Eğer kariyerinizde nasıl ilerleyeceğinize henüz karar veremediyseniz, karar vermenize çok yardımcı olacak güzel bir kılavuz niteliği taşıyan bu bölümde; Freelance çalışma sistemini, avantajları - dezavantaları ve tüm şeffaflığıyla inceliyor olacağız.
Freelance mi Tam Zamanlı mı?
Freelance çalışmak, proje bazlı olarak serbest çalışmak anlamına geliyor. Çok fazla tanımlamaya gerek yok. Özellikle pandemiden sonra artık herkes bu kavrama aşina oldu. Aslında eskinin deyimiyle serbest meslek erbabı olmak da diyebiliriz.
Tabiki içinde serbest kelimesi geçtiği için çok cazip geliyor ama o kadar da serbest mi bunu yazımızın sonunda göreceğiz.
Freelance çalışmanın herkese cazip gelen yanı, (tırnak içerisinde!) istediğiniz saatte uyuyup, istediğiniz saatte uyanmak ve istediğiniz saatte çalışmak gibi görünse de aslında yetiştirmeye çalıştığınız projeler, beklemediğiniz anda gelen müşteri revizeleri ve ek talepler vs. Derken bir bir bakmışsınız sabahlayıp 4–5 saat uyku ile tekrar masa başında bulabilirsiniz kendinizi. Dolayısıyla bundan avantaj olarak bahsetmek çok gerçekçi değil ama tabii ki istediğiniz zamanda istediğiniz yerden, evden, kafeden çalışabilme özgürlüğü, eğer zamanınızı ve projeyi doğru yönetebilirseniz, ilgi uyandıran bir imkan denebilir.
Zamanı ve projeyi doğru bir şekilde yönetmenin yolu da müşterinizle güçlü bir iletişim kurmak ve gerekli aşamalarda beraber ilerliyor olmaktan geçiyor. Bu detayları daha sonra uzun uzun konuşacağız. Şimdilik sadece işin bütününü genel olarak anlamaya çalışalım.
Avantajlarından devam edicek olursak; Her projede bir yenilik duygusu, yeni bir heyecan, kendiniz için bir şeyler üretiyor olmak ve kendiniz için çalışıyor olmak bence bambaşka bir deneyim.
Zihninizde, “Ne demek kendimiz için? Müşteri için iş yapıyoruz sonuçta.” diye bir soru işareti belirmiş olabilir. Aslında burada bahsetmeye çalıştığım şey şu:
İster tasarımcı olun, ister yazılımcı, ne iş yapıyor olursanız olun, freelance çalışırken yaptığınız her iş sizin portfolyonuza artı bir değer katacağından ne yaparsanız yapın kendiniz için yapıyor olacaksınız. Ve bence bu freelance çalışmanın en güzel taraflarından biri.
Bir diğer konu; Freelance çalışırken yaptığınız işi, çoğu zaman siz istediğiniz için yaparsınız, mecbur olduğunuz için değil. Ve yaptığınız iş kadar kazanıp, durduğunuz kadar kaybedersiniz. Yani buna şöyle de diyebiliriz; kapitalist çalışma düzeninden bir ölçüde çıkmış olursunuz.
Özellikle de Türkiye’deki ajanslarda, devasa projelerde veya hiç zevk almayacağınız türden projelerde, komik ücretlerle çalışmaktansa, ortalama ücretler ve ortalama işler ile bir başlangıç yapıp, kendi işinizi büyütmek çok daha iyi bir seçenek gibi. Tabiki sektördeki iyi ajans ve şirketleri hariç tutuyorum.
Çalışacağınız projeleri ve alanınızı spesifikleştirebilme özgürlüğü de en güzel avantajlarından birisi.
Örneğin bir tasarımcıysanız zamanla grafik tasarımın yalnız bir alanına yönelebilirsiniz sadece kurumsal kimlik tasarımları yapabilir veya sadece illüstrasyon yapabilirsiniz. Uzmanlaşacağınız ve markalaşacağınız alanı zamanla kendiniz seçip o yönde ilerleyebilirsiniz. Genelde ajans ve şirketlerde aynı anda bir çok alana hakim olmanız beklenir. Ancak bu bir çok alanda sadece yeterli düzeyde bir gelişme kat edebilmenize ve genelde spesifik bir alanda uzmanlaşamamanıza sebep olabilir diye düşünüyorum.
Tabiki en büyük zorluk düzenli bir gelirinizin olmayışı. Özellikle de yolun başındaysanız her ekonomik dalgalanmadan etkilenebilirsiniz. Zaman zaman müşteri bulmakta zorlanabilirsiniz. Bu yüzden ilk etapta, alanınızla ilgili veya değil, tam zamanlı bir işinizin olması, sizi psikolojik olarak rahatlatacağından aldığınız projelerde daha rahat çalışmanızı sağlayabilir. Ama eğer tam zamanlı işiniz çok yoğun bir tempoya sahipse tabili ki tam tersi bir etki de yaratabilir. Bu kararı vermek biraz kişisel durum değerlendirmesi gerektiriyor...
Instagram: /shuidesign.studio
Twitter: /egemenerolnet
LinkedIn: /egemenerol