
Sign up to save your podcasts
Or
İkinci Dal: Çok esrârın anahtarlarını tazammun eden iki sırrı beyân eder. Birinci Sır: Evliyâ ne için usûl-ü îmâniyede ittifâk ettikleri halde, meşhûdâtlarında, keşfiyâtlarında çok tehâlüf ediyorlar? Şuhûd derecesinde olan keşifleri, bazen hilâf-ı vâki‘ ve muhâlif-i hak çıkıyor? Hem ne için ehl-i fikir ve nazar, her biri kat‘î burhân ile hak telakkî ettikleri efkârlarında, birbirine mütenâkız bir sûrette hakîkati görüyorlar ve gösteriyorlar? Bir hakîkat ne için çok renklere giriyor? İkinci Sır: Enbiyâ-yı sâlifene için haşr-i cismânî gibi bir kısım erkân-ı îmâniyeyi bir derece mücmel bırakmışlar? Kur’ân gibi tafsîlât vermemişler? Sonra ümmetlerinden, ileride o mücmel olan erkânı inkâra kadar gitmişler? Hem ne için hakîkî ârif olan evliyânın bir kısmı yalnız tevhîdde ileri gitmişler? Hatta derece-i hakkalyakîne kadar gittikleri halde, bir kısım erkân-ı îmâniye onların meşreblerinde pek az ve mücmel bir sûrette görünüyor. Hatta onun içindir ki, onlara tebeiyet edenler, ileride o erkân-ı îmâniyeye lâzım olan ehemmiyeti vermemişler. Hatta bazıları sapmışlar. Madem bütün erkân-ı îmâniyenin inkişâfıyla hakîkî kemâl bulunur. Ne için ehl-i hakîkat, bazısında çok ileri ve bir kısmında çok geri kalmışlar? Halbuki bütün esmânın mertebe-i a‘zamlarının mazharı ve bütün enbiyânın serveri olan Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ve bütün kütüb-ü mukaddesenin reis-i enveri olan Kur’ân-ı Hakîm, bütün erkân-ı îmâniyeyi vâzıh bir sûrette, pek ciddî bir ifadede ve kasdî bir tarzda tafsîl etmişlerdir.
İkinci Dal: Çok esrârın anahtarlarını tazammun eden iki sırrı beyân eder. Birinci Sır: Evliyâ ne için usûl-ü îmâniyede ittifâk ettikleri halde, meşhûdâtlarında, keşfiyâtlarında çok tehâlüf ediyorlar? Şuhûd derecesinde olan keşifleri, bazen hilâf-ı vâki‘ ve muhâlif-i hak çıkıyor? Hem ne için ehl-i fikir ve nazar, her biri kat‘î burhân ile hak telakkî ettikleri efkârlarında, birbirine mütenâkız bir sûrette hakîkati görüyorlar ve gösteriyorlar? Bir hakîkat ne için çok renklere giriyor? İkinci Sır: Enbiyâ-yı sâlifene için haşr-i cismânî gibi bir kısım erkân-ı îmâniyeyi bir derece mücmel bırakmışlar? Kur’ân gibi tafsîlât vermemişler? Sonra ümmetlerinden, ileride o mücmel olan erkânı inkâra kadar gitmişler? Hem ne için hakîkî ârif olan evliyânın bir kısmı yalnız tevhîdde ileri gitmişler? Hatta derece-i hakkalyakîne kadar gittikleri halde, bir kısım erkân-ı îmâniye onların meşreblerinde pek az ve mücmel bir sûrette görünüyor. Hatta onun içindir ki, onlara tebeiyet edenler, ileride o erkân-ı îmâniyeye lâzım olan ehemmiyeti vermemişler. Hatta bazıları sapmışlar. Madem bütün erkân-ı îmâniyenin inkişâfıyla hakîkî kemâl bulunur. Ne için ehl-i hakîkat, bazısında çok ileri ve bir kısmında çok geri kalmışlar? Halbuki bütün esmânın mertebe-i a‘zamlarının mazharı ve bütün enbiyânın serveri olan Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ve bütün kütüb-ü mukaddesenin reis-i enveri olan Kur’ân-ı Hakîm, bütün erkân-ı îmâniyeyi vâzıh bir sûrette, pek ciddî bir ifadede ve kasdî bir tarzda tafsîl etmişlerdir.