Sign up to save your podcasts
Or
Share From Indifference to Interest: A New Innovator's Journey
Share to email
Share to Facebook
Share to X
Share to email
Share to Facebook
Share to X
Or
From Indifference to Interest: A New Innovator's Journey
Fluent Fiction - Turkish: From Indifference to Interest: A New Innovator's Journey
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-09-30-22-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: Aylin sabırsızlıkla incubatorun büyük salonuna girdi.
En: Aylin entered the large hall of the incubator with impatience.
Tr: Kapıda asılı "Teknolojinin Geleceği Burada Başlıyor" yazısı, merakını daha da körüklüyordu.
En: The sign hanging at the door, "The Future of Technology Begins Here," fueled her curiosity even more.
Tr: Sonbaharın serin havası içeri sızarken, Aylin yanındaki dizüstü bilgisayarını sıkıca tuttu.
En: As the cool air of autumn seeped in, Aylin held her laptop tightly.
Tr: Bugün, her şeyin değişebileceği, hayallerinin gerçeğe dönüşebileceği gündü.
En: Today was the day when everything could change, the day her dreams could become reality.
Tr: Salonda onlarca girişimci ve yatırımcı bulunuyordu.
En: The hall was filled with dozens of entrepreneurs and investors.
Tr: Emre ise, incelikle seçilmiş bir takım elbise içinde, dikkatle sunumları izliyordu.
En: Emre, in a carefully selected suit, was attentively watching the presentations.
Tr: Yatırımları konusunda titiz olan Emre, hem yenilikten yana hem de yapılan yatırımların sağlam temellere dayanmasını istiyordu.
En: Being meticulous about his investments, Emre was both in favor of innovation and wanted the investments to be grounded on solid foundations.
Tr: Aylin’in sıra geldi, kalbi hızlıca atıyordu.
En: It was Aylin's turn, and her heart was beating rapidly.
Tr: Sunumunda, son derece çevreci ve yenilikçi ürününü tanıtacaktı.
En: She was going to introduce her highly eco-friendly and innovative product in her presentation.
Tr: İlk birkaç dakikada planladığı şekilde ilerledi.
En: The first few minutes went according to plan.
Tr: Ancak, izleyiciler arasındaki Emre’nin kayıtsız duruşu ve zaman zaman kaşlarını çatması, Aylin’in dikkatini çekmişti.
En: However, the indifferent posture of Emre among the audience and his occasional frowning caught Aylin's attention.
Tr: Emre’nin onaylamadığını sezebiliyordu.
En: She could sense that Emre did not approve.
Tr: Aylin, bir an durakladı.
En: Aylin paused for a moment.
Tr: Bu gidişatla Emre’yi ikna edemeyeceğini “Çok teşekkürler” dedi, sonra derin bir nefes aldı ve stratejisini değiştirdi.
En: Knowing she couldn't convince Emre like this, she said, "Thank you very much," then took a deep breath and changed her strategy.
Tr: Ürününün gelecekteki potansiyel kazançlarından ziyade, geçtiğimiz ay elde ettiği müşteri geri dönüşlerini ve başarı öykülerini anlatmaya başladı.
En: Instead of the potential future earnings of her product, she started talking about the customer feedback and success stories she had received in the past month.
Tr: Her cümlesinde heyecanı ve inancı hissediliyordu.
En: Her excitement and belief could be felt in every sentence.
Tr: Emre dikkat kesildi.
En: Emre became attentive.
Tr: Aylin’in yanıtları ve gerçek deneyimler üzerinden konuşması, ilgisini çekmişti.
En: Aylin's responses and speaking from real experiences piqued his interest.
Tr: Ancak sonunda, Aylin'e zorlu bir soru yöneltti; “Müşteri memnuniyetinin devamını nasıl sağlayacaksınız?"
En: However, in the end, he posed a challenging question to Aylin: "How will you ensure the continuation of customer satisfaction?"
Tr: Aylin için bu, her şeyin sonucunu belirleyecek an gibiydi.
En: For Aylin, this was the moment that would determine everything.
Tr: Beklenmedik bir duruma hazırdı ve elindeki tüm bilgileri, tutkuyla ve mantıkla yanıtladı.
En: She was prepared for the unexpected, and with passion and logic, she answered with all the information she had.
Tr: Ürünün sürdürülebilirliği ve esnek müşteri hizmetleri inovasyonu üzerinde çalıştıklarını açıkladı.
En: She explained that they were working on the sustainability of the product and the innovation of flexible customer services.
Tr: Duyduğu kararlılık ve bilgi birikimi, Emre'nin düşüncelerini değiştirmeye başlamıştı.
En: The determination and the wealth of knowledge he heard began to change Emre's thoughts.
Tr: Sunum biterken, Emre kötü bir hisle başladığı bu toplantıda, Aylin’i daha iyi anlamaya karar verdi.
En: As the presentation ended, Emre, who started this meeting with a bad feeling, decided to understand Aylin better.
Tr: “Konuşmanıza davam etmek isterim, önümüzdeki hafta bir toplantı planlayabiliriz” dedi.
En: "I would like to continue our conversation; can we schedule a meeting for next week?" he said.
Tr: Aylin salondan çıkarken kendini daha özgüvenli ve esneklikleriyle gurur duyan bir girişimci olarak hissediyordu.
En: As Aylin left the hall, she felt more confident and proud of her flexibility as an entrepreneur.
Tr: Emre ise, belki de bazı ön yargılarından sıyrılarak, farklı yaklaşımlara açık olmanın getirebileceği yeni fırsatları düşünmeye başlamıştı.
En: Emre, on the other hand, perhaps began to think about the new opportunities that could come from shedding some of his preconceived notions and being open to different approaches.
Tr: Girişimcilik dünyası böyle anlarla doluydu; her şey yatırımcının size olan inancına ve sizin kendinize olan inancınıza bağlıydı.
En: The world of entrepreneurship was full of such moments; everything depended on the investor's belief in you and your belief in yourself.
Tr: Sonbaharın serin ama umut dolu rüzgarı, İstanbul’un yeniliklerle dolu sokaklarında esmeye devam ediyordu.
En: The cool but hopeful winds of autumn continued to blow through the innovation-filled streets of Istanbul.
Vocabulary Words:
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-09-30-22-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: Aylin sabırsızlıkla incubatorun büyük salonuna girdi.
En: Aylin entered the large hall of the incubator with impatience.
Tr: Kapıda asılı "Teknolojinin Geleceği Burada Başlıyor" yazısı, merakını daha da körüklüyordu.
En: The sign hanging at the door, "The Future of Technology Begins Here," fueled her curiosity even more.
Tr: Sonbaharın serin havası içeri sızarken, Aylin yanındaki dizüstü bilgisayarını sıkıca tuttu.
En: As the cool air of autumn seeped in, Aylin held her laptop tightly.
Tr: Bugün, her şeyin değişebileceği, hayallerinin gerçeğe dönüşebileceği gündü.
En: Today was the day when everything could change, the day her dreams could become reality.
Tr: Salonda onlarca girişimci ve yatırımcı bulunuyordu.
En: The hall was filled with dozens of entrepreneurs and investors.
Tr: Emre ise, incelikle seçilmiş bir takım elbise içinde, dikkatle sunumları izliyordu.
En: Emre, in a carefully selected suit, was attentively watching the presentations.
Tr: Yatırımları konusunda titiz olan Emre, hem yenilikten yana hem de yapılan yatırımların sağlam temellere dayanmasını istiyordu.
En: Being meticulous about his investments, Emre was both in favor of innovation and wanted the investments to be grounded on solid foundations.
Tr: Aylin’in sıra geldi, kalbi hızlıca atıyordu.
En: It was Aylin's turn, and her heart was beating rapidly.
Tr: Sunumunda, son derece çevreci ve yenilikçi ürününü tanıtacaktı.
En: She was going to introduce her highly eco-friendly and innovative product in her presentation.
Tr: İlk birkaç dakikada planladığı şekilde ilerledi.
En: The first few minutes went according to plan.
Tr: Ancak, izleyiciler arasındaki Emre’nin kayıtsız duruşu ve zaman zaman kaşlarını çatması, Aylin’in dikkatini çekmişti.
En: However, the indifferent posture of Emre among the audience and his occasional frowning caught Aylin's attention.
Tr: Emre’nin onaylamadığını sezebiliyordu.
En: She could sense that Emre did not approve.
Tr: Aylin, bir an durakladı.
En: Aylin paused for a moment.
Tr: Bu gidişatla Emre’yi ikna edemeyeceğini “Çok teşekkürler” dedi, sonra derin bir nefes aldı ve stratejisini değiştirdi.
En: Knowing she couldn't convince Emre like this, she said, "Thank you very much," then took a deep breath and changed her strategy.
Tr: Ürününün gelecekteki potansiyel kazançlarından ziyade, geçtiğimiz ay elde ettiği müşteri geri dönüşlerini ve başarı öykülerini anlatmaya başladı.
En: Instead of the potential future earnings of her product, she started talking about the customer feedback and success stories she had received in the past month.
Tr: Her cümlesinde heyecanı ve inancı hissediliyordu.
En: Her excitement and belief could be felt in every sentence.
Tr: Emre dikkat kesildi.
En: Emre became attentive.
Tr: Aylin’in yanıtları ve gerçek deneyimler üzerinden konuşması, ilgisini çekmişti.
En: Aylin's responses and speaking from real experiences piqued his interest.
Tr: Ancak sonunda, Aylin'e zorlu bir soru yöneltti; “Müşteri memnuniyetinin devamını nasıl sağlayacaksınız?"
En: However, in the end, he posed a challenging question to Aylin: "How will you ensure the continuation of customer satisfaction?"
Tr: Aylin için bu, her şeyin sonucunu belirleyecek an gibiydi.
En: For Aylin, this was the moment that would determine everything.
Tr: Beklenmedik bir duruma hazırdı ve elindeki tüm bilgileri, tutkuyla ve mantıkla yanıtladı.
En: She was prepared for the unexpected, and with passion and logic, she answered with all the information she had.
Tr: Ürünün sürdürülebilirliği ve esnek müşteri hizmetleri inovasyonu üzerinde çalıştıklarını açıkladı.
En: She explained that they were working on the sustainability of the product and the innovation of flexible customer services.
Tr: Duyduğu kararlılık ve bilgi birikimi, Emre'nin düşüncelerini değiştirmeye başlamıştı.
En: The determination and the wealth of knowledge he heard began to change Emre's thoughts.
Tr: Sunum biterken, Emre kötü bir hisle başladığı bu toplantıda, Aylin’i daha iyi anlamaya karar verdi.
En: As the presentation ended, Emre, who started this meeting with a bad feeling, decided to understand Aylin better.
Tr: “Konuşmanıza davam etmek isterim, önümüzdeki hafta bir toplantı planlayabiliriz” dedi.
En: "I would like to continue our conversation; can we schedule a meeting for next week?" he said.
Tr: Aylin salondan çıkarken kendini daha özgüvenli ve esneklikleriyle gurur duyan bir girişimci olarak hissediyordu.
En: As Aylin left the hall, she felt more confident and proud of her flexibility as an entrepreneur.
Tr: Emre ise, belki de bazı ön yargılarından sıyrılarak, farklı yaklaşımlara açık olmanın getirebileceği yeni fırsatları düşünmeye başlamıştı.
En: Emre, on the other hand, perhaps began to think about the new opportunities that could come from shedding some of his preconceived notions and being open to different approaches.
Tr: Girişimcilik dünyası böyle anlarla doluydu; her şey yatırımcının size olan inancına ve sizin kendinize olan inancınıza bağlıydı.
En: The world of entrepreneurship was full of such moments; everything depended on the investor's belief in you and your belief in yourself.
Tr: Sonbaharın serin ama umut dolu rüzgarı, İstanbul’un yeniliklerle dolu sokaklarında esmeye devam ediyordu.
En: The cool but hopeful winds of autumn continued to blow through the innovation-filled streets of Istanbul.
Vocabulary Words:
- incubator: incubatorun
- impatience: sabırsızlıkla
- seeped: sızarken
- entrepreneurs: girişimci
- investors: yatırımcı
- meticulous: titiz
- attentively: dikkatle
- indifferent: kayıtsız
- frowning: kaşlarını çatması
- curiosity: merakını
- foundation: temellere
- audience: izleyiciler
- poised: duraksadı
- pausing: durakladı
- convinced: ikna edemeyeceğini
- strategy: stratejisini
- feedback: geri dönüşlerini
- excitement: heyecanı
- belief: inancı
- attentive: dikkat kesildi
- experiences: deneyimler
- earnings: kazançlarından
- sustainability: sürdürülebilirliği
- determination: kararlılık
- flexible: esnek
- presentation: sunum
- opportunities: fırsatları
- approaches: yaklaşımlara
- preconceived notions: ön yargılarından
- enthusiasm: coşku
View all episodes
By FluentFiction.orgFluent Fiction - Turkish: From Indifference to Interest: A New Innovator's Journey
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-09-30-22-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: Aylin sabırsızlıkla incubatorun büyük salonuna girdi.
En: Aylin entered the large hall of the incubator with impatience.
Tr: Kapıda asılı "Teknolojinin Geleceği Burada Başlıyor" yazısı, merakını daha da körüklüyordu.
En: The sign hanging at the door, "The Future of Technology Begins Here," fueled her curiosity even more.
Tr: Sonbaharın serin havası içeri sızarken, Aylin yanındaki dizüstü bilgisayarını sıkıca tuttu.
En: As the cool air of autumn seeped in, Aylin held her laptop tightly.
Tr: Bugün, her şeyin değişebileceği, hayallerinin gerçeğe dönüşebileceği gündü.
En: Today was the day when everything could change, the day her dreams could become reality.
Tr: Salonda onlarca girişimci ve yatırımcı bulunuyordu.
En: The hall was filled with dozens of entrepreneurs and investors.
Tr: Emre ise, incelikle seçilmiş bir takım elbise içinde, dikkatle sunumları izliyordu.
En: Emre, in a carefully selected suit, was attentively watching the presentations.
Tr: Yatırımları konusunda titiz olan Emre, hem yenilikten yana hem de yapılan yatırımların sağlam temellere dayanmasını istiyordu.
En: Being meticulous about his investments, Emre was both in favor of innovation and wanted the investments to be grounded on solid foundations.
Tr: Aylin’in sıra geldi, kalbi hızlıca atıyordu.
En: It was Aylin's turn, and her heart was beating rapidly.
Tr: Sunumunda, son derece çevreci ve yenilikçi ürününü tanıtacaktı.
En: She was going to introduce her highly eco-friendly and innovative product in her presentation.
Tr: İlk birkaç dakikada planladığı şekilde ilerledi.
En: The first few minutes went according to plan.
Tr: Ancak, izleyiciler arasındaki Emre’nin kayıtsız duruşu ve zaman zaman kaşlarını çatması, Aylin’in dikkatini çekmişti.
En: However, the indifferent posture of Emre among the audience and his occasional frowning caught Aylin's attention.
Tr: Emre’nin onaylamadığını sezebiliyordu.
En: She could sense that Emre did not approve.
Tr: Aylin, bir an durakladı.
En: Aylin paused for a moment.
Tr: Bu gidişatla Emre’yi ikna edemeyeceğini “Çok teşekkürler” dedi, sonra derin bir nefes aldı ve stratejisini değiştirdi.
En: Knowing she couldn't convince Emre like this, she said, "Thank you very much," then took a deep breath and changed her strategy.
Tr: Ürününün gelecekteki potansiyel kazançlarından ziyade, geçtiğimiz ay elde ettiği müşteri geri dönüşlerini ve başarı öykülerini anlatmaya başladı.
En: Instead of the potential future earnings of her product, she started talking about the customer feedback and success stories she had received in the past month.
Tr: Her cümlesinde heyecanı ve inancı hissediliyordu.
En: Her excitement and belief could be felt in every sentence.
Tr: Emre dikkat kesildi.
En: Emre became attentive.
Tr: Aylin’in yanıtları ve gerçek deneyimler üzerinden konuşması, ilgisini çekmişti.
En: Aylin's responses and speaking from real experiences piqued his interest.
Tr: Ancak sonunda, Aylin'e zorlu bir soru yöneltti; “Müşteri memnuniyetinin devamını nasıl sağlayacaksınız?"
En: However, in the end, he posed a challenging question to Aylin: "How will you ensure the continuation of customer satisfaction?"
Tr: Aylin için bu, her şeyin sonucunu belirleyecek an gibiydi.
En: For Aylin, this was the moment that would determine everything.
Tr: Beklenmedik bir duruma hazırdı ve elindeki tüm bilgileri, tutkuyla ve mantıkla yanıtladı.
En: She was prepared for the unexpected, and with passion and logic, she answered with all the information she had.
Tr: Ürünün sürdürülebilirliği ve esnek müşteri hizmetleri inovasyonu üzerinde çalıştıklarını açıkladı.
En: She explained that they were working on the sustainability of the product and the innovation of flexible customer services.
Tr: Duyduğu kararlılık ve bilgi birikimi, Emre'nin düşüncelerini değiştirmeye başlamıştı.
En: The determination and the wealth of knowledge he heard began to change Emre's thoughts.
Tr: Sunum biterken, Emre kötü bir hisle başladığı bu toplantıda, Aylin’i daha iyi anlamaya karar verdi.
En: As the presentation ended, Emre, who started this meeting with a bad feeling, decided to understand Aylin better.
Tr: “Konuşmanıza davam etmek isterim, önümüzdeki hafta bir toplantı planlayabiliriz” dedi.
En: "I would like to continue our conversation; can we schedule a meeting for next week?" he said.
Tr: Aylin salondan çıkarken kendini daha özgüvenli ve esneklikleriyle gurur duyan bir girişimci olarak hissediyordu.
En: As Aylin left the hall, she felt more confident and proud of her flexibility as an entrepreneur.
Tr: Emre ise, belki de bazı ön yargılarından sıyrılarak, farklı yaklaşımlara açık olmanın getirebileceği yeni fırsatları düşünmeye başlamıştı.
En: Emre, on the other hand, perhaps began to think about the new opportunities that could come from shedding some of his preconceived notions and being open to different approaches.
Tr: Girişimcilik dünyası böyle anlarla doluydu; her şey yatırımcının size olan inancına ve sizin kendinize olan inancınıza bağlıydı.
En: The world of entrepreneurship was full of such moments; everything depended on the investor's belief in you and your belief in yourself.
Tr: Sonbaharın serin ama umut dolu rüzgarı, İstanbul’un yeniliklerle dolu sokaklarında esmeye devam ediyordu.
En: The cool but hopeful winds of autumn continued to blow through the innovation-filled streets of Istanbul.
Vocabulary Words:
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-09-30-22-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: Aylin sabırsızlıkla incubatorun büyük salonuna girdi.
En: Aylin entered the large hall of the incubator with impatience.
Tr: Kapıda asılı "Teknolojinin Geleceği Burada Başlıyor" yazısı, merakını daha da körüklüyordu.
En: The sign hanging at the door, "The Future of Technology Begins Here," fueled her curiosity even more.
Tr: Sonbaharın serin havası içeri sızarken, Aylin yanındaki dizüstü bilgisayarını sıkıca tuttu.
En: As the cool air of autumn seeped in, Aylin held her laptop tightly.
Tr: Bugün, her şeyin değişebileceği, hayallerinin gerçeğe dönüşebileceği gündü.
En: Today was the day when everything could change, the day her dreams could become reality.
Tr: Salonda onlarca girişimci ve yatırımcı bulunuyordu.
En: The hall was filled with dozens of entrepreneurs and investors.
Tr: Emre ise, incelikle seçilmiş bir takım elbise içinde, dikkatle sunumları izliyordu.
En: Emre, in a carefully selected suit, was attentively watching the presentations.
Tr: Yatırımları konusunda titiz olan Emre, hem yenilikten yana hem de yapılan yatırımların sağlam temellere dayanmasını istiyordu.
En: Being meticulous about his investments, Emre was both in favor of innovation and wanted the investments to be grounded on solid foundations.
Tr: Aylin’in sıra geldi, kalbi hızlıca atıyordu.
En: It was Aylin's turn, and her heart was beating rapidly.
Tr: Sunumunda, son derece çevreci ve yenilikçi ürününü tanıtacaktı.
En: She was going to introduce her highly eco-friendly and innovative product in her presentation.
Tr: İlk birkaç dakikada planladığı şekilde ilerledi.
En: The first few minutes went according to plan.
Tr: Ancak, izleyiciler arasındaki Emre’nin kayıtsız duruşu ve zaman zaman kaşlarını çatması, Aylin’in dikkatini çekmişti.
En: However, the indifferent posture of Emre among the audience and his occasional frowning caught Aylin's attention.
Tr: Emre’nin onaylamadığını sezebiliyordu.
En: She could sense that Emre did not approve.
Tr: Aylin, bir an durakladı.
En: Aylin paused for a moment.
Tr: Bu gidişatla Emre’yi ikna edemeyeceğini “Çok teşekkürler” dedi, sonra derin bir nefes aldı ve stratejisini değiştirdi.
En: Knowing she couldn't convince Emre like this, she said, "Thank you very much," then took a deep breath and changed her strategy.
Tr: Ürününün gelecekteki potansiyel kazançlarından ziyade, geçtiğimiz ay elde ettiği müşteri geri dönüşlerini ve başarı öykülerini anlatmaya başladı.
En: Instead of the potential future earnings of her product, she started talking about the customer feedback and success stories she had received in the past month.
Tr: Her cümlesinde heyecanı ve inancı hissediliyordu.
En: Her excitement and belief could be felt in every sentence.
Tr: Emre dikkat kesildi.
En: Emre became attentive.
Tr: Aylin’in yanıtları ve gerçek deneyimler üzerinden konuşması, ilgisini çekmişti.
En: Aylin's responses and speaking from real experiences piqued his interest.
Tr: Ancak sonunda, Aylin'e zorlu bir soru yöneltti; “Müşteri memnuniyetinin devamını nasıl sağlayacaksınız?"
En: However, in the end, he posed a challenging question to Aylin: "How will you ensure the continuation of customer satisfaction?"
Tr: Aylin için bu, her şeyin sonucunu belirleyecek an gibiydi.
En: For Aylin, this was the moment that would determine everything.
Tr: Beklenmedik bir duruma hazırdı ve elindeki tüm bilgileri, tutkuyla ve mantıkla yanıtladı.
En: She was prepared for the unexpected, and with passion and logic, she answered with all the information she had.
Tr: Ürünün sürdürülebilirliği ve esnek müşteri hizmetleri inovasyonu üzerinde çalıştıklarını açıkladı.
En: She explained that they were working on the sustainability of the product and the innovation of flexible customer services.
Tr: Duyduğu kararlılık ve bilgi birikimi, Emre'nin düşüncelerini değiştirmeye başlamıştı.
En: The determination and the wealth of knowledge he heard began to change Emre's thoughts.
Tr: Sunum biterken, Emre kötü bir hisle başladığı bu toplantıda, Aylin’i daha iyi anlamaya karar verdi.
En: As the presentation ended, Emre, who started this meeting with a bad feeling, decided to understand Aylin better.
Tr: “Konuşmanıza davam etmek isterim, önümüzdeki hafta bir toplantı planlayabiliriz” dedi.
En: "I would like to continue our conversation; can we schedule a meeting for next week?" he said.
Tr: Aylin salondan çıkarken kendini daha özgüvenli ve esneklikleriyle gurur duyan bir girişimci olarak hissediyordu.
En: As Aylin left the hall, she felt more confident and proud of her flexibility as an entrepreneur.
Tr: Emre ise, belki de bazı ön yargılarından sıyrılarak, farklı yaklaşımlara açık olmanın getirebileceği yeni fırsatları düşünmeye başlamıştı.
En: Emre, on the other hand, perhaps began to think about the new opportunities that could come from shedding some of his preconceived notions and being open to different approaches.
Tr: Girişimcilik dünyası böyle anlarla doluydu; her şey yatırımcının size olan inancına ve sizin kendinize olan inancınıza bağlıydı.
En: The world of entrepreneurship was full of such moments; everything depended on the investor's belief in you and your belief in yourself.
Tr: Sonbaharın serin ama umut dolu rüzgarı, İstanbul’un yeniliklerle dolu sokaklarında esmeye devam ediyordu.
En: The cool but hopeful winds of autumn continued to blow through the innovation-filled streets of Istanbul.
Vocabulary Words:
- incubator: incubatorun
- impatience: sabırsızlıkla
- seeped: sızarken
- entrepreneurs: girişimci
- investors: yatırımcı
- meticulous: titiz
- attentively: dikkatle
- indifferent: kayıtsız
- frowning: kaşlarını çatması
- curiosity: merakını
- foundation: temellere
- audience: izleyiciler
- poised: duraksadı
- pausing: durakladı
- convinced: ikna edemeyeceğini
- strategy: stratejisini
- feedback: geri dönüşlerini
- excitement: heyecanı
- belief: inancı
- attentive: dikkat kesildi
- experiences: deneyimler
- earnings: kazançlarından
- sustainability: sürdürülebilirliği
- determination: kararlılık
- flexible: esnek
- presentation: sunum
- opportunities: fırsatları
- approaches: yaklaşımlara
- preconceived notions: ön yargılarından
- enthusiasm: coşku