Lem'alar Mecmuası

7. Lem'a/4, Sh 28 | Bir Tetimme | Sure-i Feth'in son âyeti dört halifeyi sırasıyla haber verir


Listen Later

Bir Tetimme: Sûre-i Feth’in âhirindeki âyetin ma‘nâ-yı işârîsi ile verdiği ihbâr-ı gaybî münâsebetiyle, gelecek âyette aynı haber aynı ma‘nâ-yı işârî ile verdiği münâsebetle, bir nebze ondan bahsedilecek. وَلَهَدَيْنَاهُمْ صِرَاطًا مُسْتَق۪يمًا ٭ وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُولٰٓئِكَ مَعَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّ۪نَ وَالصِّدّ۪يق۪ينَ وَالشُّهَدَٓاءِ وَالصَّالِح۪ينَ وَحَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَف۪يقًا Bu âyetin beyânında, binler nüktelerinden iki nükteye işaret edeceğiz.

Birinci Nükte: Kur’ân-ı Mu‘cizü’l-Beyân, mefâhîmiyle ve ma‘nâ-yı sarîhiyle ifâde-i hakāik ettiği gibi, üslûblarıyla ve hey’âtıyla da çok maânî-i işâriyeyi ifade ediyor. Herbir âyetin çok tabaka-i ma‘nâları var. Kur’ân, ilm-i muhîtten geldiği için, bütün ma‘nâları murad olabilir. İnsanın cüz’î fikri ile ve şahsî irâdesiyle olan kelâmları gibi bir iki ma‘nâya inhisâr etmez. İşte bu sırra binâen, âyât-ı Kur’âniyenin ehl-i tefsîr tarafından hadsiz hakāiki beyân edilmiş. Müfessirînin beyân etmediği daha çok hakāiki var. Ve bilhassa hurûfâtında ma‘nâ-yı sarîhinden başka, işârâtında çok ulûm-u mühimme vardır.
İkinci Nükte: İşte şu âyet-i kerîme, مِنَ النَّبِيّ۪نَ وَالصِّدّ۪يق۪ينَ وَالشُّهَدَٓاءِ وَالصَّالِح۪ينَ وَحَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَف۪يقًا ta‘bîriyle, sırât-ı müstakîm ehli ve hakîkî niam-ı İlâhiyeye mazhar nev‘-i beşerdeki tâife-i enbiyâ ve kāfile-i sıddîkîn ve cemâat-i şühedâ ve asnâf-ı sâlihîn ve envâ‘-ı Tâbiîn’in bulunduklarını ifade etmekle beraber, âlem-i İslâmiyet’te bu beş kısmın en mükemmelini dahi ayrıca sarâhaten gösterdikten sonra, bu beş kısmın imamlarını ve başta rüesâlarını sıfât-ı meşhûreleriyle zikretmekle onlara delâlet edip ifade ettiği gibi, ihbâr-ı gayb nev‘inden bir lem‘a-i i‘câz ile o tâifelerin istikbâldeki reislerinin vaz‘iyetlerini bir vecihle ta‘yîn ediyor.
Evet مِنَ النَّبِيّ۪نَ nasıl ki sarâhatle Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’a bakıyor, وَالصِّدّ۪يق۪ينَ fıkrasıyla Ebû Bekri’s-Sıddîk’a (ra) bakıyor. Hem Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmdan sonra ikinci olduğuna ve en evvel yerine geçeceğine ve “Sıddîk” ismi ümmetçe ona ünvân-ı mahsûs ve sıddîkînlerin başında görüneceğine işaret ettiği gibi; وَالشُّهَدَٓاءِ kelimesiyle Hazret-i Ömer’i, Hazret-i Osmân’ı, Hazret-i Ali’yi Rıdvânullâhi Aleyhim Ecmaîn’i beraber ifade ediyor. Hem üçü, Sıddîk’ta (ra) sonra nübüvvetin hilâfetine mazhar olacaklarını ve üçü de şehîd olacaklarını, fazîlet-i şehâdetleri de sâir fezâillerine ilâve edileceğini işaret ediyor ve gaybî bir sûrette ifade ediyor. وَالصَّالِح۪ينَ kelimesiyle Ashâb-ı Suffe, Bedir, Rıdvan gibi mümtâz zevâta işaret ederek وَحَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَف۪يقًا cümlesiyle, ma‘nâ-yı sarîhiyle onlara ittibâa teşvîk
SAYFA 29
ve Tâbiînlerdeki tebeiyeti çok müşerref ve güzel göstermekle, ma‘nâ-yı işârîsiyle Hulefâ-yı Erbaa’nın beşincisi olarak اِنَّ الْخِلَافَةَ بَعْد۪ي ثَلَاثُونَ سَنَةً hadîs-i şerîfinin hükmünü tasdîk ettiren müddet-i hilâfetinin azlığıyla beraber, kıymetini azîm göstermek için ma‘nâ-yı işârîsiyle Hazret-i Hasan Radıyallâhü Anh’ı gösterir.
Elhâsıl: Sûre-i Feth’in âhirki âyeti, Hulefâ-yı Erbaa’ya baktığı gibi, bu âyet dahi te’yîden, ihbâr-ı gayb nev‘inden onların istikbâldeki vaz‘iyetlerine kısmen işaret sûretiyle bakar. İşte Kur’ân’ın envâ‘-ı i‘câzından olan ihbâr-ı gayb nev‘inin lemeât-ı i‘câziyesi, âyât-ı Kur’âniyede o kadar çoktur ki, hasra gelmez. Ehl-i zâhirin kırk elli âyete hasrı, nazar-ı zâhirî iledir. Hakîkatte ise binden fazladır. Bazen bir âyette beş vecihle ihbâr-ı gaybî bulunur.

...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Lem'alar MecmuasıBy Av. Ali Kurt