15 gün kadar sonra cevap gelmişti. İfadelerden, memnuniyetle karışık bir tereddüt havası hissediliyordu. Hülya, mektubunun bir yerinde; ''İnsanların hepsi, gerçeği bulmada eşit şansa sahip mi?'' diye soruyor, devamında ''sahipse niçin herkes aynı noktada birleşmiyor? Değilse bunu nasıl açıklarız?'' diyordu.