Bu hafta karar yorgunluğu üzerine konuştuk.

Geçen hafta kaldığım yerden anlatmaya devam ettim. Özü duymak bangır bangır olan bir etki değil. Hafif ve içten etkiler. Onu hissetmek için odaklanmak ve hassasiyet ayarlarımızı açmak gerekiyor. Bu bölümde fikir verebilecek pek çok örnek ve adım paylaştım. İçerikleri beğeniyorsan, kanalımıza abone olup, arkadaşlarını da kanala davet edebilirsin. Harika bir hafta olsun.

Kaçımız günü iç huzuru ile, emin ve güvende hissederek yaşıyor? Az sayıda kişi evet der diye düşünüyorum bu soruya. Peki bizi bu kavramlardan uzaklaştıran, zıddına yaklaştıran ne? Ne bizi bu kavramlara yaklaştırır? Bizi bu kavramlara yaklaştıracak şey özümüzün, ruhumuzun rehberliğinde bu hayatı yaşamak. Peki onunla olan iletişimimiz kopalı yıllar olduysa ve artık onu duyamıyorsak ne yapmalı? İşte bu bölümde ve önümüzdeki hafta yayınlanacak diğer bölümde bu konuları ele aldım. Sevgili Gökçe hasta olduğu için bu hafta yayına katılamadı. İki kişi olmanın güzelliği ile bu haftaki programda ben anlattım.  
İçerikleri beğeniyorsan, kanalımızı arkadaşlarına öner lütfen.

Modern hayatlarımız teknoloji ile pek çok adımı kolaylaştırıyor olmasına karşın, çok önemli bir şeyi deneyimlemeyi atlamamıza da yol açabiliyor. Nedir bu: kendimizle bağ kurmak. Bunu ya unutuyoruz ya önemsemiyoruz ya da öncelik listemizde bayağı aşağılarda kalıyor. Sonuç ise bir çırpıda geçip giden ve birbirinin benzeri günler, hayatlar oluyor. Her birimize özel veriliş olan yapı, ortaya çıkmak için kendine bir fırsat yaratamıyor. Bu durumun dönüşmesinde ise gün içinde kısa bile olsa altın anlar yaratmak önemli. Bu anlar iç sesimizi duymaya çalıştığımız, kendimizle bağlantıya geçtiğimiz, yapmak zorunda olduğumuz için değil de yapmayı sevdiğimiz için yaptığımız şeylerden oluşuyor. Bu bölümde nunlara dair konuştuk.

21. Yüzyılın belki de en önemli konularından biri odaklanma konusu. Her birimiz her gün binlerce uyaran arasında yolumuzu bulmaya ve istediğimiz şeyleri yapmaya çalışıyoruz. Dakika başı telefondan uyarı zilleri çalıyor. Bir işe odaklanıp, onu sürdürebilmek başarı meselesi oldu 😊 Bu bölümde odaklanma konusu üzerinden fikirlerimizi doğaçlama olarak paylaştık. Kendi deneyimlerimize ve bakış açılarımıza yer verdik. İçerikleri beğendiysen kanalımıza abone olup, arkadaşlarınla paylaş lütfen.

Bu bölümde Demet ve fotoğrafla ilişkisini konuştuk.

Bu bölümde, beyaz yakalı olmayı bırakıp Ayvalık'ta kite surf tutkunları için harika bir buluşma noktası olan Flow Ayvalık'ı işleten Orkun Ünsal ile konuştuk.

Beyaz yakayı bırakma yolculuğumuza çıkış hikayelerimiz aslında çocukluğumuzda şekilleniyor. Kendimizi keşfe çıktığımız bu hayatta, bir dönüm noktası bizleri kalbimizin istediği doğrultuda ilerlemeye yönlendiriyor. Bu bölümde Gökçe ile röportaj yaptım. Ona okumaya olan ilgisinin nasıl ortaya çıktığına, nasıl şekillendiğine ve bu ilginin ona kazandırdıklarına dair içimden ne geldiyse sordum. İnsanın arkadaşı ile röportaj yapması keyifli şey. Sohbet ederken onun içindeki incileri bulmak gibi. 
Gökçe’ye aşağıdaki linklerden ulaşabilirsin. İçerikler ilgini çekiyorsa kanallarını takip edebilirsin. 
https://www.youtube.com/@GokceHaner
https://www.instagram.com/dilemmakitapkulubu/

Gökçe ve Demet olarak 52 haftayı tamamladık ve bu 53. bölüm. Bir yıl boyunca kendi deneyimlerimizden ve bakış açılarımızdan süzülenleri aktardık. Bazen hayat kaotik ilerlese bile Salı günleri düzenli olarak içerik paylaşmaya devam ettik. Özetle pes etmedik 😊 Kendimizi kutluyoruz ve bu bölümde pes etme kavramını ele almayı seçtik. İnsanın özellikle sevdiği şeylerde pes etmeden yola devam etmesi önemli çünkü yaşam enerjimizin coşkun akmasında ana kaynaklar buradan geliyor. Bu bölümde mutfaktan seslendik sana. Bölümü tasarlarken video çektik. Bu Gökçe’nin fikriydi. Ne güzel fikirmiş. Bizim için eğlenceli ve coşkulu bir bölüm oldu. Umarız sen de severek dinlersin.

Bu bölümde sevdiğimiz filmlerden bahsettik.