Fluent Fiction - Turkish

Autumn Serendipity: Love Locked in Ankara's Museum


Listen Later

Fluent Fiction - Turkish: Autumn Serendipity: Love Locked in Ankara's Museum
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-09-06-22-34-01-tr

Story Transcript:

Tr: Ankara’da güzel bir sonbahar akşamıydı.
En: It was a beautiful autumn evening in Ankara.

Tr: Yapraklar sararmış, hafif esen rüzgar onlara dans ettiriyordu.
En: The leaves had turned yellow, and the gentle breeze was making them dance.

Tr: Demir, uzun süredir gitmediği Doğa Tarihi Müzesi'ne gitmeyi planladı.
En: Demir planned to visit a place he hadn't been to in a long time: the Museum of Natural History.

Tr: Yeniden canlı müzelere dönmek, ona biraz huzur verecekti.
En: Returning to lively museums would give him some peace.

Tr: Ancak müzenin kapısından girdiğinde beklemediği biriyle karşılaştı: Ece.
En: However, when he walked through the museum's door, he encountered someone unexpected: Ece.

Tr: Ece de spontane bir kararla, hayatın koşuşturmasından biraz uzaklaşmak istemişti.
En: Ece also, on a spontaneous decision, wanted to get away from the hustle and bustle of life for a bit.

Tr: İkisi de şaşırdılar.
En: They were both surprised.

Tr: Gülümsemeyle birbirlerine “Merhaba” dediler.
En: With a smile, they said “Hello” to each other.

Tr: Müzenin büyük salonunda gezmeye başladılar.
En: They started to wander around the museum's large hall.

Tr: Dimitri’nin dinozor kemiklerinin önünde durduğu sırada, birdenbire alarm çalmaya başladı.
En: As Demir stood in front of Dimitri's dinosaur bones, suddenly an alarm began to sound.

Tr: Anons sesi duyuldu: “Güvenlik nedeniyle, geçici olarak salonlar kilitlenmiştir. Lütfen bulduğunuz yerden çıkmayın."
En: A voice announcement was heard: “Due to security reasons, the halls have been temporarily locked. Please do not leave your current location."

Tr: Ece ona baktı, “Demir, burada kilitli kaldık. Ne yapacağız?” dedi.
En: Ece looked at him and said, “Demir, we are locked in here. What are we going to do?”

Tr: Demir hafifçe gülümsedi, “Belki de konuşmak için iyi bir zamandır,” dedi.
En: Demir smiled slightly, “Maybe it's a good time to talk,” he said.

Tr: İkisi de bir an sustu.
En: They both fell silent for a moment.

Tr: Düşünceleri ve duyguları birbirlerine karışmıştı.
En: Their thoughts and feelings were entangled with each other.

Tr: Kocaman iskeletlerin arasında, salonun hafif loş ışığında, sessizliği sadece onların nefes alışverişleri bozuyordu.
En: Among the giant skeletons, in the dim light of the hall, only their breathing broke the silence.

Tr: Demir, derin bir nefes aldı.
En: Demir took a deep breath.

Tr: “Ece, sana uzun zamandır bir şey söylemek istiyorum,” dedi.
En: “Ece, I've wanted to tell you something for a long time,” he said.

Tr: “Seninle konuşmak her zaman kolay oldu ama bu farklı.
En: “Talking to you has always been easy but this is different.

Tr: Çünkü bazen senin yanındayken kelimelerimi bulmak zor oluyor.
En: Because sometimes, when I'm with you, it's hard to find my words.”

Tr: Ece dikkatle ona baktı.
En: Ece looked at him attentively.

Tr: “Ne demek istiyorsun?” diye sordu nazikçe.
En: “What do you mean?” she asked gently.

Tr: Demir gözlerini yere indirdi, sonra tekrar Ece’ye baktı.
En: Demir lowered his eyes to the ground, then looked back at Ece.

Tr: “Senden daha fazlasını hissettim her zaman.
En: “I've always felt something more for you.

Tr: Belki de dostluğumuzu kaybetme korkusuyla sakladım ama şimdi burada, bu anda, sana söylemek istiyorum,” dedi.
En: Maybe I've been hiding it out of fear of losing our friendship, but now, here, at this moment, I want to tell you,” he said.

Tr: Ece’nin kalbi hızlıca çarptı.
En: Ece's heart raced.

Tr: Demir’den bunu duymayı umut etmiş ama aynı zamanda korkmuştu.
En: She had hoped to hear this from Demir but was also afraid.

Tr: Ece içinden cesur bir adım attı.
En: Ece took a brave step from within.

Tr: “Ben de aynı şeyleri hissettim, Demir.
En: “I’ve felt the same things, Demir.

Tr: Ama aramızdaki dostluk benim için çok değerliydi.
En: But our friendship was so valuable to me.

Tr: Ya kaybedersek, diye düşündüm daima.”
En: I always thought ‘What if we lose it?’”

Tr: Kalplerini açık etmeleri, biri fazlasıyla cesur bir adım olmuştu.
En: Exposing their hearts was a particularly brave step.

Tr: İkisinin yüzünde hem şaşkınlık hem de rahatlama vardı.
En: Both were filled with both surprise and relief.

Tr: “Ece, bu, birlikte keşfedeceğimiz yeni bir yol olabilir,” dedi Demir.
En: “Ece, this could be a new path for us to explore together,” said Demir.

Tr: Ece gülümsedi.
En: Ece smiled.

Tr: “Evet, Demir, bunu birlikte yapabiliriz,” diye cevapladı.
En: “Yes, Demir, we can do this together,” she replied.

Tr: O anda müze anons sesleri, kapıların yeniden açılacağını bildirdi.
En: At that moment, the museum announcement voiced that the doors would reopen.

Tr: İkisi de hafifçe bir nefes aldı.
En: They both breathed a light sigh.

Tr: Artık duygularını gizlemek zorunda değildiler.
En: They no longer had to hide their feelings.

Tr: Ece, Demir’in elini tuttu.
En: Ece took Demir's hand.

Tr: Salonun kapısından çıktıkları an, Ankara'nın serin sonbahar gecesine birlikte adım attılar, hayallerini ve geleceklerini paylaşmaya hazırdılar.
En: The moment they stepped out of the hall's door, they entered the cool autumn night of Ankara together, ready to share their dreams and future.

Tr: Müzeden çıkarken, aralarındaki dostluk artık bambaşka bir anlam kazanmıştı.
En: As they left the museum, the friendship between them had gained an entirely new meaning.

Tr: İki uzun zamandır arkadaş, şimdi yeni bir hikayeye başlamak için ilk adımlarını attılar.
En: Two longtime friends now took their first steps to start a new story.


Vocabulary Words:
  • autumn: sonbahar
  • gentle: hafif
  • breeze: rüzgar
  • museum: müze
  • encountered: karşılaştı
  • unexpected: beklenmedik
  • spontaneous: spontane
  • hustle: koşuşturma
  • bustle: karmaşa
  • wander: gezmek
  • bones: kemikler
  • announcement: anons
  • security: güvenlik
  • locked: kilitli
  • entangled: karışmış
  • skeletons: iskeletler
  • dim: loş
  • attentively: dikkatle
  • lowered: indirdi
  • afraid: korkmuş
  • valuable: değerli
  • exposing: açığa vurma
  • relief: rahatlama
  • explore: keşfetmek
  • announcement: duyuru
  • reopen: yeniden açılmak
  • sigh: nefes
  • hide: gizlemek
  • cool: serin
  • future: gelecek
...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Fluent Fiction - TurkishBy FluentFiction.org