1:17- Allah Rasûlü s.a.v 35 yaşında. O arada Kâbe epey bir harap olmuştur üstüne üstelik sel felaketi olmuştur. Bunun üzerine Kureyş’i in ileri gelenleri toplanıp Kabe’yi yeniden inşa etmeye karar veriyorlar ama buna pek yanaşımıyorlar. Çünkü korkuyorlar. Kabe yıkılırsa başımıza bir iş gelir diye.
1:54 – Fakat sonunda Kabe’nin bu şekilde ayakta kalamayacağını düşünüp yıkılıp yeniden yapılmasına
karar veriyorlar.
2:03 – Kabe’nin yeniden yapımı için alınan kararlar. Hiç kimse yardımlarına faiz parasını, zina parasını katmayacak. Helal paralarından katacaklar diyorlar.
2:19 – Bak! Kendi vücutlarına faizin girmesine, haram paraların girmesine izin veriyorlar. Ama Allah’ın evine gelince onlardan gelen paralarla yapmıyorlar.
2:42 – Kabe yıkılacak ama ilk baltayı kim vuracak?
2:42 Velid Bin Muğire, onların en yaşlıları. Aralarında kimse yanaşmayınca Kâbe’nin damına çıkıp ilk darbeyi vuruyor.
3:06 – Herkes ertesi günü bekliyor. Onun uyanmasını ve Allah’tan bir gelip gelmediğini görmek istiyorlar. Eğer ona bir şey olursa yıkmaktan vazgeçecekler eğer iyiyse yıkmaya devam edecekler.
3:30 – o arada Cidde tarafında Kızıldeniz’de Habeşistan’a kereste götüren bir gemi batıyor.
3:48 – Oraya gidip o kerestelerden alıyorlar. Gemiden kurtulanlar arasında bir marangoz da var. Onunla da anlaşıp Mekke’ye dönüyorlar.
4:02 – Topladıkları para Kabe’nin tümünü yapmaya yetmiyor. Bu sefer ne yapıyorlar? Belki resimlerde görmüşsünüzdür Kabe’nin Altınoluk tarafındaki kısmı yarım daire halinde çevrilmiştir. Oraya hicr-i İsmail ya da hicr-i Hacer denilir. Orası da kabe’dedir esasında. O yüzden yarım daire çevirip dışarıda bırakıyorlar. Tavaf yapılırken oranın dışarıdan geçilmesi lazım yoksa hac olmaz.
5:27 – Sıra Hacer-ül Esved’i koymaya geldi. Onu yerine hangi kavim koyacak?
5:39 – İçlerinden biraz akıllısı diyor ki: “Bakın şu kapıdan ilk önce kim girerse o hakem olup karar versin.”
5:51 – Kapıdan içeri Allah resulu giriyor. Herkes rahatlıyor. Çünkü onun adı Muhammed’ül emin. Yalanını görmemişler, aldatmasını görmemişler. Bundan dolayı Muhammed’ül Emin demişler. Emin olan Muhammed. Kendisinden bir kötülük gelmeyen.
06.32 – Ya Muhammed! Durum böyle böyle. Aramızda anlaşmazlık çıktı, sen aramızda hakem ol.
06.47 – Allah Rasulu s.a.v hemen bana bir örtü bulun, diyor. Bir örtü getiriyorlar. Allah Resulu eliyle hacer ül esved’i alıp örtünün tam ortasına koyuyor. Her kabilenin lideri bir ucundan tutsun diyor. Onlar hacerül esvedii kaldırıp koyulacak yeri getirince Allah Rasulu eliyle yerine koyuyor.
7:20 – şimdi, buradan ne ders çıkaracağız?
7:26 – Demek ki Emin olunan insanların, dürüst olan insanların toplum üzerinde bir etkisi vardır. Öyleyse de bizler de müslümanlar olarak dürüst olacağız! Çevremize islamı anlatmak istiyorsak emin olduğumuzu ispat etmemiz lazım.
8:16 – Yine burada Allah Resulu’nun zekasını görüyoruz. Meseleyi hemen çözme kabiliyeti. Niye? Çünkü peygamberler fetanet sıfatına sahiptirler. Fetanet sıfatı zeki olma sıfatıdır. Peygamberler kendi bulundukları zaman içerisinde insanların en zekisidirler.
8:45 – yukarıda anlattığımız olaya Kâbe hakemliği denir.
8:53 – Bu olay esnasında Allah Resulu s.a.v 35 yaşındadır. Bu yaştan sonra kendisine yalnızlık sevdirilmiştir.
9:05 - Allah Resulu s.a.v sık sık Mekke dışına çıkıyor, tefekküre dalıyor.
11:06 – Zahiri ( Görünen) manada bu böyledir. Böyle olduğunu tahmin ediyoruz çünkü orada geçen zaman hakkında Allah Rasulu’ndan bir bilgi gelmemiştir.
11:22 – Zahiri manada böyledir. Ama gerçek manada baktığımızda Allah ona yalnızlığı sevdirmiştir.
11:29 – Kendini risalet vereceği kişiyi yavaş yavaş hazırlıyordu Allah Rasulu. Vahyi taşıyabilecek hale
gelmesini sağlıyordu.
11:51- ……. Sonra ona yalnızlık sevdirildi…… (Buhârî, Bed"ü"l-vahy, 1))
11:56 – Nübüvvet-i Muhammediye’nin zuhuru yaklaştı inzivaları artı. Hira da geçirdiği süre boyunca kendisinde hayret verici olaylar çıkmaya başladı. Gördüğü rüyalar gün gibi çıkardı. Hiraya gidip gelirken ağaçlar ve taşlar ona selam verirdi. Allah Resulu diyor ki: Rasûlullah (s.a.v):
“Ben Mekke’de bir taş bilirim ki peygamber olarak gönderilmeden evvel bana selâm verirdi. Onun yerini şimdi de biliyorum” buyurmuşlardır. (Müslim, Fedâil, 2)
12.13 - ….. Müminlerin annesi Hz. Âişe anlatıyor: “Allah Resûlü"nün (sav) ilk vahiy almaya başlaması uykuda doğru rüya (rüyâ-i sâdıka) görmekle olmuştur. Onun istisnasız bütün rüyaları gün gibi gerçek çıkardı. Sonra ona yalnızlık sevdirildi. Artık Hira dağındaki mağarada yalnızlığa çekilip, orada geceler boyu, ailesine dönmeden tek başına ibadet ediyordu. Bunun için yanında yiyecek de götürürdü. Sonra yine Hatice"nin yanına dönüp, bir o kadar zaman için tekrar yiyecek alırdı. (Buhârî, Bed"ü"l-vahy, 1))
12:23 – Allah Rasulu s.a.v Hira’ya giderken, hiradan gelirken selamlamalar duyuyor. Esselamu Aleyke Ya Muhammed!