Bu bölümde sizi 18. yüzyıl Londrası’nın sisli sokaklarına götürüyorum: Devletin ekonomik kalkınma vizyonuyla üretimini serbest bıraktığı cin, sadece bütün şehiri sarhoş etmedi — sistemin çatlaklarını büyüttü, kadınları görünür kıldı ve sonunda devleti kendi yarattığı krizle yüzleşmeye zorladı.
Yasakların işe yaramadığı, cezaların ters teptiği, sanatın propaganda aracı olduğu bir dönem bu.
Bir yanda sabunlu, sülfürik asitli sahte cinler...
Diğer yanda kadınların ekonomik özgürlükle tanıştığı, rollerin yeniden yazıldığı bir dönem.
Ve tüm bu dönüşümün merkezinde bir içki: Cin.
Bugün sek olarak içtiğimiz bu aromatik sıvının, bir zamanlar sokakları nasıl kasıp kavurduğunu öğrenmek istiyorsanız, kulaklığınızı takın — başlıyoruz. 🎧
https://www.youtube.com/@distilezevkler