Fluent Fiction - Turkish:
Dancing Through Duty: A Heartfelt Break Between Crises Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-09-11-22-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: Kemal, beyaz önlüğüyle bir an için oturdu.
En: Kemal, in his white coat, sat down for a moment.
Tr: Hava soğuktu ama netti.
En: The air was cold but clear.
Tr: Sonbaharın rüzgarı herkesin tenine dokunuyordu.
En: The autumn wind touched everyone's skin.
Tr: Erciyes Dağı'nın eteklerinde, çadırdan yapılan sahra hastanesine gelen gideni izledi.
En: At the foothills of Erciyes Dağı, he watched those coming and going from the makeshift field hospital made of tents.
Tr: Herkes çok yoğundu.
En: Everyone was very busy.
Tr: Bugün Zafer Bayramı'ydı ve dağda tırmanan birçok kişi kazaya uğramıştı.
En: Today was Zafer Bayramı, and many people climbing the mountain had met with accidents.
Tr: Elif, kırmızı lazcivert halk oyunu kostümüyle yanından geçti.
En: Elif, in her red and navy blue folk dance costume, passed by him.
Tr: Hemşire değil, bir gönüllüydü.
En: She was not a nurse but a volunteer.
Tr: Hastanede hem çalışıyor hem de yarınki halk oyunları yarışmasına hazırlanıyordu.
En: She was both working at the hospital and preparing for the folk dance competition the next day.
Tr: Elif'i izlerken kalbi hızlandı.
En: As he watched Elif, his heart raced.
Tr: "Elif," dedi, "bir şey konuşmam lazım."
En: "Elif," he said, "I need to talk about something."
Tr: Elif hafifçe gülümsedi.
En: Elif smiled slightly.
Tr: "Tabii, Kemal. Ama acele et. Çok işimiz var."
En: "Of course, Kemal. But hurry, we have a lot to do."
Tr: Kemal derin bir nefes aldı.
En: Kemal took a deep breath.
Tr: "Yarınki yarışma için partnerim olur musun?
En: "Will you be my partner for tomorrow's competition?
Tr: Benim halk oyunlarına katılacak bir partnerim yok."
En: I don't have a partner to participate in the folk dances."
Tr: Elif şaşırdı ama bu isteği reddedemeyecek kadar heyecanlıydı.
En: Elif was surprised, but she was too excited to refuse this request.
Tr: "Tabii, ama nasıl çalışacağız?
En: "Of course, but how will we practice?
Tr: Bugün burada durmak zorundayız."
En: We have to stay here today."
Tr: Kemal kafasında bir çözüm düşündü.
En: Kemal thought of a solution in his head.
Tr: "Aralarda çalışabiliriz.
En: "We can practice during breaks.
Tr: Müzik telefonlarında var."
En: We have the music on our phones."
Tr: Gün boyu hastaların arasında koştururken, Kemal boş kaldığı her an birkaç adım denedi.
En: Throughout the day, as they rushed between patients, Kemal tried a few steps whenever he had a free moment.
Tr: Elif de aynı şekilde fırsat kolluyordu.
En: Elif similarly seized opportunities.
Tr: Derken, Kemal bir figür denemek istediğinde komik bir karışıklık oldu.
En: Then, when Kemal wanted to try a move, a funny mix-up occurred.
Tr: Ağır hastane yatağını yanlışlıkla hareket ettirdi ve birkaç cihazı düşürdü.
En: He accidentally moved a heavy hospital bed and knocked over a few devices.
Tr: Sesler koridoru çınlattı.
En: The sounds echoed down the corridor.
Tr: Elif bu duruma güldü, ama Kemal'in de becerisine şaşırmadı.
En: Elif laughed at the situation, but she wasn't surprised by Kemal's skill.
Tr: Elif, "Bu eğlenceli oldu, kesinlikle partnerin olmalıyım," dedi kahkahalar içinde.
En: Elif, "This was fun, I definitely have to be your partner," she said in between laughs.
Tr: Kemal'in yüzü aydınlandı.
En: Kemal's face lit up.
Tr: Artık daha kararlı bir şekilde yarışmaya hazırlanabileceklerdi.
En: They would now be able to prepare for the competition with more determination.
Tr: Aralarda, Elif telefonundan müzik açtı.
En: During breaks, Elif played music from her phone.
Tr: Bu kısa anlarda bile birlikte nasıl uyum içinde olduklarını hissettiler.
En: Even in these short moments, they felt how in sync they were.
Tr: Zafer Bayramı bittiğinde, hastalar yavaş yavaş taburcu ediliyordu.
En: When Zafer Bayramı ended, patients were slowly being discharged.
Tr: Kemal, Elif'in gözlerine bakarak, "Bugün çok şey öğrendim.
En: Looking into Elif's eyes, Kemal said, "I learned a lot today.
Tr: Sorumluluk ve tutkuyu birlikte dengeleyebilirim," dedi.
En: I can balance responsibility and passion together."
Tr: Elif de onaylayarak başını salladı.
En: Elif nodded in agreement.
Tr: "Yarın sahnede iyi bir ikili olacağız," dedi.
En: "We'll be a good duo on stage tomorrow," she said.
Tr: Böylece ikili, yarının heyecanını ve hastanedeki anılarını kalplerine alarak günü sonlandırdı.
En: And so, the pair ended the day with the anticipation of tomorrow and the memories from the hospital in their hearts.
Tr: Yarışma için hazırdılar, hem de ne koşulda olursa olsun.
En: They were ready for the competition, no matter the circumstances.
Vocabulary Words:
- coat: önlük
- foothills: eteklerinde
- makeshift: çadırdan yapılan
- hospital: hastane
- folk dance: halk oyunu
- volunteer: gönüllü
- competition: yarışma
- partner: partner
- practice: çalışmak
- breathe: nefes almak
- solution: çözüm
- patient: hasta
- device: cihaz
- echoed: çınlattı
- sync: uyum
- discharged: taburcu edildi
- responsibility: sorumluluk
- passion: tutku
- determination: kararlılık
- anticipation: heyecan
- memories: anı
- funny: komik
- mix-up: karışıklık
- corridor: koridor
- skill: beceri
- balance: dengelemek
- stage: sahne
- seized: fırsat kolladı
- lit up: aydınlandı
- duo: ikili