Fluent Fiction - Turkish:
Emir's Breakthrough: Conquering Allergy and Anxiety Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-09-14-22-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: İstanbul’un gökdelenlerle dolu finans bölgesinde, sonbaharın serin rüzgarlarıyla dans eden yapraklar ofis pencerelerine hafifçe vuruyordu.
En: In İstanbul's finance district filled with skyscrapers, the leaves dancing in the cool autumn breeze gently tapped against the office windows.
Tr: Emir, her zamanki gibi işine erken gelmişti.
En: Emir, as usual, had arrived at work early.
Tr: Ofisteki herkes telaş içindeydi.
En: Everyone in the office was in a rush.
Tr: Bugün Emir için büyük bir gündü; uzun zamandır beklediği o terfiyi alabilmek için önemli bir sunum yapacaktı.
En: Today was a big day for Emir; he was scheduled to give an important presentation that could earn him the long-awaited promotion.
Tr: Ancak, Emir’in aklında bir endişe vardı.
En: However, Emir had a concern in mind.
Tr: Basit bir sorun gibi görünse de, parfüm alerjisi bazen çok sıkıntı yaratıyordu.
En: Although it seemed like a simple problem, his perfume allergy could sometimes be quite troublesome.
Tr: Emir, geniş toplantı salonuna girdiğinde derin bir nefes aldı.
En: When Emir entered the spacious meeting room, he took a deep breath.
Tr: Salonun büyük camları, şehri kaplayan rengarenk yaprakları sergiliyordu.
En: The room’s large windows displayed the city draped in colorful leaves.
Tr: Masanın etrafında Selin ve Kemal oturuyordu.
En: Seated around the table were Selin and Kemal.
Tr: Emir, sunumunu dikkatlice hazırlamıştı.
En: Emir had carefully prepared his presentation.
Tr: Bölümünün fark edilmesini istiyor, yoğun çalışmasının takdir edilmesini umuyordu.
En: He wanted his department to be noticed, hoping his hard work would be appreciated.
Tr: Sunum başladı.
En: The presentation began.
Tr: Emir’in ses tonu kendinden emindi.
En: Emir's tone was confident.
Tr: Slaytlar arasında ilerledikçe, odadaki herkesin dikkatle onu dinlediğini hissetti.
En: As he progressed through the slides, he felt everyone in the room listening attentively.
Tr: Ancak bir süre sonra burnunda hafif bir kaşıntı başladı.
En: However, after a while, a slight itch started in his nose.
Tr: Kalbi hızla atmaya başladı.
En: His heart began to race.
Tr: Birinin parfümü ona dokunmuştu.
En: Someone’s perfume had affected him.
Tr: Muhtemelen Selin’in kullandığı güçlü çiçeksi koku!
En: Probably Selin's strong floral scent!
Tr: Emir, nefes almakta zorlanmaya başladı.
En: Emir began to struggle to breathe.
Tr: Durmalı mıydı?
En: Should he stop?
Tr: Yoksa devam mı etmeliydi?
En: Or should he continue?
Tr: Kafasında hızlıca bu soruları tartıştı.
En: He quickly debated these questions in his mind.
Tr: Her saniye değerliydi.
En: Every second was valuable.
Tr: O anda bir karar verdi.
En: At that moment, he made a decision.
Tr: Kısa bir ara veriyoruz, diye duyurdu.
En: “We’ll take a short break,” he announced.
Tr: Salondaki herkes merakla birbirine bakıyordu.
En: Everyone in the room looked at each other with curiosity.
Tr: Emir gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.
En: Emir closed his eyes and took a deep breath.
Tr: Kısa bir moladan sonra, Emir birden parfümle ilgili kişisel bir anısını anlatmaya başladı.
En: After a short break, Emir suddenly started sharing a personal story about perfume.
Tr: Herkes tebessümle onu dinledi.
En: Everyone listened with smiles.
Tr: Ardından sunuma kaldığı yerden devam etti ama bu sefer notlarına bakmadan, doğaçlama bir şekilde.
En: He then continued the presentation from where he left off, but this time, improvising without looking at his notes.
Tr: Sunum bittiğinde, salondaki herkes ona alkışlarla destek verdi.
En: When the presentation ended, everyone in the room supported him with applause.
Tr: Yönetim kurulu üyeleri, Emir’in çabuk düşünebilme yeteneğini ve profesyonelliğini övdü.
En: The board members praised Emir for his quick-thinking ability and professionalism.
Tr: Emir, o gün yalnızca bir sunumu başarıyla tamamlamadı, aynı zamanda kendine olan güvenini de tekrar kazandı.
En: That day, Emir not only successfully completed a presentation but also regained his confidence.
Tr: Ofisten ayrıldığında, yaprakların rüzgarla uçuştuğu sokakta, hayalleri ve hedefleri için daha da istekliydi.
En: As he left the office, on the street where leaves fluttered in the wind, he was even more enthusiastic about his dreams and goals.
Tr: Emir, bir şeyler değişmiş olduğunu biliyordu.
En: Emir knew something had changed.
Tr: Artık kim olduğunu ve neler yapabileceğini daha iyi biliyordu.
En: He now understood better who he was and what he could do.
Tr: Her adım, beklenmedik olaylara karşı hazırlıklı olmanın önemini ona bir kez daha hatırlatmıştı.
En: Every step reminded him once more of the importance of being prepared for unexpected events.
Tr: Kendisi olmak büyük bir güçtü.
En: Being himself was a great strength.
Tr: Ve o güçle, geleceğe daha emin adımlarla ilerliyordu.
En: And with that strength, he proceeded into the future with greater confidence.
Vocabulary Words:
- finance: finans
- district: bölge
- skyscrapers: gökdelenler
- dancing: dans eden
- breeze: rüzgar
- tapped: vuruyordu
- promotion: terfi
- allergy: alerji
- concern: endişe
- spacious: geniş
- itch: kaşıntı
- floral: çiçeksi
- debated: tartıştı
- interrupted: durdu
- applause: alkışlar
- confidence: güven
- fluttered: uçuştu
- unexpected: beklenmedik
- prepared: hazırlıklı
- improvising: doğaçlama
- interior: iç
- explore: keşfetmek
- colorful: rengarenk
- regained: tekrar kazandı
- opportunity: fırsat
- challenged: meydan okudu
- capable: yapabilecek durumda
- illuminated: aydınlatılmış
- confidence: güven
- deliberation: müzakere