Lem'alar Mecmuası

(92) 20. Lem'a/4, Sh 162 | 6.Sebep| Bu müdhiş maraz-ı ihtilâfa karşı birbirinizin kusurunu görmeyiniz


Listen Later

Altıncı Sebeb: Ehl-i hakkın ihtilâfı nâmerdliklerinden, himmetsizliklerinden, hamiyetsizliklerinden olmadığı gibi; gafletli ehl-i dünyânın ve ehl-i dalâletin, hayat-ı dünyeviyeye âit işlerde samîmâne ittifâkları dahi merdlikten, hamiyetten, himmetten değildir. Belki o ehl-i hak, ekseriyetle âhirete âit olan fâideleri düşünmekle, o ehemmiyetli ve kesretli mes’elelere hamiyeti, himmeti, merdliği inkısâm eder. Hakîkî sermaye olan vaktini bir mes’eleye sarfetmediği için, meslektaşlarıyla ittifâkı muhkemleşmiyor. Çünkü mes’eleler çok, dâire dahi geniştir. Gafletli ehl-i dünyâ ise, yalnız hayat-ı dünyâyı düşündüklerinden, bütün hissiyâtlarıyla ve ruh ve kalbleriyle şiddetli bir sûrette hayat-ı dünyeviyeye âit mes’elelere sarılırlar. Ve o mes’elede onlara yardım edenlere kuvvetli yapışırlar. Ve hakîkat nokta-i nazarında beş paraya değmeyen; ve ehl-i hakkın ona, on para kıymet vermediği mes’elelere, dîvâne olmuş elmasçı bir yahûdînin beş paralık cam parçasına beş lira fiyat verdiği gibi, beş yüz lira kıymetindeki vakitlerini o mes’eleye hasrederler. Elbette bu kadar fiyat verip şiddetli hissiyât ile sarılmak, bâtıl yolunda da olsa, samîmî bir ihlâs olduğundan, o mes’elede muvaffak olurlar ve ehl-i hakka galebe ederler. Bu galebe neticesinde ehl-i hak, zillete ve mahkûmiyete ve tasannua ve riyâya düşüp, ihlâsı kaybeder. O nâmerd, himmetsiz, hamiyetsiz bir kısım ehl-i dünyâya dalkavukluk etmeye mecbûr olur.
Ey ehl-i hak! Ve ey hakperest ehl-i şerîat ve ehl-i hakîkat ve ehl-i tarîkat! Bu müdhiş maraz-ı ihtilâfa karşı, birbirinizin kusurunu görmeyiniz. Yekdiğerinizin ayıbına karşı, gözlerinizi yumunuz. وَاِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا Edeb-i
Sayfa 163
Furkānîyle edebleniniz. Ve hâricî düşmanın hücumunda, dâhilî münâkaşâtı terketmek; ve ehl-i hakkı sukūttan ve zilletten kurtarmayı en birinci ve en mühim bir vazîfe-i uhreviye telakkî edip, yüzer âyât ve ehâdîs-i Nebeviyenin şiddetle emrettikleri uhuvvet, muhabbet ve teâvünü yapıp, bütün hissiyâtınızla ehl-i dünyâdan daha şiddetli bir sûrette meslektaşlarınızla ve dindaşlarınızla ittifâk ediniz. Yani, ihtilâfa düşmeyiniz.
“Böyle küçük mes’eleler için kıymetdar vaktimi sarf etmekten ise, o çok ehemmiyetli vaktimi zikir ve fikir gibi kıymetdar şeylere sarf edeceğim” deyip, ittifâkı zayıflaştırmayınız. Çünkü ma‘nevî cihadda küçük mes’ele zannettiğiniz, çok büyük olabilir. Bir neferin, mühim bir saatte hususî şerâit altındaki nöbeti, bir sene ibâdet hükmüne bazen geçmesi gibi, bu ehl-i hakkın mağlûbiyeti zamanında, ma‘nevî mücâhede mesâilinde, küçük bir mes’eleye sarf olunan senin kıymetdar bir günün, o neferin o saati gibi bin derece kıymet alabilir, bir günün bin gün olabilir. Madem livechillâhtır; o işin küçüğüne büyüğüne, kıymetli ve kıymetsizliğine bakılmaz. İhlâs ve rızâ-yı İlâhî yolunda zerre, yıldızlar gibi olur. Vesîlenin mâhiyetine bakılmaz, neticesine bakılır. Madem neticesi rızâ-yı İlâhîdir ve mayası ihlâstır; o, küçük değil, büyüktür.

...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Lem'alar MecmuasıBy Av. Ali Kurt