Fluent Fiction - Turkish:
From Fear to Freedom: Conquering Erciyes Dağı's Slopes Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-10-01-07-38-20-tr
Story Transcript:
Tr: Erciyes Dağı, sonbahar güneşinin altında parlayan bir hazine gibiydi.
En: Erciyes Dağı, under the autumn sun, was like a shining treasure.
Tr: Hava serin, hafif ve heyecan vericiydi.
En: The air was cool, light, and exciting.
Tr: Selin ve Emre, kayak malzemeleriyle araba yolculuklarını tamamlamışlardı.
En: Selin and Emre had completed their car journey with skiing equipment.
Tr: Çantalarını indirdikten sonra dağa baktılar.
En: After unloading their bags, they looked at the mountain.
Tr: Selin heyecanlıydı, Emre ise biraz gergindi.
En: Selin was excited, while Emre was somewhat nervous.
Tr: "Bu yılki ilk karı hissetmeye hazır mısın, Emre?"
En: "Are you ready to feel the first snow of the year, Emre?"
Tr: diye sordu Selin, gözlerinde neşe kıvılcımlarıyla.
En: asked Selin, with sparks of joy in her eyes.
Tr: "Heyecanlıyım ama aynı zamanda biraz endişeliyim," diye itiraf etti Emre.
En: "I'm excited, but at the same time, a bit anxious," admitted Emre.
Tr: "Kayak yapmayı hiç denemedim."
En: "I've never tried skiing before."
Tr: Selin, Emre'nin omzuna dostça vurdu.
En: Selin gave Emre a friendly pat on the shoulder.
Tr: "Endişelenme, birlikte yapacağız.
En: "Don't worry, we'll do it together.
Tr: Önce kolay bir pist seçelim.
En: Let's choose an easy slope first.
Tr: Sana öğretmenlik yapacağım."
En: I'll teach you."
Tr: İkisi de kayak merkezine doğru ilerlediler.
En: Both headed towards the ski resort.
Tr: Ama o gün hava beklenenden daha sıcaktı.
En: However, the weather was warmer than expected that day.
Tr: Yer yer kar erimişti ve kahverengi topraklar görünüyordu.
En: In some places, the snow had melted, revealing brown soil.
Tr: Emre'nin endişeli bakışlarını gören Selin, onu cesaretlendirmeye karar verdi.
En: Seeing Emre's concerned look, Selin decided to encourage him.
Tr: "Bak, her ne kadar kar biraz azalmış olsa da, bu deneyim için harika bir fırsat," dedi.
En: "Look, even though the snow has diminished a bit, this is a great opportunity for the experience," she said.
Tr: "Kolay bir pisti beraber buluruz."
En: "We can find an easy slope together."
Tr: Emre, derin bir nefes aldı.
En: Emre took a deep breath.
Tr: Kendisini topladı ve "Tamam, deneyeceğim.
En: He composed himself and said, "Okay, I'll try.
Tr: Birlikte başarabiliriz," dedi.
En: We can succeed together."
Tr: Kayakları giydiler, ve Selin Emre'ye temel teknikleri gösterdi.
En: They put on their skis, and Selin showed Emre the basic techniques.
Tr: İlk denemesi için en kolay pisti seçtiler.
En: They chose the easiest slope for his first attempt.
Tr: Emre biraz tereddüt etti ama Selin yanındaydı.
En: Emre hesitated a bit, but Selin was by his side.
Tr: "Unutma, düşmek de bu işin bir parçası," dedi Selin gülümseyerek.
En: "Remember, falling is part of it too," said Selin with a smile.
Tr: "Korkma."
En: "Don't be afraid."
Tr: Emre cesaretini topladı ve yavaşça kaymaya başladı.
En: Emre gathered his courage and started to glide slowly.
Tr: İlk başta dengesini sağlamakta zorlandı ama zamanla alışmaya başladı.
En: At first, he struggled to keep his balance, but over time, he began to get used to it.
Tr: Birkaç kez düştü fakat her defasında hızlıca kalkarak devam etti.
En: He fell a few times but got up quickly each time and continued.
Tr: Sonunda pistin sonuna doğru geldiğinde, yüzündeki ifadeden başarının tatmini okunuyordu.
En: When he finally reached the end of the slope, the satisfaction of success was evident on his face.
Tr: Selin hızla yanına geldi ve ikisi de sevinçle birbirlerine sarıldılar.
En: Selin hurriedly came to him, and they hugged each other with joy.
Tr: "Bunu başardın Emre!"
En: "You did it, Emre!"
Tr: diye bağırdı Selin.
En: shouted Selin.
Tr: "Harikaydın!"
En: "You were great!"
Tr: Emre, "Senin sayende," diye cevapladı.
En: Emre replied, "Thanks to you.
Tr: "Gerçekten bu çok eğlenceliydi.
En: It was really fun.
Tr: Başlangıçta korkmuştum ama şimdi çok mutluyum."
En: I was scared at first, but now I'm very happy."
Tr: O gün dağın eteklerinde, soğuk ancak ferahlatıcı bir rüzgar eserken, ikisi de yeni keşfettikleri macerada beraber olmanın keyfini çıkardılar.
En: That day, as a cold yet refreshing breeze blew at the foothills of the mountain, both enjoyed being together in their newly discovered adventure.
Tr: Emre, yeni şeyler denemenin getirdiği özgüveni hissetti.
En: Emre felt the confidence that comes from trying new things.
Tr: Selin ise bir arkadaşını cesaretlendirmenin ve onunla yeni bir anı paylaşmanın tatminini yaşadı.
En: Selin experienced the satisfaction of encouraging a friend and sharing a new memory with him.
Tr: Artık Erciyes Dağı, onların dostluk hikayelerinde unutulmaz bir yere sahipti.
En: Now Erciyes Dağı held an unforgettable place in their friendship stories.
Vocabulary Words:
- treasure: hazine
- autumn: sonbahar
- cool: serin
- exciting: heyecan verici
- load: indirmek
- equipment: malzemeleri
- nervous: gergin
- anxious: endişeli
- admitted: itiraf etti
- slope: pist
- encourage: cesaretlendirmek
- opportunity: fırsat
- techniques: teknikler
- hesitate: tereddüt etmek
- balance: denge
- gathered: topladı
- glide: kaymak
- compose: toplamak (hissetmek)
- satisfaction: tatmin
- hugged: sarılmak
- success: başarı
- adventure: macera
- confidence: özgüven
- foothills: etekler
- refreshing: ferahlatıcı
- discover: keşfetmek
- encouraging: cesaretlendirme
- unforgettable: unutulmaz
- experience: deneyim
- diminished: azalmak