Sözler Mecmuası

(87) 28. Söz/2, Sh 173 | Sevdiğimiz kişiler cennette farklı makamlarda iseler nasıl beraber olacağız?


Listen Later

Suâl: Cisim eğer hayatî olsa, eczâ-yı bedenî dâim terkîb ve tahlîldedir. İnkırâza mahkûmdur. Ebediyete mazhar olamaz. Ekilve şürb, bekā-yı şahsî ve muâmele-i zevciyeise, bekā-yı nev‘î içindir ki, şu âlemde birer esas olmuşlar. Âlem-i ebediyette ve âlem-i uhrevîde şunlara ihtiyaç yoktur. Neden cennetin en büyük lezâizi sırasına geçmişler?Elcevab: Evvelâ şu âlemde, cism-i zîhayatın inkırâza ve mevte mahkûmiyeti ise, vâridât ve masârıfın muvâzenesizliğindendir. Çocukluktan sinn-i kemâle kadar vâridât çoktur. Ondan sonra masârıf ziyâdeleşir, muvâzene kaybolur. O da ölür. Âlem-i ebediyette ise, zerrât-ı cisim sâbit kalıp, terkîb ve tahlîle ma‘rûz değil. Veyahud muvâzene sâbit kalır. (Hâşiye) Vâridât ile masârıf muvâzenettedir. Devr-i dâimîgibi cism-i zîhayat telezzüzât için hayat-ı cismâniye tezgâhının işlettirilmesiyle beraber ebedîleşir. Ekilve şürb ve muâmele-i zevciye, gerçi bu dünyada bir ihtiyaçtan gelir. Bir vazîfeye gider. Fakat o vazîfeye bir ücret-i muacceleolarak öyle mütenevvi‘ lezîz lezzet içlerine bırakılmıştır ki, sâir lezâize tereccüh ediyor. Madem bu dâr-ı elemde bu kadar acîb ve ayrı ayrı lezzetlere medâr, ekilve nikâhtır. Elbette dâr-ı lezzet ve saadet olan cennette, o lezzetler o kadar ulvî bir sûret alıp ve vazîfe-i dünyeviyenin uhrevî ücretini de lezzet olarak ona katarak ve dünyevî ihtiyacı dahi uhrevî bir hoş iştihâ sûretinde ilâve ederek cennete lâyık ve ebediyete münâsib en câmi‘ hayatdâr bir ma‘den-i lezzet olur.Evet, وَمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَاِنَّ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ sırrınca, şu dâr-ı dünyâda câmid ve şuûrsuz ve hayatsız maddeler, orada şuûrlu, hayatdârdırlar. Buradaki insanlar gibi, orada da ağaçlar; buradaki hayvanlar gibi, oradaki taşlar emri anlar ve yapar. Sen bir ağaca desen: “Filan meyveyi bana getir” getirir. Filan taşa desen: “Gel” gelir. Madem taş, ağaç bu derece ulvî bir sûret alırlar. Elbette ekilve şürb ve nikâh dahi hakîkat-i cismâniyelerini muhâfaza etmekle beraber, cennetin dünya fevkındeki derecesi nisbetinde, dünyevî derecelerinden o derece yüksek bir sûret almaları iktizâ eder.Hâşiye: Şu dünyada cism-i insanî ve hayvânî, zerrât için güya bir misafirhâne, bir kışla, bir mekteb hükmündedir ki, câmid zerreler ona girerler. Hayatdâr olan âlem-i bekāya zerrât olmak için liyâkat kesb ederler, çıkarlar. Âhirette ise اِنَّ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ sırrınca nûr-u hayat orada âmmdır. Nûrlanmak için o seyr ü sefere ve o ta‘lîmât ve ta‘lîme lüzûm yoktur. Zerreler demirbaş olarak sâbit kalabilirler.Sayfa 174Suâl: اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ sırrınca, dost dostuyla beraber cennette bulunacaktır. Halbuki basit bir bedevî, bir dakikada sohbet-i Nebeviyede lillâh için bir muhabbet peydâ eder. O muhabbetle cennette Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ın yanında bulunması lâzım gelir. Halbuki gayr-i mütenâhî feyze mazhar Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın feyzi, bir basit bedevî feyzi ile nasıl birleşir?Elcevab: Bir temsîl ile şu ulvî hakîkate, şöyle bir işaret ederiz ki: Meselâ, gayet güzel ve şa‘şaalı bir bağda, muhteşem bir zât, gayet büyük bir ziyafet, gayet müzeyyen bir seyrângâh, öyle bir sûrette ihzâr etmiş ki, kuvve-i zâikanın hissedecek bütün lezâiz-i mat‘ûmâtı câmi‘, kuvve-i bâsıranın hoşuna gidecek bütün mehâsini şâmil, kuvve-i hayâliyeyi keyiflendirecek bütün garâibi müştemilve hâkezâ, bütün havâss-ı zâhire ve bâtınayı okşayacak ve memnun edecek her şeyi içine koymuştur. Şimdi iki dost var. Beraber o ziyafete giderler. Bir locada, bir sofrada oturuyorlar. Fakat birisinin kuvve-i zâikası pek az olduğundan, cüz’î zevk alır. Gözü de az görüyor. Kuvve-i şâmmesi yok. Sanâyi‘-i garîbeden anlamaz. Hârika şeyleri bilmez. O nüzhetgâhın binden ve belki milyondan birisini kābiliyeti nisbetinde ancak zevk ederek istifâde eder. Diğeri ise, bütün zâhirî ve bâtınî duyguları, akıl ve kalb ve his ve latîfeleri o derece mükemmel ve o mertebe inkişâf etmiştir ki, o seyrângâhtaki bütün...

...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Sözler MecmuasıBy Av. Ali Kurt