Lem'alar Mecmuası

14. Lem'a/1, Sh 92 | 1.Makam | 1.Sual | İsrailiyat, müteşabihat, teşbih ve temsil hakkındadır


Listen Later

“İki Makam” dır. Birinci makamı, iki suâlin cevabıdır.

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ
Azîz sıddîk kardeşim Re’fet Bey!
Sevr ve hût’a dâir sorduğun suâlin, bazı risâlelerde cevabı vardır. O nevi‘ suâllere göre cevab, Yirmi dördüncü Söz’ün Üçüncü Dalı’nda “On İki Asıl” nâmıyla on iki kāide-i mühimme beyân edilmiştir. O kaideler ehâdîs-i Nebeviyeye dâir muhtelif te’vîlâta birer mihenktirler ve ehâdîse gelen evhâmı def‘ edecek mühim esaslardırlar. Maatteessüf şimdilik sünûhâttan başka ilmî mesâil ile iştigālime mâni‘ bazı hâller var. Onun için suâlinize göre cevab veremiyorum. Eğer sünûhât-ı kalbiye olsa, bilmecbûriye meşgul oluyorum. Bazı suâller, sünûhâta tevâfuk ettiği için cevab verilir, gücenmeyiniz. Onun için herbir suâlinize lâyıkınca cevab veremiyorum. Haydi bu def‘aki suâlinize kısa bir cevab vereyim. Bu def‘aki suâlinizde diyorsunuz ki: “Hocalar diyorlar: ‘Arz, öküz ve balık üzerinde duruyor.’ Halbuki arz, muallakta bir yıldız gibi gezdiğini coğrafya görüyor. Ne öküz var, ne balık?”
Elcevab: İbn-i Abbâs (ra) gibi zâtlara isnâd edilen sahîh bir rivâyet var ki, Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’dan sormuşlar: “Dünya ne üstündedir?” Ferman etmiş عَلَي الثَّوْرِ وَالْحُوتِ Bir rivâyette bir def‘a, عَلَي الثَّوْرِ demiş; diğer def‘ada, عَلَي الْحُوتِ demiştir. Muhaddislerin bir kısmı, isrâîliyâttan alınma ve eskiden beri nakledilen hurâfevârî hikâyelere, bu hadîsi tatbîk etmişler. Hususan Benî-İsrâîl âlimlerinin müslüman olanlarından bir kısmı, kütüb-ü sâbıkada sevr ve hût hakkında gördükleri hikâyeleri, hadîse tatbîk edip, hadîsin ma‘nâsını acîb bir tarza çevirmişler. Şimdilik bu suâlinize dâir gāyet mücmel üç esas ve üç vecih söylenecek.
Birinci Esas: Benî-İsrâîl ulemâsının bir kısmı müslüman olduktan sonra, eski ma‘lûmâtları dahi onlarla beraber müslüman olmuş, İslâmiyete mâl olmuş. Halbuki o eski ma‘lûmâtlarında yanlışlar var. O yanlışlar, elbette onlara âittir, İslâmiyet’e âit değildir.
İkinci Esas: Teşbîh ve temsîller, havâstan avâma geçtikçe, yani ilmin elinden cehlin eline düştükçe, mürûr-u zamanla hakîkat telakkî edilir. Meselâ, küçüklüğümde kamer tutuldu. Ben vâlideme dedim: “Neden ay böyle oldu?” Dedi: “Yılan yutmuş.”
SAYFA 93
Dedim: “Daha görünüyor.” Dedi: “Yukarıda yılanlar cam gibi olup, içlerinde bulunan şeyi gösterirler.” Bu çocukluk hâtırasını çok zaman tahattur ediyordum. Ve der idim ki: “Bu kadar hakîkatsiz bir hurâfe, vâlidem gibi ciddî zâtların lisânında nasıl geziyor?” diye düşünürdüm. Tâ, felekiyât fennini mütâlaa ettiğim vakit gördüm ki, vâlidem gibi öyle diyenler, bir teşbîhi hakîkat telakkî etmişler. Çünkü derecât-ı şemsiyenin medârı olan “mıntıkatü’l-bürûc” ta‘bîr ettikleri dâire-i azîme, menâzil-i kameriyenin medârı bulunan mâil-i kamer dâiresi, birbiri üstüne geçmekle, o iki dâire herbiri iki kavis şeklini vermiş; o iki kavise felekiyyûn ulemâsı, latîf bir teşbîh ile, büyük iki yılan nâmı olan “tinnîneyn” nâmını vermişler. İşte o iki dâirenin tekātu‘ noktasına, “baş” ma‘nâsına “re’s”, diğerine “kuyruk” ma‘nâsına “zeneb” demişler. Kamer re’se ve şems zenebe geldiği vakit, felekiyyûn ıstılâhınca, “haylûlet-i arz” vukū‘ bulur. Yani küre-i arz tam ikisinin ortasına düşer, o vakit kamer hasfolur. Sâbık teşbîh ile “Kamer, tinnîneynin ağzına girdi” denilir. İşte bu ulvî ve ilmî teşbîh, avâm lisânına girdikçe, mürûr-u zamanla, kameri yutacak koca bir yılan şeklini almış. İşte sevr ve hût nâmıyla iki büyük melek, bir teşbîh-i latîf-i kudsîyle ve ma‘nîdâr bir işaretle “sevr ve hût” nâmıyla tesmiye edilmişler. Kudsî ve ulvî lisân-ı Nübüvvetten umumun lisânlarına geçtikçe, o teşbîh, hakîkate inkılâb etmiş. Âdetâ gāyet büyük bir öküz ve dehşetli bir balık sûretini almışlar.
Üçüncü Esas: Nasıl ki Kur’ân’ın müteşâbihâtı var. Gāyet derin mes’eleleri temsîlâtla ve teşbîhâtla avâma ders veriyor. Öyle de, hadîsin de müteşâbihâtı var; gāyet derin hakîkatleri, me’nûs teşbîhâtla ifade eder. Meselâ, bir iki risâlede beyân ettiğimiz gibi; bir vakit, huzûr-u Nebevîde gāyet derin bir gürültü işitildi. Ferman etti ki:

...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Lem'alar MecmuasıBy Av. Ali Kurt