Share Girişimci Jeans Kadınlar
Share to email
Share to Facebook
Share to X
By Girişimci Jeans Kadınlar
The podcast currently has 21 episodes available.
"Hayatta hiç bir zaman sıfır risk noktası yok. Konfor zonundan çıkmazsan, başaracağın çok şey de... Yapabileceğin en iyi şey, kendi en iyin olmak için mücadele vermek." Böyle diyor Ayşen Zamanpur.
İnsanda not alma isteği uyandıran bir öyküsü var Zamanpur'un.
Şişecam'la soluduğu büyük kurumsal hayatın içinde, üstelik keyfi de yerindedir. Ama o dışarıdan gelen çağrıya kulak verir. "Yaptıklarının ödülünü ve cezasını hemen göreceğin yer" dediği girişimcilik dünyası onu çağırmaktadır: Önce tebrik kartı basar. Sonra Türkiye'de açılan ilk AVM olan Galeria'ya çıkar yolu, Benetton bayii olmuştur. Bayiiler birbirini doğurur, sonra hepsini sermaye toplamak için satar.
Neden?
Eşi'yle Çin'e yaptığı seyahat, hayatını değiştirecek bir kavşağa getirmiştir çünkü onu. Çocukluğundan beri tutkuyla sevdiği kaşmirin izini sürer. Diğer eşler Çin ipeği almak için alışverişe gitmiştir, O ise alpaka ağıllarına, bundan sonraki yaşamına yön vermeye.
Ekim'in 10'unda saat 10'u 10 geçe imzalar atılır. İsviçre'de açacaktır ilk bayiisini. Yeri gelip kasa alan, yeri gelip yer silen, geceyarılarına kadar stok sayan bayii sahibi, artık kendi markasını kurmuştur.
Tutkuyla yaşayıp, tutkuyla çalışan bir iş insanını konuk ediyor bölüm. Başka tutkular tutuşur belki diye.
Tutkusuyla hem aile, hem de dünya markası yaratan kadınları var bu yurdun.
Robert Kolej'li, Boğaziçi Üniversitesi'nden, 39 yıldır da sevdiği adamla evli. Ayşen Zamanpur'un 2 çocuğu var ve dünya çapında bir markası. Uzaktan bakınca bildiğin prenses hikayesi...
Oysa gerçek bu değil; bunun tam tersi! Prenses hikayesi sevenleri çizgi filmlere alalım. Zamanpur'un hikayesi bildiğin ter, gözyaşı, geceyarısı stok sayımları. Çocukların geleceği için ayırılan paraların riske atılması ve ne derler korkusuna başkaldırı.
Kurumsalda pek de güzel para kazanabilecekken, içindeki sezgiye katılma anı.
İhtimal o ki, tam da şu anda girişimciliğin çok zor bir evresindesiniz. Ama bu durumda olan sadece siz değilsiniz. Kim bilir, belki burası için şu anda siz de başka bir hikaye büyütmektesiniz.
Yaşasın girişimci kızkardeşlik, yaşasın bizi büyüten hayat, yaşasın hikayelerimiz...
"Duvara çarpar çarpar, düşer; tekrar çarpmak için ayağa kalkarım." diyor Yaprak Yapsan.
Onun için girişimciliğin bir pin kodu varsa, ‘vazgeçmemek’. Vazgeçmediği için sıfırdan yazdığı başarı öyküsünü, onu geriye götüren duygusal ve maddi krizlerden sonra tekrar yazabilmiş. Mağdur edebiyatı yapmadan koca şiddetinden bahsedebilen, gerekirse bir burgercide gece çalışırım dediği için işsizliğe inanmayan, genç yaşta kaybettiği kızkardeşinden sonra garantilere inanmayan; yapamazsın diyenlere inat yapan, tutanan, başaran ve paylaşan kadınlardan.
İçinde sönmeden yanan bir başarma ateşi taşıyan mitolojik bir kahraman gibidir girişimci Yaprak: Durmadan çalışır, çalışmaktan utanmaz, istemediği şeyleri hayatında tutmaz. Öğrenmekten vazgeçmediği için bir nevi çıraktır hayatta. 'Anlamaktadır' Sezen Aksu’nun dediği gibi, anladığını anlatmaktadır sonra da.
Şansa inanmaz çünkü çok çalışmıştır. Networkleri doğru algılamak lazım diye uyarır. Ona göre, 'seni tanıyorum bana iş versene' yeri değildir networkler.
Network kurmaya dair altın önerileri ve vazgeçmemenin neleri inşa edebileceğine dair yaşam öyküsünün kalanıyla geliyor Yaprak Yapsan. Mental modelleri, alışkanlıkları, hobileri, keşkeleri, aslalarıyla karşınızda yeni bölüm ve girişimciliğin pin kodu.
"2 masa 2 sandalye ile arabamı satarak ve kurumsal işimden ayrıldığımda aldığım tazminatları kullanarak kurdum bu işi. Asistan olarak başladığım kurumsal hayattan direktör olarak ayrıldım. Kimsenin kimsesi olmak istedim çünkü. Kurumsalla gelen imkanlar da, birini eşi olmak da, hatta annelik de beslemiyordu içimde kendini gerçekleştirmek için bekleyen kadını. 6 ay ücretsiz izin alıp, dijital pazarlamayı öğrenmek için İngiltere’ye gittim."
Sıfırdan kendini var etmeye alışık bir savaşçının hikayesiyle karşınızdayız bu hafta:
Sosyal medyayı Türkiye’de iş olarak sahiplenmiş ilk ajanslardan birinin kurucusu Yaprak Yapsan. Üniversite’de okumak için Viyana’ya gittiğinde başlar hikayesi. Ailesinden nerdeyse hiç para almadan döndürür oradaki yaşamını. Bir restoranda çalışırken garson olarak çalışmaya başladığında O, terfi ettiği için sevinçten ağlar; iyi haberi verdiği annesi üzüntüsünden.
Oysa kartvizitlerin arkasına sığmayacak kadar büyük dersler kazanmaktadır Yapsan. Titrleri umursamaz hiç; özgeçmişlere değil, özgeleceğe inancı bundandır. Kocasından ayrılmış, kız kardeşinin çocuklarını hukuk mücadelesi vererek evlat edinmiş, 4 çocuklu bekar bir anne olarak çok sevilen bir ajans başkanı olmuştur.
Lise’de promosyon malzemeleri satarak başladığı hikayesi, stant hostesliği, garsonluk, asistanlık, direktörlükle devam etmiştir. Yokluğu patronluğa dönüştüren simyacının hikayesini buluşturuyoru sizinle. Cins kadınlar başka cins kadınları büyütüyor diye hikayeleri çoğaltıyoruz.
3 girişiminde 3 ortak sahibi olan Melis Abacıoğlu'na sorduk. Ortaklık nasıl bir şey?
"Senin iyi olduğun alanda sen parlıyorsun; ama uğraşmak istemediğin tarafta ortağın iyiyse bu müthiş bir şey oluyor." Sweaters'daki ortağı Elif Boyner’le ilişkisi onun ortaklığa dair fikirlerini değiştirmiştir. Ona göre 1+1'in 3 ettiği yerdir ortaklık.
Gerçi 3 ortağı yönetmek kolay değildir. 3 girişimi, 3 ortağı ve 3 yaşında kızıyla burn out'a geldiği zamanlar da olmuştur üstelik. Tükenme/yitik hissetme dediğimiz bu dipten, bir danışmandan yardım alarak çıkar Abacıoğlu. Hayatındaki her şeyi bir kazana atar ve karıştırır. Kafası iyice çorba olmuştur; ama çıktığında temiz çıkar. Artık hayatında öncelikleri vardır.
İlk sıraya kendini koyar örneğin, çünkü o olmazsa işler de yoktur, çok sevdiği kızı da... Haftanın 4 günü 3 sabahı kendisine ayırır.
"İşleri nasıl sıraya koyacağım. Ben parayı nasıl kazanıyorum? Ailemi nasıl geçindiririm? En çok parayı hangisinden kazanıyorum?" soruları onun gününün satır başları olur. Tüm girişimlerini aynı derecede sevse de, önceliklerini gerçeklere ve gerekenlere göre yapar. Ortaklarına karşı da açıktır: "Ben ancak buna yetiyorum, senin için OK mi?" diye sorar. Brene Brown kitaplarına bayılır, Kırılganlık kitabınının bir kopyasındır sanki yaşadıkları.
Bir bilgi oburunun başarı hikayesidir girişimleri. Ama o seri girişimciliğinin maskesini de atmıştır. "Başarısızlık korkusu vardı, çoklu girişimlerin ardına onu sakladım," diye itiraf eder. Kendi adına çıkardığı ders odaklanmak ve enerjisini tek girişime harcamaktır. Mentorleriyle, ortaklarıyla kızıyla harika ilişkiler geliştirir, kayıpları da vardır; ama istedikleri onunladır.
Yeni bölüm, ilham arayanlar için Melis Abacıoğlu'nun öyküsünden alınacak derslerle yayında.
Bu üçünün kurucusu Melis Abacıoğlu. 33 yaşında 3 yaşında kızı ve 3 ortağı var.
"Bugünkü aklım olsaydı üçünü birden kurmazdım," diyor lakin: "Odaklı gitmek, önceliklendirmek ve tüm enerjini 1 girişime vermek çok daha iyi sonuçlar almanı sağlıyor,” notunu düşüyor, “Bunu evde denemeyin” diye de uyarıyor :)
"İyi bir çevreden geldim, aile şirketinde çalıştım, iyi bir eğitim aldım; ama hayatta esas yapmak istediğimi yapamadığım için depresyondan kaçamadım. Kırılganlığımla yüzleştim ve yazdığım vizyon cümlesi bana hayatımın anahtarını verdi," diyor.
Peki neydi bu anahtar?
Kendi işinin sahibi olmak
İinsanlara dokunan bir iş yapmak
Dokunduğu anda da, insanları iyileştiren bir dünya yaratmak
Actifit kurumsal firmalara çalışan esenliği sunuyor, Sweaters spor yapmak isteyenlerin Trip Advisor’ı, Kızlar Sahada ise kızları futbolla buluşturup "sen yapamazsın/hırslı olmamalısın" önyargılarından kurtarıyor.
Melis Abacıoğlu kalbini titreten şeyi bulmuş ve kırılganlığını güce dönüştürmeyi başarmış bir kadın. Kendini küllerinden yaratan yeni bir cins öyküsüyle karşınızdayız. "Herkesin kendini geliştirirken birbirine destek olduğu bir dünya yaratmaktı hayalim, yolunu sporda buldum,” diyen Melis Abacıoğlu, bir başka kadını dönüştürmek için sizi podcastte bekliyor. Bölümün linkini profile bırakıyoruz.
"Çernişevski'nin 'Nasıl Yapmalı?' kitabını okumuştum. O beni çok etkilemişti."
Moda dikeyinde girişim sahibi olan bir kadından duymayı beklemediğimiz cümlelerle açılıyor Podcast. Moda Cruz'un kurucusu Melis Güçtaş, bu bölümde sevdiği kitaplardan ve şirketi kurarken yaşadığı darboğazları, felsefeye sarılarak nasıl aştığından bahsediyor.
"Ben yoksam şirket de yok; ben acı çekiyorsam, şirket de acı çekiyor" diyen, iç dünyasına özenle bakan bir girişimci Güçtaş. İlk yıllarda çok çalıştığı için burn out/tükenme noktasına gelmiş, çok değer verdiği kimi ilişkileri bu nedenle yitirmiş. " O zamanlar biri bana çok çalışmakla verimli çalışmak arasındaki farkı anlatmaya çalışsa, benim için boş bilgi olurdu. Oysa şimdi bunun ne kadar değerli bir bilgi olduğunu öğrendim, ama yolu yürüyerek öğrenmem gerekti," diyor.
Kitapsız geçen kurak dönem olarak gördüğü bu devreyi, kitapçıya gittiği ve 150 sayfa ve altındaki tüm Dünya Klasiklerini aldığı günle kapatmaya başlar Güçtaş. Her gün bir kitap okur, sevdiklerinden destek alarak aşar zor zamanları.
Girişimciliğin erken evrelerinde kendini hırpalama maliyeti hakkında konuşuyoruz bu bölümde. Bizi daha iyi insan yapan, iyi insandan da iyi girişimci olmaya giden yolları irdeliyoruz.
Kendi gerçeğine bakmaktan korkmayan insanların, gideceği yolu nasıl açtığını dinlemek isteyenleri bölüme bekliyoruz.
Çapraz moda anlamına gelen Moda Cruz, kurucusunun 88 doğumlu olduğu bir kadın girişimi. İzmirli ve memur bir aileden gelen Melis Güçtaş, lisede bir öğrenci değişim programı ile Amerika'ya gider. Lise son sınıfı ve üniversiteyi Kentucky'de okur. Öğrenciyken part -time işlerde, mezun olunca da bir start-up'da çalışmaya başlar.
Daha başvuru aşamasında tutkusunun peşinden gideceği bellidir. Gözüne kestirdiği şirketlerin insan kaynakları yöneticilerini takibe alır, mail adreslerini tahmin ederek onlara mailler atar, hayır'ı cevap olarak almaz. Sonunda işe alınır.
Tasarımcı olarak girdiği işten, dijital pazarlamayı öğrenmiş olarak çıkar. Sonra aklını çelerler ve ülkesine geri döner. Ancak umduğu pozisyonlarda iş bulamaz. Şansı bir başka start-up'da yaver gider ve Turk.net'in kurucularının yeni girişiminde, mobil bir siteyi hayata geçirir. Dijital ürün nasıl geliştirilir konusunu a'dan z'ye öğrenir.
Bu sırada Amerika'dan bildiği ikinci el moda alışverişi sitesine, "Gelin sizi Türkiye'de açalım" mailleri yazmaya başlamıştır. Onlardan "ilgilenmiyoruz" cevabı gelince, iş modelini burada hayata kendi geçirmeye karar verir.
"Acaba benden önce biri yapar mı?" dedği uykusuz geceler başlamıştır. Akşam mesaisi bitince, bu işi yapmaya başlar. Markayı bulur, logosunu tasarlar, bütçesi olmadığından hisse karşılığı içeriye aldığı yazılımcı ile siteyi açarlar. "Markalara erişim buraya göre kolay" dediği Amerika'dan giymek istemediği, ama vermeye de kıyamadığı giysilerle dönmüştür Güçtaş. Sitede önce onları satar.
Bu arada Facebook reklam modülünün yeni zamanlarıdır. 6000 TL reklam bütçesi için kredi çeker. O bütçe 32.000 TL olarak geri döner.
Hayalinde part-time olarak kurguladığı bu işin potansiyelinin ne kadar büyük olduğunu görünce, yatırımcıların kapısını çalmaya başlar. 10 yatırımcı ile görüşür, hayır cevaplarını yine duymaz. Sonunda aradığı yatırımcıya kavuşur.
Bugün 1.000.000 kadının, 300 K - 400 K işlem yaptığı Moda Cruz'un sahibi olarak; Türkiye'de ikinci el moda algısını ve kültürünü yaratır. Pazarı kurmuş, üstelik büyütmüştür. Moda Cruz ve Bebe Cruz'un kurucusu Melis Güçtaş ile sohbetimiz, samimi itiraflar ve nasıl başarılır sorusuna cevaplarla yayında.
Prof. Aytül Erçil ile geçtiğimiz hafta Türkiye’den çıkacak ilk Unicorn olması beklenen Vispera’yı konuşmaya başlamıştık. Bu hafta kaldığımız yerden devam ediyor ve başarılı bir girişim yaparken Erçil’in kat ettiği zorlukları konuşuyoruz.
Kadın Girişimci Elinden Milyar Dolarlık Bir Teknoloji Şirketi Çıkar Mı? Aytül Erçil ile Türkiye’den Çıkacak İlk Unicorn Olması Beklenen Vispera’yı Konuşuyoruz.
Maddi imkansızlıkların okuma fikrinden koparamadığı Aytül Erçil, bursla kazandığı Robert Kolej'de 75 yılında okula gelen bilgisayarla ve teknoloji dünyası ile tanışır. Boğaziçi Üniversitesinde Elektrik Mühendisliği ve Matematik bölümlerinde çift ana dal yapar. Amerika'da Brown Üniversitesi'nde doktora yaparken, anne olur.
Yurda dönüp Boğaziçi Üniversitesi'nde akademisyenlik yaparken, bir Avrupa Birliği projesi nedeniyle girişimcilik dünyasına adım atar. Oysa o yıllar akademisyenlerin ticaret hayatına karışmasına iyi gözle bakılmayan yıllardır.
Aytül Hoca Sabancı Üniversitesi'ne geçtiğinde hem dünya değişmiştir, hem de beklentiler. İki mezun öğrencisi ile Vistek'i kurar, Almanlar'dan önce yatırım sonra da parayla ölçülemez dersler alır.
Vispera'ya giden yol artık açılmıştır.
Kazandığı parayla Bodrum'da yazlık almak yerine daha fazla riske giren cins bir kadının yaşam öyküsü ile geliyoruz. Bakın Aytül Erçil işini nasıl kurmuş?
The podcast currently has 21 episodes available.