Fluent Fiction - Turkish

From Fairy Chimneys to Spaceships: Emirhan’s Whimsical Adventure


Listen Later

Fluent Fiction - Turkish: From Fairy Chimneys to Spaceships: Emirhan’s Whimsical Adventure
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-09-28-22-34-02-tr

Story Transcript:

Tr: Kapadokya'nın büyülü topraklarında, sabah güneşi peri bacalarını altın rengiyle aydınlatıyordu.
En: In the magical lands of Kapadokya, the morning sun illuminated the fairy chimneys with a golden hue.

Tr: Emirhan, sırt çantasını sırtlamış, kaya evlerinin arasında dolaşıyordu.
En: Emirhan was wandering among the rock houses with his backpack.

Tr: Emirhan hayalperest bir çocuktu.
En: Emirhan was a dreamy child.

Tr: Bilim kurgu kitaplarına bayılır ve genellikle hayal gücünün peşinden koşardı.
En: He loved science fiction books and often chased after his imagination.

Tr: O sabah gökyüzünde renkli bir balon gördü ve duraksadı.
En: That morning, he saw a colorful balloon in the sky and paused.

Tr: "Bu bir uzay gemisi!" diye düşündü.
En: "This is a spaceship!" he thought.

Tr: Emirhan heyecanla zıpladı.
En: Emirhan jumped with excitement.

Tr: "Aman Allah'ım, galiba yabancılar geldi!" dedi kendi kendine.
En: "Oh my God, I think the aliens have arrived!" he said to himself.

Tr: Balonun iniş yaptığını düşündüğü noktaya doğru koşmaya başladı.
En: He started running towards the spot where he thought the balloon was landing.

Tr: Bu arada Leyla ve Ahmet, Emirhan'ın heyecanlı hallerini fark etti.
En: Meanwhile, Leyla and Ahmet noticed Emirhan's excited state.

Tr: "Emirhan, nereye koşuyorsun böyle?" diye seslendi Leyla.
En: "Where are you running, Emirhan?" called out Leyla.

Tr: "Uzaylılar geliyor!" diye yanıtladı Emirhan nefes nefese.
En: "The aliens are coming!" responded Emirhan, out of breath.

Tr: Ahmet ve Leyla birbirine baktı ve gülümsedi.
En: Ahmet and Leyla looked at each other and smiled.

Tr: Emirhan'ın maceralarına alışkındılar.
En: They were used to Emirhan's adventures.

Tr: Emirhan, eve gidip gizlice hazırladığı uzaylı kostümünü giymeye karar verdi.
En: Emirhan decided to go home and put on the alien costume he had secretly prepared.

Tr: Yeşil boya ile boyadığı eski bir tişört ve parlak alüminyum folyo ile kapladığı kaskını taktı.
En: He wore an old T-shirt he painted green and a helmet he covered with shiny aluminum foil.

Tr: Daha sonra, eline bir bez parçasını bayrak gibi sallayarak, bir tepenin üzerine çıktı.
En: Then, waving a piece of cloth like a flag, he climbed up a hill.

Tr: "Arkadaşlarım!" diye bağırdı, "Dünya dost canlısıdır!"
En: "My friends!" he shouted, "The earth is friendly!"

Tr: O sırada sıcak hava balonu yavaşça yere iniyordu.
En: At that moment, the hot air balloon was slowly descending to the ground.

Tr: İçinde turistler vardı ve Emirhan'ın gösterisini izleyip gülüyorlardı.
En: There were tourists inside watching and laughing at Emirhan's performance.

Tr: Leyla ve Ahmet de oradaydı ve gülmekten kendilerini alamıyorlardı.
En: Leyla and Ahmet were also there, unable to stop laughing.

Tr: Turistler, Emirhan'ın çabasından etkilendiler ve ona el sallayarak yanlarına davet ettiler.
En: The tourists were impressed by Emirhan's effort and waved him over to join them.

Tr: Emirhan tereddütle yaklaştı, ama merakı daha ağır bastı.
En: Emirhan approached hesitantly, but his curiosity got the better of him.

Tr: Turistlerin daveti üzerine balona bindi.
En: At the tourists' invitation, he boarded the balloon.

Tr: Göğe yükselirken, Kapadokya'nın muhteşem manzarası ayaklarının altında seriliyordu.
En: As it rose into the sky, the magnificent view of Kapadokya unfolded beneath his feet.

Tr: Peri bacaları, vadi boyunca uzanan renkli yapılar ve turuncu-yeşil karışımı ağaçlar...
En: Fairy chimneys, colorful structures stretching along the valley, and a mix of orange-green trees...

Tr: Emirhan büyülenmişti.
En: Emirhan was enthralled.

Tr: Emirhan için bu macera unutulmaz bir anı oldu.
En: This adventure became an unforgettable memory for Emirhan.

Tr: Çocukluk hayallerinin bile gerçeğe dönüşebileceğini anladı ve orada, gökyüzünde yeni arkadaşlar edindi.
En: He realized even childhood dreams could become reality, and there, in the sky, he made new friends.

Tr: Kendi kendine gülümsedi, "Bazen hayaller insanı bambaşka yerlere götürebilir," diye düşündü.
En: He smiled to himself, thinking, "Sometimes dreams can take you to completely different places."

Tr: Günün sonunda, Emirhan, Leyla ve Ahmet ile birlikte balondan indi.
En: At the end of the day, Emirhan, Leyla, and Ahmet got off the balloon together.

Tr: Hep birlikte peri bacalarının gölgesinde dolaşıp güldüler.
En: They strolled and laughed under the shadows of the fairy chimneys.

Tr: Emirhan artık Kapadokya'nın sihrine daha çok inanıyordu; çünkü bazen, büyük hayaller, küçük bir toprak alanında bile büyüyebilirdi.
En: Emirhan believed even more in the magic of Kapadokya now; because sometimes, big dreams could grow even in a small patch of land.


Vocabulary Words:
  • illuminated: aydınlatıyordu
  • wandering: dolaşıyordu
  • dreamy: hayalperest
  • chased: koşardı
  • paused: duraksadı
  • excitement: heyecan
  • spaceship: uzay gemisi
  • hesitantly: tereddütle
  • curiosity: merakı
  • enthralled: büyülenmişti
  • unforgettable: unutulmaz
  • adventures: maceralarına
  • secretly: gizlice
  • helmet: kaskını
  • aluminum foil: alüminyum folyo
  • descended: iniyordu
  • impressed: etkilendiler
  • invitation: daveti
  • magnificent: muhteşem
  • structures: yapılar
  • shadows: gölgesinde
  • scenery: manzarası
  • imagination: hayal gücü
  • noticed: fark etti
  • hesitated: yaklaştı
  • breakfast: kahvaltı
  • earth: dünya
  • performance: gösterisini
  • tourists: turistler
  • dazzling: olağanüstü
...more
View all episodesView all episodes
Download on the App Store

Fluent Fiction - TurkishBy FluentFiction.org