Fluent Fiction - Turkish:
Ela's High-Flying Adventure: Triumph Over Turbulent Winds Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-09-28-07-38-20-tr
Story Transcript:
Tr: Ela sabah erkenden uyandı.
En: Ela woke up early in the morning.
Tr: Beyaz bulutlar Göreme'nin üstünde narin bir örtü gibi duruyordu.
En: The white clouds were resting gently over Göreme like a delicate blanket.
Tr: Rüzgar yoktu.
En: There was no wind.
Tr: Hava sakin görünüyordu.
En: The weather seemed calm.
Tr: Ela'nın içi kıpır kıpırdı.
En: Ela was brimming with excitement.
Tr: Bugün için planladığı sıcak hava balon turu neredeyse doluydu.
En: The hot air balloon tour she had planned for today was nearly full.
Tr: Geçen haftaki iptallerden sonra bu iyi bir haberdi.
En: After last week’s cancellations, this was good news.
Tr: Ela, mutfakta kahvesini yudumlarken, telefonuna bir mesaj geldi.
En: While Ela sipped her coffee in the kitchen, a message arrived on her phone.
Tr: Son dakika iptalleri.
En: Last-minute cancellations.
Tr: Ne yazık ki, rüzgar tahminleri değişmişti.
En: Unfortunately, the wind forecasts had changed.
Tr: Gece yarısı beklenmeyen bir rüzgar çıkacağı söylendi.
En: It was said that an unexpected wind would start at midnight.
Tr: Ela'nın yüzü asıldı.
En: Ela's face fell.
Tr: "Bir çözüm bulmalıyım," diye düşündü umutsuzca.
En: "I must find a solution," she thought desperately.
Tr: Birkaç telefon görüşmesi yaptı.
En: She made a few phone calls.
Tr: İlk aradığı kişi Emir’di, eski bir dostu ve balon pilotuydu.
En: The first person she called was Emir, an old friend and a balloon pilot.
Tr: Emir, "Rüzgar biraz yavaşlarsa, belki uçuşu ertelemeden gerçekleştirebiliriz," dedi.
En: Emir said, "If the wind slows down a bit, maybe we can carry out the flight without postponement."
Tr: Ama bu riskliydi.
En: But this was risky.
Tr: Sonra Deniz'i aradı.
En: Then she called Deniz.
Tr: Deniz, Göreme'de küçük bir pansiyon işletiyordu ve her zaman turistlerle doluydu.
En: Deniz ran a small guesthouse in Göreme and it was always full of tourists.
Tr: Ela, Deniz’e indirimli fiyatla son dakika yolcuları bulup bulamayacağını sordu.
En: Ela asked Deniz if she could find last-minute passengers at a discounted price.
Tr: Deniz, hemen ilgileneceğini söyledi.
En: Deniz said she would look into it right away.
Tr: Ela için bu bir umut ışığıydı.
En: For Ela, this was a ray of hope.
Tr: Zaman geçtikçe, Ela rüzgar tahminlerini yakından izlemeye devam etti.
En: As time passed, Ela continued to closely watch the wind forecasts.
Tr: Öğle saatlerinde rüzgarın hafiflediğini fark etti.
En: By noon, she noticed that the wind had lightened.
Tr: Emir'i tekrar aradı, "Bu iyi bir haber" dedi Emir.
En: She called Emir again, "This is good news," said Emir.
Tr: "Ama dikkatli olmalıyız."
En: "But we need to be careful."
Tr: Sonunda, akşamüstü geldi.
En: Finally, the afternoon came.
Tr: Ela, yolcularını sıcak hava balonu için karşıladı.
En: Ela welcomed her passengers for the hot air balloon ride.
Tr: Deniz, beklediğinden daha fazla kişi göndermişti ve balondaki tüm boşluklar dolmuştu.
En: Deniz had sent more people than expected, and all the spots in the balloon were filled.
Tr: Ela içten bir nefes aldı.
En: Ela took a deep breath of relief.
Tr: Bu onun için büyük bir rahatlamaydı.
En: This was a big comfort for her.
Tr: Gökyüzü turuncu ve pembe renklerle dolarken, balonları yavaşça yükselmeye başladı.
En: As the sky filled with orange and pink hues, the balloons began to rise slowly.
Tr: Peri bacalarının üstünde dolaşmanın verdiği huzur, herkesin yüzünden okunuyordu.
En: The peace that came with floating above the fairy chimneys was visible on everyone’s face.
Tr: Ela, balonun altında ayakta dururken derin bir nefes aldı ve gülümsedi.
En: Ela stood beneath the balloon, took a deep breath, and smiled.
Tr: Tüm zorluklara rağmen, işi başarıya ulaşmıştı.
En: Despite all the challenges, her efforts had succeeded.
Tr: Yolcular Ela'ya teşekkür etti.
En: The passengers thanked Ela.
Tr: Herkes çok mutluydu.
En: Everyone was very happy.
Tr: "Burası harika, Ela" dedi, bir yolcu.
En: "This place is amazing, Ela," said one passenger.
Tr: Bu sözler Ela'nın içini ısıttı.
En: These words warmed Ela's heart.
Tr: Hem maddi kayıplardan kurtulmuş hem de unutulmaz bir gün geçirmişlerdi.
En: They had not only avoided financial losses but also enjoyed an unforgettable day.
Tr: Ela, o gün öğrendiği dersle beraber daha güçlüydü.
En: With the lesson she learned that day, Ela felt stronger.
Tr: Risk almak hayatın bir parçasıydı, ama önemli olan doğru zamanda, doğru kararlar verebilmekti.
En: Taking risks was part of life, but what mattered was being able to make the right decisions at the right time.
Tr: Gökyüzünde süzülen her balon, ona bu kararlılığı hatırlatacak birer simgeydi.
En: Every balloon gliding in the sky would be a symbol reminding her of this determination.
Tr: Ve Ela, bir kez daha doğanın büyüsünü ve insana verdiği huzuru hissetmişti.
En: And once again, Ela felt the magic of nature and the peace it bestowed upon people.
Vocabulary Words:
- delicate: narin
- calm: sakin
- excitement: kıpır kıpır
- message: mesaj
- solution: çözüm
- desperately: umutsuzca
- risky: riskli
- guesthouse: pansiyon
- forecast: tahmin
- discounted: indirimli
- lightened: hafifledi
- passenger: yolcu
- breath: nefes
- relief: rahatlama
- floated: süzülmek
- challenges: zorluklar
- efforts: çabalar
- unforgettable: unutulmaz
- determination: kararlılık
- magic: büyü
- symbol: simge
- bestowed: verilen
- risk: risk
- decision: karar
- stronger: daha güçlü
- unexpected: beklenmeyen
- brimming: dolup taşmak
- avoided: kurtulmak
- financial: maddi
- comfort: rahatlık