Ayhan Yalçın

Âmâk-ı Hayal 9.Bölüm


Listen Later

✒ Gözümü kapadığım zaman, kendimi bir dershanede, heybetli bir öğretmenin karşısında buldum. Dershanede birkaç yüz öğrenci vardı. Bir ara elimi başıma attım. Bir de ne göreyim tepemde bulunan bir kıvrık saç benim bir Çinli olduğumu hatırlattı...
Daha başka şeyler de hatırlamıştım. Ben Nankin şehri halkından bilim ve yetenek eğitimi alan bir gençtim. Memleketim olan Çin’i baştan başa dolaştıktan sonra bilmediğim şeyleri çözemediğimden yolculuk rotamı ve araştırmalarımı Hindistan’a kadar uzatmıştım. Hindistan’da birçok meşhur din bilginine başvurarak bilmediğim şeyleri öğrenmeye çalıştım. Ancak hiçbiri içime huzur verecek bir cevap veremiyordu.
Sonunda Brahmanlar içinde parmakla gösterilen bilgi ve erdem sahibi, her şeyden elini eteğini çekmiş bir bilim adamını tavsiye ettiler. Hindistan’ın kaplan ve yılanlarla, türlü türlü zehirli otlarla dolu ormanlarından birinin ortasında bulunan bir tapınakta oturan Brahman’ı buldum. İşte bu anda onun ilk dersinde bulunuyordum. Brahman, uzun süre sustuktan sonra mezardan geliyor gibi inlemeye benzeyen bir sesle bana hitap etti; sanki bir cenaze konuşuyordu; dedi ki:
– Ey bilim talep eden Çinli! Çözemediğin sorun nedir? Ne arıyorsun? – Ebedi muammayı!Talebeler hayretle birbirinin yüzüne baktılar. Anlaşılan hepsinin istediği buymuş. Brahman tekrar söze başladı:
– Hangisini?
– Hangisini mi? – Öyle ya, hangisini? – Ruhun gerçeğini. Brahman sustu. Cenaze yüzü gibi renksiz, hareketsiz yüzü tamamı ile cansız ve anlamsız bir şekil aldı. Daha sonra bana dedi ki:
– Ruhu canlılar bilemez. Ölmeye razı mısın?
– Evet! – Yanıma gel! Brahman’ın yanına gittim. Kulağıma şu sözler söyledi:
– Elinden geldiği kadar isteklerini benliğini hapsederek “evim, evim, evim” diye devamlı zikirde bulunacaksın. Haydi, seni halvethanene götürsünler. Brahman’ın emri üzerine beni tek başıma kalıp dua edeceğim yer olan halvete getirdiler. Burası ancak bir adam sığacak kadar dar ve karanlık bir yerdi. Orada akşama kadar “evim evim” diye zikirde bulundum. Gönlümde açıklanması mümkün olmayan bir sıkıntı vardı. Üstelik karnım da çok acıkmıştı. Halvethanenin kapısı kapalı idi. Dışarı çıkma arzusu ile birkaç defa kapıya vurmuş olsam da aldıran olmadı. En sonunda geç vakitlerde bir hizmetçi geldi. Beni beş dakikadışarıda bıraktı. ..
https://www.youtube.com/watch?v=3PKZFud9hXA&t=180s
...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Ayhan YalçınBy Ayhan Yalçın