Share Adalet Arayışı Seminerleri
Share to email
Share to Facebook
Share to X
By Karakutu Derneği
The podcast currently has 23 episodes available.
Adalet Arayışı Seminerlerimiz devam ediyor!
27 Nisan Çarşamba günü 18:30'da edebiyat ve hafıza temasıyla gerçekleştirdiğimiz seminerde "Edebiyat Nasıl Kolektif Anımsama Metni Haline Gelir? Yaşar Kemal'in 'Bir Ada Hikâyesi Dörtlüsü' Üzerinden Bir Tartışma" başlıklı konuşmasıyla Erol Köroğlu ve "Hakikati Bize Kim Anlatacak?" başlıklı konuşmasıyla Gaye Boralıoğlu bizimle oldu.
"Edebiyat Nasıl Kolektif Anımsama Metni Haline Gelir? Yaşar Kemal'in 'Bir Ada Hikâyesi Dörtlüsü' Üzerinden Bir Tartışma"
Yaşar Kemal’in “Bir Ada Hikâyesi” dörtlüsü en temelde savaş karşıtı bir anlatıdır. Yazar, Anadolu’nun 1915’ten 1925’e kadar geçen on sene içerisinde, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’ndan nasıl etkilendiğini, bu travmatik etkiyle savaşın hemen ardından nasıl başa çıkmaya çalıştığını vermeye odaklanır. Bu anlamda da, söz konusu dönemdeki savaşları bir mecburiyet, daha da kötüsü bir kahramanlık anlatısı olarak sunan tüm edebi ve edebi olmayan anlatılara yönelik bir “karşı-anlatı” kurar. Böylece bir anlamda, savaş yanlısı metinlerin şimdiye kadar tamamlayıcı unsur olarak yararlandığı ya da işlerine gelmediğinde görmezden geldiği madun anlatılara dayalı yeni bir anımsama yordamı ya da kapsamlı bir anımsama metni sunuyor olmaktadır.
"Hakikati bize kim anlatacak?"
Sahici bir adalet tesisi ancak hakikatin mümkün olduğunca çok kişi tarafından aynı şekilde anlaşılmasıyla mümkündür. O zaman şu soru çıkar karşımıza: İnsana dair hakikati bize kim anlatacak? Tarihçiler mi? Siyasetçiler mi? Bilim insanları mı? Elbette bu disiplinlerin hepsinden hakikate dair bazı veriler gelir bize; her ne kadar şüpheli ve gelip geçici olsa da. Bunların dışında hakikate dair çok daha derin ve zamanlar üstü bir bilgiyi de bize edebiyat verir. Edebiyatın hakikat bilgisi doğrudan hafızadan beslenir. Yazar eserini oluştururken konusu, tekniği ne olursa olsun muhakkak bir iç yolculuk yapar ve sadece kendi anılarına değil, insanlığın ortak hafızasının kadim bilgisine de geri döner. Edebiyatı zamanlar üstü, güçlü ve gerçek kılan da budur. Hafıza, yazarın yatağıdır. Proust bir kurabiyenin hafızasındaki izlerini takip ederek Kayıp Zamanların İzinde adlı dev eseri yarattı. Her yazar için bir madlen kurabiyesi vardır ve bu edebiyatın çekirdeğidir.
Erol Köroğlu kimdir?
Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi. Edebiyat ve kültür tarihçisi. Doktora tezinin Türkçesi Türk Edebiyatı ve Birinci Dünya Savaşı (1914-1918): Propagandadan Millî Kimlik İnşasına (İletişim, 2004) ve İngilizcesi Ottoman Propaganda and Turkish Identity: Turkish Literature during World War I (I.B.Tauris, 2007) başlıklarıyla yayınlandı. Türkçe ve İngilizce makaleleri çeşitli akademik ve akademi dışı süreli yayınlarda yayınlandı. Temel araştırma alanları 19. ve 20. yüzyıl modern Türk edebiyatı ve edebi kültür tarihi, Türk milliyetçilikleri, edebiyat ve tarih etkileşimi, anlatı kuramlarıdır.
Gaye Boralıoğlu kimdir?
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde sistematik felsefe ve mantık okudu, aynı bölümde yüksek lisans yaptı. Gazeteci, reklam yazarı ve senaryo yazarı olarak çalıştı. Atıf Yılmaz’ın yönettiği Eylül Fırtınası adlı filmin senaryosunu yazdı. Mi Hatice adlı öyküsü kısa film oldu ve çeşitli festivallere katıldı. Hepsi Hikâye, Meçhul, Aksak Ritim, İçimdeki Ses, Mübarek Kadınlar, Dünyadan Aşağı ve Ümit Kıvanç ile ortak yaptıkları Haysiyet adlı kitapları vardır. Aksak Ritim ile 2011 Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü Mansiyonu’nu, Mübarek Kadınlar ile 2015 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü, Dünyadan Aşağı ile Duygu Asena Roman Ödülü’nü kazandı. Öyküleri ve kitapları başta Almanca ve Arapça olmak üzere çeşitli dillere çevrildi. Son olarak Alâmetler Kitabı adlı öykü kitabı yayınlandı.
Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr
Bizimle iletişime geçmek için [email protected] adresine yazabilirsiniz.
Bu panelde, 2019 yılında Birzamanlar Yayıncılık tarafından yayınlanan Kalbim O Viran Evlere Benzer: Gomidas Vartabed'in Müzik Mirası adlı kitabımızdan yola çıkarak, 19. yüzyılın ikinci yarısında Kütahya’da doğmuş, çalışmalarını Osmanlı ve Rusya imparatorlukları ile Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yürütmüş Ermeni bir müzisyen ve müzikoloğun, Gomidas Vartabed'in yaşamına ve geride bıraktığı müzikoloji mirasına dair bilgiler aktaracak; derlemelerinin ve araştırmalarının tarihsel arka planına, Türkiye müzikoloji tarihyazımında sessizleştirilme sürecine, tanımladığı Ermeni müziği otantisitesine ve oluşturduğu müzikal estetiğin icra ve söylem düzeyinde güncel temsillerine değineceğiz.
Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr
Bizimle iletişime geçmek için [email protected] adresine yazabilirsiniz.
2 Mart Çarşamba günü 18:30'da popüler kültürde geçmişle yüzleşme ve adalet arayışı bağlamında ‘Kulüp’ dizisini konuşuyoruz. “Modern Çağda Komşunu Tanıma Metodu: Netflix” başlıklı konuşmasıyla Betsy Penso (@betsypenso) ve “Popüler Kültür ve Tarihle Yüzleşme - Ne Seninle Ne Sensiz: Kulüp Örneği” başlıklı konuşmasıyla Dr. Ohannes Kılıçdağı (@ohannes_kilicdagi) bizimle oldu.Popüler kültürde geçmişle yüzleşme ve adalet arayışı bağlamında ‘Kulüp’ dizisini konuşuyoruz. “Modern Çağda Komşunu Tanıma Metodu: Netflix” başlıklı konuşmasıyla Betsy Penso (@betsypenso) ve “Popüler Kültür ve Tarihle Yüzleşme - Ne Seninle Ne Sensiz: Kulüp Örneği” başlıklı konuşmasıyla Dr. Ohannes Kılıçdağı (@ohannes_kilicdagi) bizimle oldu.
Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr
Hafıza Yolculuğu Programı kapsamında düzenlediğimiz Adalet Arayışı Seminerleri yeni konu ve konuklarla çevrimiçi olarak devam ediyor. Belgesel ve hafıza temasıyla "Bir Hafızalaştırma Aracı Olarak Belgeseller" başlıklı konuşmalarıyla Ümit Kıvanç ve Zeynep Dadak bizimle oldu.
Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr
Hafıza Yolculuğu Programı kapsamında düzenlediğimiz Adalet Arayışı Seminerleri yeni konu ve konuklarla çevrimiçi olarak devam ediyor.
"Kent Hakkı ve Kentsel Planlama" üzerine konuştuk. Prof Dr. Murat Güvenç "Tarih İçinde Taksim ve Gezi Parkı Alanı", Doç. Dr. Gül Köksal "Kolektif Kent Hakkı Bağlamında Taksim Meydanı" başlıklı konuşmalarıyla bizimle oldular.
“Tarih İçinde Taksim ve Gezi Parkı Alanı”
Taksim Meydanı, kentin uzun tarihi içerisinde her zaman çok önemli bir yer, kentin arızalı topografik yapısı içerisinde kentin karar merkezine ve konut alanlarına kolay erişim sağlayan bir transfer noktası oldu. Bu stratejik önemi Taksim ‘in zaman içerisinde, farklı işlevlerde uzmanlaşmasına, farklı anlamlar kazanmasına ve deyim yerindeyse bir “arzu nesnesine” dönüşmesine yol açtı. Sunuşun ilk bölümünde Taksim ‘in süregelen önemini “hatlar-şehirciliği”, (su aktarım ve dağılımı), Saray’ın yer değiştirmesi, ve Merkezi İş Alanı‘nın genişleme süreçlerine bağlı olarak yorumlayacağım. Taksim ‘in 20 yüzyıl da sergilediği dönüşümleri, ikinci bölümde, elektrifikasyon Beyoğlu yakasının yeni kent makro-formu içindeki özgün konumu, toplumsal ekolojide yarattığı değişim, ve “bitişik büyüme dinamikleri”, üzerinden ele alacağım. Taksim’in bir kamusal alan olarak zamanın aşındırıcı etkilerine meydan okuyan direncini, sonuç bölümünde, toplumsal tarih içerisinde, üstlendiği işlevler ve tekil dinamik etkileşim kalıpları üzerinden tartışacağım.
Murat Güvenç kimdir?
Murat Güvenç 1953’te doğdu. St. Joseph lisesini ve ODTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünü bitirdi. Aynı bölümde 28 yıl öğretim elemanı olarak çalıştı. Kent ekolojisi, sanayi coğrafyası, İstanbul ve kent sosyolojisi alanında çalışmaları vardır. Emlak Bankası 1926-1998; Kurum Tarihi ve Türkiye Seçim Atlası 1950-2009 ‘ın eş yazarı olan Prof. Güvenç, İstanbul 1910-2010 kent sergisinin Toplumsal ve Ekonomik Coğrafya temasının küratörlüğünü yapmıştır. Prof. Güvenç 2007-2010 yılları arasında Tarih Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı, 2014-2019 yılları arasında TESEV Yönetim Kurulu üyesi ve Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 2014 ten bu yana Kadir Has Üniversitesi İstanbul Çalışmaları Merkezini yönetmektedir.
“Kolektif Kent Hakkı Bağlamında Taksim Meydanı”
Kolektif kent hakkı bağlamında ele alacağımız Taksim Meydanı, bilindiği üzere uzun yıllara dayalı katmanlaşmış bir kentsel birikim alanıdır. Taksim Meydanı'nın somut mekansal ortamı; kültürel, mimari, politik-ekonomik, sosyal boyutlarıyla somut olmayan değerleri bugüne taşır ve bu birikimler aynı zamanda kendi içinde çatışma ve çelişkileri de barındırır. Tam da bu nedenle Meydan, kent hakkının nasıl ele alınacağı konusunda bir laboratuvar özelliği kazanır. Alana ilişkin çok sayıda araştırma ve tartışma da bu durumun farklı veçhelerini ortaya koymaktadır. Bu sunumda söz konusu araştırma ve tartışmalar üzerinden kolektif kent hakkının Taksim Meydanı'ndaki tezahürü ve yakın zamanda alana yönelik projelendirme çalışmaları bağlamında yerel-merkezi yönetimler tarafından tercih edilen katılımcılık yöntemlerinin değerlendirilmesi yapılacaktır.
Gül Köksal kimdir?
Kültürel değerler, mimarlık politikası/eleştirisi, müşterekleşme pratikleri, 21. yüzyılda mekan üretimi ve eşit-adil-özgürleştirici başka bir dünya yolunda mekan üretimi üzerine çalışmaktadır. Mimarlık lisans eğitiminin ardından İTÜ Restorasyon Anabilim Dalı'nda yüksek lisans ve doktora yaptı. Türkiye'nin farklı bölgelerinde koruma/restorasyon uygulamalarında, arkeolojik kazılarda, ilgilendiği konularda oluşumlarda yer aldı, kent hakkı aktivisti olarak sahada bulundu.
Hafıza Yolculuğu Programı kapsamında düzenlediğimiz Adalet Arayışı Seminerleri yeni konu ve konuklarla çevrimiçi olarak devam ediyor.
"Üniversitelerin Direniş Hafızası" üzerine konuştuk. Demokrasi, Barış ve Alternatif Politikalar Araştırma Merkezi’nden Mertcan Doğan “Otoriter Rejimler Karşısında Öğrenci Direnişleri: Türkiye ve Hindistan Örnekleri” ve Boğaziçi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Zeynep Kadirbeyoğlu’nun “Kurumsal Özerklik ve Akademik Özgürlüğün Önemi: Boğaziçi Üniversitesi Örneği” başlıklı konuşmalarıyla bizimle oldular.
“Otoriter Rejimler Karşısında Öğrenci Direnişleri: Türkiye ve Hindistan Örnekleri” Konuşma boyunca güncel olarak Türkiye’de Boğaziçi eylemleri ve yakın geçmişte Hindistan’da gerçekleşen Jawaharlal Nehru Üniversitesi öğrenci boykotları üzerinden otoriter rejimler karşısında öğrenci hareketlerinin; baskıya, totaliterleşmeye, neo-liberal piyasa ekonomisinin yarattığı tahribata nasıl direndiğini, direniş pratiklerinin otoriter ve sağ popülist iktidarlar karşısında nasıl dönüştüğünü konuşmaya çalıştık. Üniversitelerin “ötekinin” kendi bilgisini hâkim olan anlatıya karşı üretmesi açısından kıymetli direniş mekânları olduğu üzerinde duruyoruz. Böylece özellikle Boğaziçi eylemleri sırasında sıkça sorulan “Gökkuşağı bayraklarının orada ne işi var?” sorusuna da bir cevap vermiş olduk. Hindistan’da bunun karşılığının ne olduğunu irdeleyip, öğrenci hareketlerinin iktidar karşısında nasıl bir direniş hafızası yarattığını konuşma fırsatı buluyoruz.
Mertcan Doğan kimdir?
Mertcan Doğan, Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler son sınıf öğlencisi. Ankara’da çeşitli derneklerde gönüllü faaliyetlerde bulunmakta. Bunlardan bir tanesi Ağustos 2020’den bu yana gönüllü araştırmacı olarak görev yaptığı, röportajlar ve blog yazıları hazırladığı Demokrasi, Barış ve Alternatif Politikalar Derneği (DEMOS). Aylık DEMOS bülteninde hem içeriklerin düzenlenmesine katkı sunuyor hem de bültende barış ve sanatın buluştuğu bir köşede yazılar yayınlıyor. Geçtiğimiz şubat ayında “Otoriter Rejimler Karşısında Öğrenci Hareketleri: Türkiye ve Hindistan Örnekleri” başlıklı, Boğaziçi eylemleri ve Hindistan’daki öğrenci hareketleri arasındaki benzerlikleri tartıştığı bir blog yazısı kaleme aldı. Kişisel olarak Orta Doğu ve Hindistan coğrafyasında toplumsal hareketler ve bunların tarihsel dönüşümleri ile ilgileniyor.
“Kurumsal Özerklik ve Akademik Özgürlüğün Önemi: Boğaziçi Üniversitesi Örneği” Bir kamu üniversitesi olduğu 1971 yılından itibaren, Boğaziçi Üniversitesi’nin öğretim üyeleri kurumsal özerkliği korumak ve bu sayede akademik özgürlüğü güvence altına almak için çaba harcamıştır. Elbette kimi zaman özerklik ciddi darbeler almıştır. Bunlardan en önemlisi 1981 yılında YÖK’ün kurulmasıdır. Yıllar içerisinde üniversiteleri bir güvenlik sorunu olarak gören zihniyet ne yazık ki değişmemiş, çeşitli dönemlerde farklı gruplar değişik gerekçelerle üniversitenin özerk hareket etmesinin önüne geçmeye çalışmıştır. Konuşmada Boğaziçi Üniversitesi özelinde yıllar içinde geliştirilmiş olan katılımcı mekanizmaları, çeşitli dönemlerde ortaya çıkan itirazları ve günümüzdeki ciddi müdahaleyi ele aldık.
Zeynep Kadirbeyoğlu kimdir?
Zeynep Kadirbeyoğlu Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamladıktan sonra Cambridge Üniversitesi’nde MPhil derecesi aldı. 2008 yılında McGill Üniversitesinde Siyaset Bilimi alanında doktorasını tamamladıktan sonra Boğaziçi Üniversitesinde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde çalışmaya başladı. Demokratikleşme, çevre, alternatif gıda toplulukları ve vatandaşlık konularında çalışmaktadır.
Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr Bizimle iletişime geçmek için [email protected] adresine yazabilirsiniz.
Hafıza Yolculuğu Programı kapsamında düzenlediğimiz Adalet Arayışı Seminerleri yeni konu ve konuklarla çevrimiçi olarak devam ediyor.
Adnan Ergeç Fonu 4. dönem yararlanıcıları, Damla Sandal ve Özge Doruk konuğumuz olacak. Damla Sandal ile "Mekan-Kadın-Tezahür" projesi üzerine Özge Doruk ile "Rüzgarlı Kentin Hafızası: Çanakkale Kent Belleğinin Arkeolojisi" projesi üzerine konuştuk.
"Mekan-Kadın-Tezahür" Adnan Ergeç Araştırma Fonu'nun 2019 yılı yararlanıcılarından olan Damla Sandal, toplumsal cinsiyet eşitliğini konu eden fotoğraf-kolaj çalışmaları ile karantina sürecine denk düşen bu üretim sürecinden bahsediyor.
Damla Sandal kimdir?
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunu. Sivil alanda çalışıyor. 2016 yılından bu yana Karakutu Derneği'nde çeşitli çalışmalar yürütüyor.
"Rüzgarlı Kentin Hafızası: Çanakkale Kent Belleğinin Arkeolojisi" Binlerce yıllık tarihi içerisinde Çanakkale ‘savaş’ ve ‘efsane’ gibi temel kelimelerin ve barındırdıkları anlamların ötesinde bir kültürel çeşitliliğe sahip. Rüzgarlı Kentin Hafızası çalışması bu kültürel çeşitliliğin hafıza mekanları üzerinden ortaya çıkarılması, hikayelerin tekrardan hatırlanması ve hatırlatılmasını amaçlıyor.
Özge Doruk kimdir?
Sosyoloji üzerine lisans, sivil toplum kuruluşları üzerine ise yüksek lisans derecesine sahip. Yaklaşık 9 yıldır hak temelli çalışan sivil toplum kuruluşları içerisinde yer alıyor. Ekoloji, iklim krizi, ekolojik hareketler esas yoğunlaştığı alan olmak ile birlikte 2017 yılında tanıştığı Karakutu Derneği sayesinde toplumsal hafıza, yüzleşme konularında da öğreniyor, Hafıza Yürüyüşü anlatıcısı olarak öğrendiklerini aktarıyor.
Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr
Bizimle iletişime geçmek için [email protected] adresine yazabilirsiniz.
"Hafızayı Çocuklar için Haritalamak'" başlıklı konuşmasıyla şehir plancısı ve kent tarihçisi Gizem Kıygı ve "Mekanda Adalet ve Beyoğlu: Beyoğlu'nda "Dernek" Olmak, Beyoğlu'nu Haritalamak" başlıklı konuşmasıyla Mekanda Adalet Derneği'nden Barış İne bizimle oldu.
"Hafızayı Çocuklar için Haritalamak" Geçmişin izleri yeni araştırmalar ve araçlar ile mekânda nasıl görünür kılınabilir? Hafızayı haritalamanın iyileştirici rolü ve ortaya koyduğu potansiyeller neler? Çocuklar kentin hafızasıyla nasıl tanışabilir?
Bu soruları çocuk hakları ile bütünleştirerek çoğaltmaya yönelik çalışmalar yapan Şehir Dedektifi İnisiyatifi, çocuklar için tematik hafıza rotaları ve haritalar üretiyor. Seminerde harita çalışmalarıyla birlikte, kentin müşterek hafızasının çocuklara aktarılmasında hafıza mekânlarının, kültürel öğelerin oyunlaştırılma süreçleri paylaşılacak. Çocukların mekânla kurduğu ilişkiyi tarihselleştirerek okumanın ve çocukların toplumsal tarih içindeki yerini mekânsallaştırmanın içerdiği potansiyeller tartışmaya açıldı.
Gizem Kıygı kimdir?
Şehir plancısı ve kent tarihçisi. Gizem Kıygı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden 2012 yılında mezun olmuş, kent tarihi alanında tamamladığı teziyle Boğaziçi Üniversitesi, ATA Enstitüsü yüksek lisans derecesini 2019'da almıştır. 2011 yılından beri birçok farklı kolektif grup ve dernek aracılığıyla çocuklarla mekânsal ve kentsel haklara ilişkin atölye çalışmaları gerçekleştirmekte, çocukların mekânsal karar ve tasarım süreçlerine katılımı için yöntemler geliştirmektedir.
"Mekanda Adalet ve Beyoğlu: Beyoğlu'nda "Dernek" Olmak, Beyoğlu'nu Haritalamak"
Mekanda Adalet Derneği, 2016 yılında kentsel ve kırsal mekanlarda daha adil, ekolojik ve demokratik süreçlerin/pratiklerin geliştirilmesine dair disiplinlerötesi çalışmalar yapmak amacı ile Karaköy, Beyoğlu'nda kuruldu. Bu amaç ile paralel olarak MAD, kendi bulunduğu bölgenin ve mekanın biricikliğinin de farkında olarak, İstanbul başta olmak üzere Türkiye'deki mekan siyaseti, hafıza mekanları ve bunlar etrafında şekillenen insan hikayelerinin çarpıcı bir nüvesini sunan Beyoğlu'nu farklı bir şekilde anlamayı ve anlatmayı denedi. Yürüyüşlerin, anket çalışmalarının ve atölyelerin içinde olduğu bu denemenin en temel ürünü ise Taksim-Karaköy hattında yaklaşık 400 mekanın gösterildiği ve bu mekanların büyük bir kısmına dair hikayelerin derlendiği bir haritalama çalışması oldu: Beyoğlu - Yıkılmadım Ayaktayım Haritası. MAD, kendi hikayesini de şekillendiren, sürekli olarak ve hızla dönüşen, dönüştürülen Beyoğlu'nu çalışmaya, anlatmaya devam ediyor.
Barış İne kimdir?
Barış İne, İstanbul’da doğdu. Liseyi İstanbul Erkek Lisesi’nde tamamladıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde lisans eğitimine başladı. Lisans eğitimini tamamladıktan hemen sonra ABD’de Minnesota Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi bölümüne katıldı. Burada özellikle siyaset teorisi üzerine çalıştıktan sonra, 2018 yılında yüksek lisans derecesini alarak Türkiye’ye geri döndü. 2018 Mart ayında Mekanda Adalet Derneği’nde editör ve çevirmen olarak çalışmaya başladı. Aynı yılın Eylül ayından beri de Kaynak Geliştirme ve Kurumsal İletişim Koordinatörü olarak görevine devam ediyor.
Adalet Arayışı Seminerleri Nedir?
Hafıza Yolculuğu Programı kapsamında, Türkiye’de ve dünyanın diğer ülkelerinde toplumsal hafıza, geçmişle yüzleşme, hakikat ve adalet arayışı konularında araştırmacı, sanatçı ve aktivistlerin deneyimlerinin paylaşıldığı seminerler dizisidir.
Bu etkinlik Friedrich Naumann Foundation for Freedom Turkey tarafından desteklenmektedir. Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr
Bizimle iletişime geçmek için [email protected] adresine yazabilirsiniz.
"Yaşayan Bir Hafıza Mekanı Olarak Boysan'ın Evi ve Türkiye'de LGBTİ+ Hafızası"
Yaşanılanlar, tanıklıklar ve günümüzün toplumsal olayları resmi tarih yazını içerisinde kendisine çoğunlukla yer bulamıyor. Resmi tarihin özneleri kimlerdir? Bu öznelerin tarihi kimlerin varlığını zorunlu kılmaktadır? Bunları düşününce aklımda Stuart Hall’un “ Ben, öteki’nin bakışında yazılıdır” alıntısı beliriyor. Bizim, LGBTİ+’ların hafızası ve kendiliklerimizin mücadele tarihi olmadan resmi tarih eksiktir. Hafızanın önemi işte tam da burada beliriyor.
LGBTİ+’lar olarak bu yarım, eksik ve doğruluğu sorgulanmaya muhtaç tarihin tamamlayıcı unsurlarından biriyiz. Boysan’ın Evi , her geçen gün kendisini bir adım daha öteye taşıyarak, kesişimsel alanlarda farkındalık oluşturarak farklı disiplinleri bir araya getiriyor. Bunları yaparken belki de gelecek nesillere bir şeyler aktarıyor. Geçmişin izleri içinde geleceğe bir arşiv bırakıyor. Bıraktığımız ve bırakmakta olduğumuz bu hafızanın kendi içinde hala yaşıyor olması, bizlerin kendilik mücadelesinde önemli bir yerde duruyor ve kendi kişisel arşivlerimizden birer parça taşıyor. Bir yerlerde birilerinin hayatına dokunabilmiş olduğumuzu bilmemiz, kendi hafızamızı unutmamanın en önemli noktası. Etkinliklere gelen insanlar baskının, binbir türlü zorluğun arasından sıyrılıp, bir iki saatliğine eve gelip, rutinden uzaklaşabiliyorlar. Kendilerini evlerinde gibi hissettiklerini söylüyorlar. Boysan’ın Evi, Boysan’ın vefatının ardından geçen yıllardan ve düzenlenen bir sürü etkinlikten, yemekten, partilerden, edilen sohbetlerden, gullümlerden sonra, artık sadece Boysan’ın yaşadığı bir ev değil, biz ekip üyeleri/gönüllüler, ziyaretçiler ve Boysan’ın Evi’ni sevenler için aktivizm yapabildiğimiz güvenli bir yuvaya dönüştü. Güvenli alan ve yuva hissiyatı, dayanışmanın en temel öğelerinden biri.
Oğuzhan Uzun kimdir?
Sakarya Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun. Araştırmacı, İç görü ve Data Uzmanı. 5 yıldır, İnsan Hakları ve LGBTİ+ aktivizmi yapmaktadır. İstanbul’da bulunan Boysan’ın Evi’nde 4 yıldır gönüllülük yapmaktadır. Aynı zamanda Şişli Kent Konseyi LGBTİ+ Meclisi’nde Başkan Yardımcılığı ve yöneticilik görevlerini yürütmektedir. Toplumsal Cinsiyet, İnsan Hakları, Kesişimsellik, Yerel Yönetimler, Medya, Kuir Hafıza ve Göç gibi konularda yazılar yazmaktadır. LGBTİ+ hareketi bileşenleri ile çalışmalar yürütmektedir. "Türkiye'de LGBTİ+'lara Yönelik Ayrımcılığın Kısa Tarihi" Türkiye’de LGBTİ+ bireylere yönelik cinsiyet kimliği ve cinsel yönelime dayalı ayrımcılık tarihi en az Cumhuriyet tarihi kadar eski. LGBTİ+’lar yıllardır devlet ve toplum tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz bırakılıyor. Devlet tüm araçlarını kullanarak onları siyasal, kamusal ve ekonomik alanların dışına itmeye çalışıyor. Çalışma, barınma ve yaşama hakları gasp ediliyor. Yıllardır devam eden ayrımcılık ve şiddete karşı LGBTİ+’lar çeşitli mücadele ve örgütlenme pratikleri geliştiriyorlar. Seminerde Lgbtiq+’lara yönelik uygulanan ayrımcılığın ve bu ayrımcılığa karşı örgütlenen direnişin tarihinden bahsedeceğiz.
Şevval Kılıç kimdir?
Şevval Kılıç 90’larda Beyoğlu’na tanıklık etti, Ülker Sokak’ta ülke tarihinin ilk trans direnişlerinden birine katıldı. 2000’li yıllarda STK’larda çalışarak, trans seks işçisi kadınlara hukuki ve tıbbi yardım sağladı. LGBTİ+ hareketinde aktivizm yaptı. Tüm bunları yaparken gece hayatının aktif bir parçası oldu. Pandemi dönemi kısıtlamalarına kadar da hem LGBTİ+ dayanışma partilerinde, hem de İstanbul’un çeşitli mekanlarında müzik yaptı.
Bu etkinlik Friedrich Naumann Foundation for Freedom Turkey tarafından desteklenmektedir.
Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr
Bizimle iletişime geçmek için [email protected] adresine yazabilirsiniz.
Hafıza Yolculuğu Programı kapsamında düzenlediğimiz Adalet Arayışı Seminerleri yeni konu ve konuklarla çevrimiçi olarak devam ediyor.
"İstanbul Sözleşmesi'ni 'Tartışmaya Açmak'" başlıklı konuşmasıyla Kadının İnsan Hakları- Yeni Çözümler Derneği Savunuculuk Danışmanı Ezel Buse Sönmezocak ve "İstanbul Sözleşmesi ve Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK)" başlıklı konuşmasıyla Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu bizimle oluyor. Seminerin moderatörlüğünü ise Başak Tuğsavul gerçekleştiriyor.
"İstanbul Sözleşmesi'ni 'Tartışmaya Açmak'"
İstanbul Sözleşmesi'nin suni bir gündemle tartışmaya açılmasını takip eden süreçte İstanbul Sözleşmesi'nin amacı, kapsamı ve içeriği hukuki çerçeve içinde şimdiye dek pek çok kez ele alındı ve konuşuldu. Bu süreçte Sözleşme, çoğunluğu erkek olan siyasetçiler ve hukukçular tarafından televizyon programlarında günlerce tartışıldı, anket şirketlerinin anket çalışmalarına konu oldu ve Sözleşme'ye dair hisler ve düşünceler, aralarında özel sektörün de bulunduğu çok çeşitli kurum tarafından basın açıklaması vasıtasıyla kamuoyuyla paylaşıldı. Peki insan hakları müzakere edilebilir mi? Bir başka ifadeyle, insan hakları sözleşmeleri toplumsal mutabakat metinleri midir? Örneğin, "toplum istiyorsa" insan hakları kısıtlanabilir veya ortadan kaldırılabilir mi? Bu seminerde, İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına bir adım geriden bakarak, İstanbul Sözleşmesi'nin "tartışmaya açılmasının" bizatihi kendisinin hukuki anlam ve sonuçları üzerine konuşuldu.
Adalet Arayışı Seminerleri Nedir?
Hafıza Yolculuğu Programı kapsamında, Türkiye’de ve dünyanın diğer ülkelerinde toplumsal hafıza, geçmişle yüzleşme, hakikat ve adalet arayışı konularında araştırmacı, sanatçı ve aktivistlerin deneyimlerinin paylaşıldığı seminerler dizisidir.
Bu etkinlik Friedrich Naumann Foundation for Freedom Turkey tarafından desteklenmektedir. Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr
Bizimle iletişime geçmek için [email protected] adresine yazabilirsiniz.
The podcast currently has 23 episodes available.