https://www.youtube.com/watch?v=Jqp24LiSb1o
✒ Bugün Aynalı Baba çok neşeliydi. Hatta sevincinin büyüklüğünü herkese göstermek için külahına kocaman bir ayna parçası ve zırhına da iki büyük sarı teneke ekledi. Benim ona olan saygımın nedeni Aynalı’ ya karşı hayran olduğumdan değildi, teneke parçaları ve hatta zırhına büyük bir gaz tenekesi taksa da Onun gibi bir ustaya olan saygım ve sevgim eksilmez. Böyle çok sevinçli nedenini sordum. Cevap olarak dedi ki: – Bizim berber Hacı Mollayı bilirsin. Kedisi doğurmuş. Hem de pamuk gibi beyaz ve pek sevimli bir yavru! – Affedersiniz, azizim, Hacı Mollanın pamuk kedisinin doğurmasından sizin bu kadar mutlu olmanızın nedeninin anlayamıyorum. – Hâlbuki olay çok basit. Pamuğun sağ salim doğurması nedeni ile biz de bugün tören yapacağız! – Kedi yavrusu için ha! (Alaycı bir halde) Bu yavrunun isminin konulduğu gün de kutlama törenleri yapılacak mı? – İsmi konulmuştur. İnsanların yüz binlerce senedir kelime türetmekle uğraşmasına rağmen hâlâ yeterince kelime bulunmayışı ilginç değil mi? – Ne gibi efendim?– Ananın ismi Pamuk. Oğluna da Pamuk ismini vermek pek sıradan olacak. Oysaki Hacı Molla yavrunun ismini de beyazlık ifade eden bir isim koymak istiyordu. Tam dört saat sohbet ettik. “Kar” koymak istedik, biraz soğuk düştü. “Beyaz” kelimesi tekrar edilmeye pek uygun görünmemekteydi. “Sefit”i Hacı Molla asla kabul etmedi. Çocukluğunda coğrafya okurken Bahr-i Sefit (Akdeniz) münasebetiyle bir dayak yemiş, bu bakımdan bu kelimeden nefret ediyor. “Ak” ismini koymayı teklif ettim. Hacı Molla kızdı...