➤ Sıcak kahvelerimizi içtikten sonra Aynalı Baba kulübesinden uzun bir ney çıkardı. Hafif ve hoş bir şekilde çalmaya başladı. Bu ses bana, mezarlığın gizemli sessizliğiyle birleştiğinde, anlamını veremediğim garip bir zevk veriyordu. Yüreğimden bazen hüzün taşıyan, bazen sevinçli ahlar çıkaracak kadar gittikçe şiddetlenen bu tuhaf zevkte, kahvenin de tesiri vardı. Kendimde acayip değişiklikler hissediyordum. Sanki taşımaya mahkûm olduğum ağır bir yük üzerimden alınmıştı. Kendimde büyük bir hafiflik duyuyordum. Aynalı Baba, ney ile taksimini bitirdikten sonra hafif, tok ve kalın bir sesle okumaya ve sonradan ney ile çalmaya başladı. Okuyordu: Bu kötü mülküne ibretle nazar kıl, ey can! Gafleti eyle heba, hali değildir meydan. Hani Sultan Süleyman, hani İskender Han? Sad-hezar ömrü sürur ile geçir sen bir an Ne güle, bülbüle baki, a gözüm bağ-ı cihan. Kime yar oldu, istediğince felek-i devr-i zaman... * Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi’nin eserin başında zikrettiği gibi; “Bu kitabı, hakikat endişesi taşıyan vicdanlar, sona dair konuları seven insanlar, zevkle (dinleyebilirler) okuyabilirler.”
🎙Spotify ➤ https://open.spotify.com/artist/3J4hL...
📖 Blogger ➤https://ayhanyalcinn.blogspot.com/
📷 instagram ➤https://www.instagram.com/sesliterapi/
▶ Twitter ✔ https://twitter.com/AyhanYalcin_
Mail ; ✉ (Contact) / [email protected] İnstagram : https://www.instagram.com/ayhanyalcin...