eczâlar alınmış. Eğer birinden, bir dirhem ya noksân veya fazla alınsa, o ma‘cun zîhayat olmaz, hâssiyetini gösteremez. Hem o hayatdâr tiryâkı da tedkîk ettik. Herbir kavanozdan bir mîzân-ı mahsûsla bir madde alınmış ki, zerre mikdar noksân veya ziyâde olsa, tiryâk hâssasını kaybeder. O kavanozlar elliden ziyâde iken, herbirisinden ayrı ayrı bir mîzânla alınmış gibi ayrı ayrı mikdarlarda eczâlar alınmış. Acaba hiçbir cihette imkân ve ihtimâl var mı ki, o şişelerden alınan muhtelif mikdarlar, şişelerin garib bir tesâdüf veya fırtınalı bir havanın çarpmasıyla devrilmesinden, herbirisinden alınan mikdar kadar, yalnız o mikdar aksın, beraber gitsinler, toplanıp o ma‘cunu teşkîl etsinler. Acaba bundan daha hurâfe, muhâl, bâtıl bir şey var mı? Eşek, muzâaf bir eşekliğe girse, sonra insan olsa, “Bu fikri kabûl etmem!” diye kaçacaktır.
İşte bu misâl gibi; herbir zîhayat, elbette zîhayat bir ma‘cundur. Herbir nebât, hayatdâr bir tiryâk gibidir. Çok müteaddid eczâlardan, çok muhtelif maddelerden ve gāyet hassâs bir ölçü ile alınan maddelerden terkîb edilmiştir. Eğer esbâba, anâsıra isnâd edilse ve “Esbâb îcâd etti” denilse; aynen o eczâhânedeki ma‘cunun, şişelerin devrilmesiyle vücûd bulması gibi, yüz derece akıldan uzak, muhâl ve bâtıldır.
Elhâsıl: Şu eczâhâne-i kübrâ-yı âlemde, Hakîm-i Ezelî’nin mî-zân-ı kazâ ve kaderiyle alınan mevâdd-ı hayatiye, hadsiz bir hikmet ve nihâyetsiz bir ilim ve her şeye şâmil bir irâde ile vücûd bulabilir. “Kör, sağır, hududsuz, sel gibi akan anâsır ve tabâyiin ve esbâbın işidir” diyen bedbaht, o tiryâk-ı acîbin, “Kendi kendine şişelerin devrilmesinden çıkıp olmuştur” diyen dîvâne bir hezeyancı, sarhoş bulunan bir ahmaktan daha ziyâde ahmaktır. Evet küfür, ahmakāne ve sarhoşâne, dîvânece bir hezeyandır.

...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Lem'alar MecmuasıBy Av. Ali Kurt