Viski üretiminde coğrafyanın önemi gerçekten çok çok mühimdir. Özellikle İskoç viskileri, tamamen saf, tamamen doğaldır. Tabii ki bu doğallık, coğrafyaya da paralel olarak göbekten bağlıdır. Bölgede üretilen tahılın, o bölgenin toprağıyla, suyuyla yetişmiş olması, aynı zamanda kullanılan doğal nehir suları viskiye gerçekten çok çok farklı tatlar kazandırmaktadır. İskoçya’daki viski damıtım evleri hep nehirlerin, su kaynaklarının yanında ya da yakınında olurlar ve bu suyu direkt olarak işlemeden kullanırlar. Tabii ki ılıman olan güney bölgesinin nehir sularının lezzetiyle, yukarıdaki buzullardan gelen Highland viskilerinin tatları çok çok farklı olacaktır. İşte bu tat, lezzet yelpazesinin zenginliği tamamen coğrafi özelliklerden kaynaklanır. Bunun yanında ki yıllanma süresi, içi dolu fıçıların nasıl bir ısıda beklediği, nasıl bir çevrenin ya da floranın oluştuğu gerçekten nefes alan fıçılara sinen aromalar için çok çok önemlidir. Ada viskilerinin bazılarının üzerinde “deniz tarafından üretilmiştir” yazar, bu da denizden gelen o iyotsu, yosun kokan tuzlu rüzgarların yıllar boyunca fıçıların üzerinde dolaşarak o viskiye deniz notlarını kazandırmasıyla alakalıdır. Daha sıcak coğrafyalarda, ülkelerde üretilen viskiler, yani yıllanan viskiler uzun süreleri bulmazlar. Sıcaklık alkolün uçmasıyla, buharlaşmasıyla paralel bir orandadır. Yani meleklerin payı dediğimiz şey, sıcak iklimlerde çok daha yoğun olarak gözükür. Daha kısa sürede yıllanan viskilerin aromalarıyla, daha uzun, serin ülkelerde olgunlaşan viskilerin aromaları da büyük farklılıklar göstermektedir. O yüzden coğrafya viski için çok ama çok büyük bir önem taşımaktadır.