
Sign up to save your podcasts
Or
Beşincisi: مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَي الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا -ilâ âhirihî-Şu âyetin başı, Sahâbelerin, enbiyâdan sonra nev‘-i beşer içinde en mümtâz olduklarına sebeb olan secâyâ-yı âliye ve mezâyâ-yı gāliyelerini haber vermekle, ma‘nâ-yı sarîhiyle; tabakāt-ı Sahâbenin istikbâlde muttasıf oldukları ayrı ayrı mümtâz ve hâs sıfatlarını ifade etmekle beraber, ma‘nâ-yı işârîsiyle; ehl-i tahkîkçe vefât-ı Nebevî’den sonra makamına geçecek Hulefâ-yı Râşidîn’e, hilâfet tertîbiyle işaret edip, herbirisinin en meşhur medâr-ı imtiyâzları olan sıfât-ı hâssalarını haber veriyor. وَالَّذ۪ينَ مَعَهُ ile, maiyet-i mahsûsa ve sohbet-i hâssa ile ve en evvel vefat ederek yine maiyetine girmekle meşhur ve mümtâz olan Hazret-i Sıddîk Radıyallâhü Anh’ı gösterdiği gibi, اَشِدَّٓاءُ عَلَي الْكُفَّارِ ile, istikbâlde küre-i arzın devletlerini fütûhâtıyla titretecek ve adâletiyle zâlimlere sâika gibi şiddet gösterecek olan Hazret-i Ömer Radıyallâhü Anh’ı gösterir. Ve رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ ile, istikbâlde en mühim bir fitnenin vukūu hazırlanırken, kemâl-i merhamet ve şefkatinden İslâmlar içinde kan dökülmemek için ruhunu fedâ edip teslîm-i nefis ederek Kur’ân okurken mazlumen şehîd edilmesini tercîh eden Hazret-i Osmân Radıyallâhü Anh’ı da haber verdiği gibi, تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًا ile, saltanat ve hilâfete kemâl-i liyâkatle ve kahramanlıkla girdiği halde, kemâl-i zühdü ve ibâdeti ve fakr ve iktisâdı ihtiyâr eden ve rükû‘ ve sücûdda devamı ve kesreti herkesçe musaddak olan Hazret-i Ali Radıyallâhü Anh’ın istikbâldeki vaz‘iyetini; ve o fitneler içindeki harbleriyle mes’ûl olmadığını; ve niyeti ve matlûbu, fazl-ı İlâhî olduğunu haber veriyor.
Beşincisi: مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَي الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا -ilâ âhirihî-Şu âyetin başı, Sahâbelerin, enbiyâdan sonra nev‘-i beşer içinde en mümtâz olduklarına sebeb olan secâyâ-yı âliye ve mezâyâ-yı gāliyelerini haber vermekle, ma‘nâ-yı sarîhiyle; tabakāt-ı Sahâbenin istikbâlde muttasıf oldukları ayrı ayrı mümtâz ve hâs sıfatlarını ifade etmekle beraber, ma‘nâ-yı işârîsiyle; ehl-i tahkîkçe vefât-ı Nebevî’den sonra makamına geçecek Hulefâ-yı Râşidîn’e, hilâfet tertîbiyle işaret edip, herbirisinin en meşhur medâr-ı imtiyâzları olan sıfât-ı hâssalarını haber veriyor. وَالَّذ۪ينَ مَعَهُ ile, maiyet-i mahsûsa ve sohbet-i hâssa ile ve en evvel vefat ederek yine maiyetine girmekle meşhur ve mümtâz olan Hazret-i Sıddîk Radıyallâhü Anh’ı gösterdiği gibi, اَشِدَّٓاءُ عَلَي الْكُفَّارِ ile, istikbâlde küre-i arzın devletlerini fütûhâtıyla titretecek ve adâletiyle zâlimlere sâika gibi şiddet gösterecek olan Hazret-i Ömer Radıyallâhü Anh’ı gösterir. Ve رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ ile, istikbâlde en mühim bir fitnenin vukūu hazırlanırken, kemâl-i merhamet ve şefkatinden İslâmlar içinde kan dökülmemek için ruhunu fedâ edip teslîm-i nefis ederek Kur’ân okurken mazlumen şehîd edilmesini tercîh eden Hazret-i Osmân Radıyallâhü Anh’ı da haber verdiği gibi, تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًا ile, saltanat ve hilâfete kemâl-i liyâkatle ve kahramanlıkla girdiği halde, kemâl-i zühdü ve ibâdeti ve fakr ve iktisâdı ihtiyâr eden ve rükû‘ ve sücûdda devamı ve kesreti herkesçe musaddak olan Hazret-i Ali Radıyallâhü Anh’ın istikbâldeki vaz‘iyetini; ve o fitneler içindeki harbleriyle mes’ûl olmadığını; ve niyeti ve matlûbu, fazl-ı İlâhî olduğunu haber veriyor.