Olayların başladığı o ilk gün, büyükannem mezradakilere “toprak ana verdiklerini almaya geldi” demişti. “Bunun bir şifası, bir ilacı yoktur. Her şey olması gerektiği gibi başlayacak ve öyle de bitecek” demişti. Ona göre olan biten her şey, çoktan çizilmiş bir mukadderattan ibaretti. Bu laneti hak etmiştik. Ve sonuçlarına katlanmakla mükelleftik.