Davetul İslam

1255 - İcradan Mal Almak Caiz Midir? - Sorun Söyleyelim - Necati Koçkesen


Listen Later

İslam'da Hâciz - İcra Câiz mi?
İslâm hukukçularının çoğunluğu borçlunun mallarına haciz konulup satılmasını câiz görür. Bu hükme varırken en önemli hukukî dayanak olarak da Peygamber (a.s.)’in Muâz b. Cebel (r.anh)’in iflâsına karar vererek mallarına haciz koyup sattırmasını ve satıştan elde edilen parayı alacaklılara dağıtmasını (Şevkânî, Neylu’l-evṭâr, V, 275-276; Muslim, Musâḳāt, 18), Ömer (r.anh)’in de Useyfi‘ el-Cuhenî adında bir kişinin mallarına haciz koyup sattırmasını ve elde edilen paraları alacaklılara dağıttırmasını (Serahsî, XXIV, 164), ayrıca Rasûl-u Ekram’in, “Ödeme gücü bulunan bir kimsenin borcunu ifa etmeyip geciktirmesi onun cezalandırılmasını ve kınanmasını helâl kılar” (Buhârî, “İstiḳrâż”, 14) meâlindeki sözünü delil gösterirler.
Fakihlerin bir kısmı, bu hadiste geçen “ukûbet” (cezalandırma) kelimesinin kapsamını dar tutarak onu yalnız hapis ve tâzîr cezası olarak yorumlamışlardır. Çoğunluk ise kelimenin hapis mueyyidesi yanında haciz müeyyidesini de kapsadığı görüşündedir; çünkü mallara haciz konulup satılması borçlunun cezalandırılması anlamına gelir. Ancak fıkıh âlimleri arasında hapis ve haciz mueyyidelerinin uygulanmasında hangisine öncelik verileceği konusunda görüş farklılığı vardır.
Mâlikî, Şâfiî ve Zâhirî mezheblerine göre para borçları için cebrî icra ilk önce borçlunun mallarına yöneliktir, hapis ikinci derecede bir tedbir kabul edilmiştir.
Buna karşılık Hanefî ve Hanbelî mezheblerinde para borçları için cebrî icrada ilk önce borçlunun şahsına yönelinir, haciz ikinci derecede bir mueyyidedir.
Sorun, Söyleyelim., [22.12.2022 13:28]
İbrâhim en-Nehaî, İbn Sîrîn, Zeyd b. Ali, Ebû Hanîfe, İmam Zufer gibi âlimlere göre borçlu hacredilemez ve malı haciz konularak satılamaz. Çünkü haciz, borçlunun mallarının onun rıdâsı olmadan satılması demektir. Mal sahibinin rıdâsı bulunmayan bir akid ise sahih değildir. Bu âlimlere göre uygulanacak mueyyide borçluyu borcunu ödeyinceye kadar hapsetmektir.
Ebû Hanîfe, haciz yoluyla satışın câiz olmadığı hükmüne varırken özellikle, “Ey iman edenler! Karşılıklı rıdâya dayanan ticaret olması hali müstesna mallarınızı bâtıl yollarla aranızda yemeyin” (Nisâ 29) meâlindeki âyetle, “Müslüman kişinin malı ancak gönlünün rızâsı ile helâl olur” (Dârakutnî, III, 26) meâlindeki hadisi gerekçe gösterir. Ancak Ebû Hanîfe, borçlunun malına haciz konulup cebrî icra yoluyla satılmasını kural olarak câiz görmemekle birlikte bazı durumlarda borçlunun malının cebren alınarak alacaklıya verilebileceğini kabul etmiştir. Şöyle ki: Alacağın cinsiyle borçlunun malının cinsi aynı ise, meselâ alacak altın ise borçlunun da altını varsa borçlunun borcu cebren ödetilir. Hatta Ebû Hanîfe, para alacaklıları için istihsânen ikinci bir çözüm şeklini de kabul etmiştir. Buna göre meselâ borçlunun borcu altın ve malı da gümüşse hâkim borçlunun gümüşünü satarak altın alır ve bu altını alacaklıya verir.
Hâcizden - İcra'dan, Mal Almak Câiz mi?
Bir kişi maddi sıkıntıya düşmüş olabilir bundan dolayı da malına haciz gelerek icra yoluyla satışa çıkmış olabilir ki, bu da duruma göre en fazla tenzihen mekruh olur. Bu tür satışta artık mal sahibinin yetkisi hükmen kalmamıştır. Buradaki tasarruf yetkisi icra makamına geçmiştir. O da kendi rıdası ile satmaktadır. İcra makamının satış yapması da zaruretten dolayıdır. Buradaki zaruret, malın satılarak borcun ödenmesi ve hakkın ehline teslimidir. Bundan dolayı icra yolu ile yapılan satım akdi dinen de geçerlidir. Satılmak istenen mala belirlenen fiyatı müşterinin karşılığını vererek aldığı malın ticareti helaldir. Peygamberimiz (s.a.v.), borcunu ödeyemeyen Muaz b. Cebel’in malını borcu karşılığında satmıştır. (Beyhakî, es-Sunenu’l-Kubrâ, VI, 80)
Halife Ömer (r.anh) de hac yolunda ticaret yaparken iflas eden bir kimsenin kalan mallarının, alacaklıları arasında taksim edilmesine hükmetmiştir. (Muvattâ, Vasiyet, 8)
Ağlayanın malı gülene fayda vermez sözü icrayla ilişkili bir mevzu değildir. Bu durum kişi malını icra el koymadan önce kendisi zorda kalıp malını satmak ister ve karşıdaki kişi de bu zor durumundan istifade ederek malı ölü fiyatına (piyasa değerinin çok altında) almaya çalışması câiz değildir, İbn Âbidîn akdin fâsid / geçersiz olacağını (İbn Âbidin, Reddu’l-muhtâr, VII, 247) söylemiştir . Bu durum vicdani ilgilendiren bir mesele olup ticareti de mekruhluk söz konusudur. Sonuçta malını satan kişi kendisi fiyattan radı olarak satmaktadır. Nitekim imam Nevevî böyle bir akdin geçerli olmakla birlikte bu malın satın alınmasının mekruh olacağını söylemişlerdir (Nevevî, Ravdatu’t-tâlibîn, III, 420) Çünkü bu tür haciz veya icralık durumlarda kasıt ve ihmal olmadan, olağanüstü sabeblerden dolayı borcunu ödeyemeyen kimseye kolaylık gösterilmesi gerekir.
#islam #tevhid
...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Davetul İslamBy Necati Kockesen