Lem'alar Mecmuası

7. Lem'a/3, Sh 25 | Nev-i beşer içinde Enbiyadan sonra en mümtaz insanlar Sahabelerdir


Listen Later

Beşincisi: مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَي الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا -ilâ âhirihî-Şu âyetin başı, Sahâbelerin, enbiyâdan sonra nev‘-i beşer içinde en mümtâz olduklarına sebeb olan secâyâ-yı âliye ve mezâyâ-yı gāliyelerini haber vermekle, ma‘nâ-yı sarîhiyle; tabakāt-ı Sahâbenin istikbâlde muttasıf oldukları ayrı ayrı mümtâz ve hâs sıfatlarını ifade etmekle beraber, ma‘nâ-yı işârîsiyle; ehl-i tahkîkçe vefât-ı Nebevî’den sonra makamına geçecek Hulefâ-yı Râşidîn’e, hilâfet tertîbiyle işaret edip, herbirisinin en meşhur medâr-ı imtiyâzları olan sıfât-ı hâssalarını haber veriyor. وَالَّذ۪ينَ مَعَهُ ile, maiyet-i mahsûsa ve sohbet-i hâssa ile ve en evvel vefat ederek yine maiyetine girmekle meşhur ve mümtâz olan Hazret-i Sıddîk Radıyallâhü Anh’ı gösterdiği gibi, اَشِدَّٓاءُ عَلَي الْكُفَّارِ ile, istikbâlde küre-i arzın devletlerini fütûhâtıyla titretecek ve adâletiyle zâlimlere sâika gibi şiddet gösterecek olan Hazret-i Ömer Radıyallâhü Anh’ı gösterir. Ve رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ ile, istikbâlde en mühim bir fitnenin vukūu hazırlanırken, kemâl-i merhamet ve şefkatinden İslâmlar içinde kan dökülmemek için ruhunu fedâ edip teslîm-i nefis ederek Kur’ân okurken mazlumen şehîd edilmesini tercîh eden Hazret-i Osmân Radıyallâhü Anh’ı da haber verdiği gibi, تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًا ile, saltanat ve hilâfete kemâl-i liyâkatle ve kahramanlıkla girdiği halde, kemâl-i zühdü ve ibâdeti ve fakr ve iktisâdı ihtiyâr eden ve rükû‘ ve sücûdda devamı ve kesreti herkesçe musaddak olan Hazret-i Ali Radıyallâhü Anh’ın istikbâldeki vaz‘iyetini; ve o fitneler içindeki harbleriyle mes’ûl olmadığını; ve niyeti ve matlûbu, fazl-ı İlâhî olduğunu haber veriyor.

Altıncısı: ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرٰيةِ fıkrası, iki cihetle ihbâr-ı gaybîdir. Birincisi: Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü
SAYFA 26
Vesselâm gibi ümmî bir zâta nisbeten gayb hükmünde olan Tevrat’taki evsâf-ı Sahâbeyi haber veriyor. Evet, Ondokuzuncu Mektub’da beyân edildiği gibi, âhirzamanda gelecek peygamberin (asm) Sahâbeleri hakkında Tevrat’ta bu fıkra var: “Kudsîlerin bayrakları beraberindedir.” Yani, onun Sahâbeleri, ehl-i tâat ve ibâdet ve ehl-i salâhat ve velâyettirler. Bu vasıflarını “kudsîler” yani “mukaddesler” ta‘bîriyle ifade etmiştir. Tevrat’ın pek çok ayrı ayrı lisânlara tercüme edilmesi vâsıtasıyla, o kadar tahrîfât olduğu halde, yine Tevrat, Sûre-i Feth’in مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرٰيةِ hükmünü müteaddid âyâtıyla tasdîk ediyor. İkinci cihet ihbâr-ı gaybî budur ki: Şu مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرٰيةِ fıkrasıyla ihbâr ediyor ki: “Sahâbeler ve Tâbiînler, ibâdette öyle bir dereceye gelecekler ki, ruhlarındaki nûrâniyet, yüzlerinde parlayacak ve cebhelerinde kesret-i sücûddan hâsıl olan bir hâtem-i velâyet nev‘inde alınlarında nûrânî sikkeler görünecek.” Evet istikbâl bunu vuzûh ile ve kat‘iyet ile parlak bir sûrette isbat etmiştir. Evet, o kadar acîb fitneler ve dağdağa-i siyâset içinde, gece ve gündüzde Zeynelâbidîn gibi bin rek‘at namaz kılan ve Tâûs-u Yemenî gibi, kırk sene yatsı abdestiyle sabah namazını edâ eden çok, hem pek çok zâtlar, مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرٰيةِ sırrını göstermişler. Yedincisi: وَمَثَلُهُمْ فِي الْاِنْج۪يلِ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْئَهُ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰي عَلٰي سُوقِه۪ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغ۪يظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ fıkrası, iki cihetle ihbâr-ı gaybîdir. Birincisi: Nebiyy-i Ümmî’ye (asm) nisbeten gayb hükmünde olan İncil’in, Sahâbeler hakkındaki ihbârını ihbârdır. Evet İncil’de, âhirzamanda gelecek peygamberin (asm) vasfında مَعَهُ قَض۪يبٌ مِنْ حَد۪يدٍ وَاُمَّتُهُ كَذٰلِكَ gibi âyetler var. Yani: “Îsâ Aleyhisselâm gibi kılıçsız değil, belki sâhibü’s-seyf peygamber gelecek, cihada me’mur olacak ve onun Sahâbeleri dahi, kılıçlı ve cihada me’mur olacaklardır. O kadîb-i hadîd sâhibi, reîs-i âlem olacak.”

...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Lem'alar MecmuasıBy Av. Ali Kurt