Araf Suresi 127. Firavun kavminin ileri gelenleri (Firavun’a): “Musa ve kavmini, bu yerde (Mısır’da) bozgunculuk etmeleri (senin rabliğini tanımayıp insanları senin aleyhine tahrik etmeleri), (Musa’nın da) seni ve (seni temsîlen dikilen ve tapınmalarına izin verdiğin)[26] ilâhları terk etmesi için mi bırakıyorsun?” dedi(ler. Firavun da:) “Oğullarını öldürteceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız; elbette biz, onların üstünde otoriter (bir güc)üz.” dedi.
Araf Suresi - 128. Musa, kavmine: “Allah’tan yardım isteyin ve sabredin. Şüphesiz ki yeryüzü Allah’ındır. Kullarından dilediğini ona mirasçı yapar. (Güzel) âkıbet (Allah’ın emirlerine) uygun yaşayanlar içindir.” dedi.
Araf Suresi - 129. (Musa’ya iman edenler: “Ey Musa! Sen) bize (peygamber) gelmeden önce de, geldikten sonra da, bize (hep) işkence edildi.” dediler. (Musa: “Biraz sabredin,) umulur ki Rabbiniz, düşmanınızı yok eder, bu yerde (Mısır’da) sizi yerlerine hükümran yapar da nasıl hareket edeceğinize bakar.” dedi.
Araf Suresi - 130. Andolsun ki biz, Firavun (ve) halkını, düşünüp ibret alsınlar diye, yıllarca kuraklık ve mahsul kıtlığı ile cezalandırdık. [krş. 2/49-50]
Araf Suresi- 131. Onlara iyilik (bereket) gelince: “Bu bizim (hakkımız)dır.” derler. Eğer onlara bir kötülük (kıtlık) ulaşırsa, Musa ile onun beraberinde olanları uğursuz sayarlar. Haberiniz olsun ki onların uğursuzluğu (amelleri sebebiyle) ancak Allah katındandır. Fakat çokları (Allah’a ve dinine karşı tavır aldıklarından asıl uğursuzluğun kendilerinde olduğunu) bilmezler (inananları küçültücü çeşitli isimlerle yaftalarlar). [krş. 7/95-96]
Araf Suresi - 132. (Firavun’un yandaşları, Musa’ya:) “Bizi büyülemek için bize her ne delil (mucize) getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz.” dediler.
Araf Suresi - 133. Bundan dolayı (Musa da onlara beddua etti. Biz de) onların üzerlerine ayrı ayrı âyetler (mucizeler) olarak tûfan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve (sularına) kan gönderdik; yine de (iman etmeyip) büyüklük tasladılar ve suçlu/günahkâr bir toplum oldular.
Araf Suresi - 134. Üzerlerine (bir de) o azap (felaketi) çökünce: “Ey Musa! Rabbine, sana verdiği söz (ve teminat) hürmetine, bizim için dua et. Eğer bu azabı bizden kaldırırsan, andolsun ki mutlaka sana iman edeceğiz ve mutlaka İsrâiloğulları’nı seninle beraber (Mısır’dan) göndereceğiz.” dediler.
Araf Suresi - 135. Biz, erişecekleri boğulma vaktine kadar onlardan azabı kaldırdığımızda, derhal ahitlerini bozdular.
Araf Suresi - 136. Biz de onlardan intikam aldık; âyetlerimizi yalan saydıkları ve onları umursamadıkları için kendilerini denizde boğduk.
Araf Suresi - 137. Zayıf ve hor görülen (yahudi) kavmi(ni) de, içine feyz ve bereket verdiğimiz yerin (Şam’ın) doğu taraflarına ve batı taraflarına mirasçı kıldık. (Böylece eziyetlere) sabretmeleri yüzünden, Rabbinin İsrâiloğulları’na olan güzel sözü tamamen yerine geldi. Firavun ve kavminin yapmakta oldukları (köşkleri) ve yükseltmekte oldukları (binaları)nı da yıkıp harap ettik.