Lem'alar Mecmuası

7. Lem'a/6, Sh 30 | Hatime | Kur'ân-ı Hakîm'de tevafuk cihetinde tezahür eden farklı bir mu'cize


Listen Later

Hâtime: Kur’ân-ı Hakîm’in tevâfuk cihetinden tezâhür eden i‘câzî nüktelerinden bir nüktesi şudur ki: Kur’ân-ı Hakîm’de İsmullâh ve Rahmân ve Rahîm ve Rab ve ism-i Celâl yerinde olan Hüve’nin mecmûu, dört bin küsûrdur.

SAYFA 31
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ hesâb-ı ebcedin ikinci nev‘i ki, hurûf-u hecâ tertîbiyledir, o da dört bin küsûr eder. Büyük adedlerde küçük kesirler tevâfuku bozmadığından, küçük kesirlerden kat‘-ı nazar edildi. Hem الٓمٓ tazammun ettiği iki vav-ı âtıfla beraber, iki yüz seksen küsûr eder. Aynen Sûretü’l-Bakara’nın iki yüz seksen küsûr ism-i Celâl’ine, hem iki yüz seksen küsûr âyâtın adedine tevâfuk etmekle beraber, ebcedin hecâî tarzındaki ikinci hesabla, yine dört bin küsûr eder. O da yukarıda zikri geçen beş esmâ-yı meşhûrenin adedine tevâfuk etmekle beraber بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ in kesirlerinden kat‘-ı nazar adedine tevâfuk ediyor. Demek bu sırr-ı tevâfuka binâen الٓمٓ hem müsemmâsını tazammun eden isimdir, hem el-Bakara’ya isim, hem Kur’ân’a isim, hem ikisine muhtasar bir fihrist, hem ikisinin enmûzeci ve hulâsası, hem çekirdeği, hem بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ in mücmelidir. Ebcedin meşhur bir hesabıyla بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ism-i Rab adedine müsâvî olmakla beraber, اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ deki müşedded (ر) iki (ر) sayılsa; o vakit dokuz yüz doksan olup, pek çok esrâr-ı mühimmeye medâr olmakla beraber, on dokuz harfiyle, on dokuz bin âlemin miftâhıdır.
Kur’ân-ı Mu‘cizü’l-Beyân’da lafza-i Celâl’in tevâfukāt-ı latîfesindendir ki, sahîfenin âhirki satırının yukarı kısmında seksen lafza-i Celâl, birbirine tevâfukla baktığı gibi, aşağı kısmında da aynen seksen lafza-i Celâl, birbirine tevâfukla bakar. Tam âhirki satırın ortasında elli beş lafza-i Celâl, birbiri üstüne düşüp ittihâdederek, güya elli beş lafza-i Celâl’den terekküb etmiş bir tek lafza-i Celâl’dir. Âhirki satırın başında yalnız bazı üç harfli kısa bir kelime fâsıla ile, yirmi beş tam tevâfuk, tam ortadaki elli beşin tam tevâfukuna zammedilse, seksen tevâfuk olup, o satırın nısf-ı evvelindeki seksen tevâfuka ve nısf-ı âhirdeki yine seksen tevâfuka tevâfuk ediyor. Acaba böyle latîf, zarîf, muntazam ve mevzûn, i‘câzlı bu tevâfukāt, nüktesiz, hikmetsiz olur mu? Hâşâ, olamaz. Belki o tevâfukun ucu ile mühim bir defîne açılabilir.
رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا
سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Lem'alar MecmuasıBy Av. Ali Kurt