Lem'alar Mecmuası

3. Lem'a/1, Sh 10 | يا باقى انت الباقى Madem sen Bâkîsin, yeter. Sen her şeye bedelsin.


Listen Later

ÜÇÜNCÜ LEM‘A

Bu lem‘aya bir derece his ve zevk karışmıştır. His ve zevkin coşkunlukları ise, aklın düstûrlarını ve fikrin mîzânlarını çok dinlemediklerinden ve mürâât etmediklerinden, bu Üçüncü Lem‘a mantık mîzânlarıyla tartılmamalı.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ اِلَّا وَجْهَهُ لَهُ الْحُكْمُ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Âyetinin meâlini ifade eden, يَا بَاق۪ٓي اَنْتَ الْبَاق۪ي ٭ يَا بَاق۪ٓي اَنْتَ الْبَاق۪ي kelâmının iki cümlesi, mühim iki hakîkati ifade ediyorlar. Ondandır ki, Nakşîlerin rüesâsından bir kısmı, bu iki cümle ile kendilerine bir hatme-i mahsûsa yapıp, muhtasar bir hatme-i Nakşiye hükmünde tutuyorlar. Madem o azîm âyetin meâlini, bu iki cümle ifade ediyor. Biz bu iki cümlenin ifade ettiği iki hakîkat-i mühimmenin birkaç nüktesini beyân edeceğiz.
SAYFA 11
Birinci Nükte: Birinci def‘a يَا بَاق۪ٓي اَنْتَ الْبَاق۪ي bir ameliyât-ı cerrâhiye hükmünde olup, kalbi mâsivâdan tecrîd ediyor, kesiyor. Şöyle ki: İnsan, mâhiyet-i câmiiyeti i‘tibâriyle mevcûdâtın hemen ekserîsiyle alâkadârdır. Hem insanın mâhiyet-i câmiasında hadsiz bir isti‘dâd-ı muhabbet dercedilmiştir. Onun için insan, umum mevcûdâta karşı bir muhabbet besliyor. Koca dünyayı bir hâne gibi seviyor. Ebedî cennete bahçesi gibi muhabbet ediyor. Halbuki, muhabbet ettiği mahlûkāt durmuyorlar, gidiyorlar. Firâktan insan dâimâ azab çekiyor. Onun o hadsiz muhabbeti, hadsiz bir ma‘nevî azaba medâr oluyor. O azabı çekmekte kabahat ve kusur, ona âittir. Çünkü, insanın kalbindeki hadsiz isti‘dâd-ı muhabbet, hadsiz bir cemâl-i bâkîye mâlik bir zâta tevcîh edilmek için verilmiştir. O insan sû’-i isti‘mâl ederek, o muhabbeti fânî mevcûdâta sarfettiği cihetle kusur ediyor, kusurun cezâsını, firâkın azabıyla çekiyor.
İşte bu kusurdan teberrî edip, o fânî mahbûbâttan kat‘-ı alâka etmek; ve o mahbûblar onu terk etmeden evvel, o onları terketmek cihetiyle, Mahbûb-u Bâkî’ye hasr-ı muhabbeti ifade eden, يَا بَاق۪ٓي اَنْتَ الْبَاق۪ي olan birinci cümlesi: “Bâkî-i Hakîkî yalnız sensin. Mâsivâ fânîdir. Fânî olan, elbette bâkî bir muhabbete ve ezelî ve ebedî bir aşka ve ebed için yaratılan bir kalbin alâkasına medâr olamaz!” ma‘nâsını ifade ediyor. “Madem o hadsiz mahbûbât fânîdirler, beni bırakıp gidiyorlar; onlar beni bırakmadan evvel, ben onları يَا بَاق۪ٓي اَنْتَ الْبَاق۪ي demekle bırakıyorum. Yalnız sen Bâkîsin ve senin ibkān ile mevcûdât bekābulabildiğini bilip i‘tikād ederim. Öyle ise, senin muhabbetinle onlar sevilir. Yoksa alâka-i kalbe lâyık değiller” demektir. İşte bu hâlette kalb, hadsiz mahbûbâtından vazgeçiyor. Hüsün ve cemâlleri üstünde fânîlik damgasını görür, alâka-i kalbini keser. Mahbûbları adedince ma‘nevî cerîhalar olur. İkinci cümle olan يَا بَاق۪ٓي اَنْتَ الْبَاق۪ي o hadsiz cerîhalara hem merhem, hem tiryâk olur. Yani: “Yâ Bâkî! Madem sen Bâkîsin, yeter; sen her şeye bedelsin. Madem sen varsın, her şey var.” Evet mevcûdâtta sebeb-i muhabbet olan hüsün ve ihsân ve kemâl, umumiyetle Bâkî-i Hakîkî’nin hüsün ve ihsân ve kemâlâtının işârâtı ve çok perdelerden geçmiş zayıf gölgeleridirler; belki cilve-i esmâ-yı hüsnâsının gölgelerinin gölgeleridirler.
İkinci Nükte: İnsanın fıtratında bekāya karşı gāyet şedîd bir aşk var. Hatta herbir sevdiği şeyde kuvve-i vâhime

...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Lem'alar MecmuasıBy Av. Ali Kurt