Fluent Fiction - Turkish:
Bridging Distant Hearts: Love from İstanbul to London Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-10-13-22-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: Ege, İstanbul'un kıvrımlı sokaklarından birinde, küçük ama sevimli bir dairede yaşıyordu.
En: Ege lived in a small but charming apartment on one of the winding streets of İstanbul.
Tr: Penceresinin altında kırmızı ve altın yapraklarla kaplı bir cadde vardı.
En: Underneath his window was a street covered in red and gold leaves.
Tr: Sonbahar, İstanbul'u süsleyen ılık bir esintiyle gelmişti.
En: Autumn had come to İstanbul with a warm breeze adorning the city.
Tr: Ancak içindeki fırtına hiç dinmiyordu.
En: However, the storm within him never ceased.
Tr: Yakında Londra'ya gitmesi gerekiyordu.
En: He needed to go to London soon.
Tr: Doktorları oradaydı.
En: His doctors were there.
Tr: Kronik hastalığı vardı.
En: He had a chronic illness.
Tr: Ayla ile olan mesafeyi düşündükçe içinde bir hüzün çiçeği açıyordu.
En: As he thought about the distance with Ayla, a flower of sadness blossomed within him.
Tr: Ayla ise Londra'da yüksek binaların arasında küçük bir dairede yaşıyordu.
En: Ayla, on the other hand, lived in a small apartment among the tall buildings of London.
Tr: Penceresinden Londra'nın ışıkları görünüyordu.
En: From her window, she could see the lights of London.
Tr: İşe, hayatına, Ege ile olan ilişkisine dört elle sarılmıştı.
En: She held on tightly to her work, her life, and her relationship with Ege.
Tr: Ege'yi düşündüğünde, içi sevgiyle doluyordu ama aynı zamanda endişeliydi.
En: When she thought of Ege, she was filled with love but also worry.
Tr: Ege'nin yükünü hafifletmek istiyordu.
En: She wanted to lighten Ege's burden.
Tr: Cumhuriyet Bayramı yaklaşıyordu.
En: The Republic Day was approaching.
Tr: Bu yıl, belki de daha az kutlamayla ve daha çok planla geçecekti.
En: This year, it would perhaps pass with less celebration and more planning.
Tr: Bir akşam, Ege ile Ayla bir video görüşmesi yaptı.
En: One evening, Ege and Ayla had a video call.
Tr: Ege'nin yüzü solgundu.
En: Ege's face was pale.
Tr: Ayla, "Bu hafta nasılsın?" diye sordu.
En: Ayla asked, "How are you this week?"
Tr: Ege birkaç saniye sustu.
En: Ege paused for a few seconds.
Tr: "Fena değilim," dedi.
En: "I'm not bad," he said.
Tr: Sonra devam etti, "Belki bu kadar sık konuşmamalıyız.
En: Then he continued, "Maybe we shouldn't talk this often.
Tr: Seni de zorluyor."
En: It's hard on you too."
Tr: Ayla'nın kaşları çatıldı.
En: Ayla's eyebrows furrowed.
Tr: "Bu senin için mi yoksa benim için mi?" dedi hafifçe.
En: "Is this for you or for me?" she said softly.
Tr: Ege'nin gözleri doldu.
En: Ege's eyes welled up.
Tr: "Sana yük olmak istemiyorum."
En: "I don't want to be a burden to you."
Tr: Aralarındaki sessizlik uzun gibi göründü.
En: The silence between them seemed long.
Tr: Sonra Ayla derin bir nefes aldı ve "Benim için önemli olan sensin," dedi.
En: Then Ayla took a deep breath and said, "What's important to me is you.
Tr: "Lütfen, yalnız olmadığını bil.
En: Please know you're not alone.
Tr: İşten izin alabilirim.
En: I can take leave from work.
Tr: Yanında olayım," diye ekledi.
En: I'll be there with you," she added.
Tr: Ege, duyduklarından dolayı minnettardı ama bir taraftan da suçluluk duygusu içindeydi.
En: Ege was grateful for what he heard but felt guilty at the same time.
Tr: Tartışma alevlendi.
En: The discussion heated up.
Tr: Ne yapmaları gerektiği üzerine konuşurlarken, kalplerindeki engelleri de aşmaya başladılar.
En: As they talked about what they should do, they also began to overcome the barriers in their hearts.
Tr: Her ikisi de korkularını dışa vurdular.
En: Both expressed their fears.
Tr: Nihayet, daha sık İstanbul'a gelmeyi planladılar.
En: Finally, they planned for Ayla to visit İstanbul more frequently.
Tr: Zor zamanlarda Ayla yanında olacaktı ve geri kalanında video görüşmeleriyle kalplerini birbirine kenetleyeceklerdi.
En: During difficult times, Ayla would be with him, and at other times, they would connect their hearts through video calls.
Tr: Karar verilmişti.
En: A decision had been made.
Tr: Ege, yardıma ihtiyaç duyduğunda bunu açıkça söyleyebileceği bir ilişkiyi hak ettiğini anladı.
En: Ege realized he deserved a relationship where he could openly express when he needed help.
Tr: Ayla ise, mükemmel olmaktan öte, önemli anlarda var olmanın gücünü gördü.
En: Ayla saw that being present at important moments was more powerful than trying to be perfect.
Tr: Cumhuriyet Bayramı geldiğinde, birbirlerinden uzak olsalar da kalpleri yan yanaydı.
En: When the Republic Day arrived, even though they were far apart, their hearts were side by side.
Tr: İstanbul'da sonbahar yağmurları başlarken, Ege ve Ayla'nın hikayesi sevgi ve anlayışla yeni bir yol açtı.
En: As the autumn rains began in İstanbul, Ege and Ayla's story opened a new path with love and understanding.
Tr: Uzaklar artık o kadar da uzak değildi.
En: The distances were not so distant anymore.
Vocabulary Words:
- charming: sevimli
- winding: kıvrımlı
- adorn: süslemek
- storm: fırtına
- chronic: kronik
- blossom: açmak
- burden: yük
- approach: yaklaşmak
- celebration: kutlama
- furrow: çatmak
- weld up: dolmak
- grateful: minnettar
- guilty: suçlu
- overcome: aşmak
- barrier: engel
- deserve: hak etmek
- express: dışa vurmak
- present: var olmuş
- powerful: güçlü
- side by side: yan yana
- rain: yağmur
- understanding: anlayış
- distance: mesafe
- leaf: yaprak
- apartment: daire
- cease: dinmek
- hold on: sarılmak
- decision: karar
- recipient: alıcı
- evening: akşam