Fluent Fiction - Turkish:
Lost & Found: Adventure and Leadership in Cappadocia Caves Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-09-16-22-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: Cappadocia'nın gizli mağarasında hafif bir rüzgar esiyordu.
En: A gentle breeze was blowing in Cappadocia's hidden cave.
Tr: Yapraklar yerde altın sarısı bir halı gibi serilmişti.
En: Leaves lay spread out like a golden carpet on the ground.
Tr: Melis, Serkan ve Burak, keşif dolu bir gün için mağaranın girişindeydiler.
En: Melis, Serkan, and Burak were at the entrance of the cave for a day full of exploration.
Tr: Melis, arkadaşlarının gözünde ne kadar cesur ve yetenekli olduğunu kanıtlamak istiyordu.
En: Melis wanted to prove how brave and skilled she was in the eyes of her friends.
Tr: Serkan her zamanki gibi dikkatliydı.
En: Serkan was as cautious as ever.
Tr: "Güvenli olmalıyız," dedi, harita üzerinde bir plan yaparken.
En: "We need to be safe," he said while making a plan over the map.
Tr: Melis içten içe biraz gergindi ama yüzüne yansıtmıyordu.
En: Melis was a bit nervous inside but didn't show it on her face.
Tr: Burak ise her zamanki gibi neşeliydi, özgüven dolu bir sesle, "Haydi gidelim, neler keşfedeceğiz bakalım!" dedi.
En: Burak, as always, was cheerful, and with a voice full of confidence, he said, "Come on, let's go see what we'll discover!"
Tr: Mağaranın içine adım attıklarında, aydınlatmanın yetersiz olduğu dar tünellerden geçtiler.
En: As they stepped into the cave, they passed through narrow tunnels with insufficient lighting.
Tr: Kayaların arasındaki serinlik tenlerine işliyordu.
En: The coolness between the rocks seeped into their skin.
Tr: Melis, liderlik rolünü üstlendi ve grubu dikkatlice yönlendirdi.
En: Melis took on the leadership role and carefully guided the group.
Tr: Fakat Burak, her zamanki gibi kendisini fazla kaptırmıştı.
En: However, Burak, as usual, got too carried away.
Tr: Bir an geldi ki Burak, gözden kayboldu.
En: At one point, Burak disappeared from sight.
Tr: Melis ve Serkan paniklediler, "Burak! Burak nerdesin?" diye seslendiler ama mağarada yankılanan ses dışında bir cevap yoktu.
En: Melis and Serkan panicked, "Burak! Burak, where are you?" they called out, but there was no response other than the echo in the cave.
Tr: Melis'in aklında iki seçenek vardı: Ya Serkan'ın dediği gibi geri dönüp yardım çağıracaklardı, ya da Bulacağından emin olmadığı Burak'ı bulmak için daha da derinlere gidecekti.
En: Two options were running through Melis' mind: Either they would turn back and call for help as Serkan suggested, or she would venture deeper to find Burak, uncertain of finding him.
Tr: Melis, kendine olan güvenini topladı.
En: Melis gathered her confidence.
Tr: "Onu bulmalıyız," dedi kararlı bir sesle.
En: "We must find him," she said in a determined voice.
Tr: Serkan'ın kaşları çatıldı ama Melis'e boyun eğdi.
En: Serkan frowned but yielded to Melis.
Tr: Beraberce daha derine indiler.
En: Together, they went deeper.
Tr: Aniden Melis bir ipucu buldu.
En: Suddenly, Melis found a clue.
Tr: Duvarlara kazınmış bir ok işareti, Burak'ın yön verdiğine dair bir işaretti.
En: An arrow etched into the walls was a sign that Burak had marked a direction.
Tr: Mağaranın derinliklerinde bir ışık gördüler.
En: They saw a light in the depths of the cave.
Tr: Ancak oraya ulaşabilmek için zorlu bir tırmanış gerekiyordu.
En: However, reaching it required a challenging climb.
Tr: Kalbi küt küt atan Melis, cesaretini toplayarak tırmanmaya başladı.
En: With her heart pounding, Melis mustered her courage and began to climb.
Tr: Serkan da hemen arkasındaydı.
En: Serkan was right behind her.
Tr: Engelleri birer birer aşarak, Burak'ın sıkıştığı küçük odaya ulaştılar.
En: Overcoming obstacles one by one, they reached the small room where Burak was trapped.
Tr: Burak, onları görünce içten bir nefes alıp gülümsedi.
En: When Burak saw them, he breathed a sigh of relief and smiled.
Tr: "Biraz belaya mı neden oldum?" diye şakacı bir sesle sordu.
En: "Did I cause a bit of trouble?" he asked in a playful voice.
Tr: Melis ise artık kendisine daha çok güveniyordu.
En: Melis, on the other hand, was now more confident in herself.
Tr: Serkan ve Melis, Burak'ı dikkatlice aşağı indirdiler.
En: Serkan and Melis carefully helped Burak down.
Tr: Gün batımıyla birlikte mağaradan çıktıklarında, hepsi rahatlamıştı.
En: When they exited the cave at sunset, they were all relieved.
Tr: Melis artık bir lider olarak kabul edildi ve Burak, risk almanın sınırlarını öğrendi.
En: Melis was now accepted as a leader, and Burak learned the limits of taking risks.
Tr: Üçü de huzurla dolu, hayatın basit ama önemli derslerini öğrenmiş olarak dönüyorlardı.
En: Filled with peace, the three of them returned having learned simple yet important lessons from life.
Tr: Cappadocia'nın sessiz güzelliği, yaşadıkları maceranın tanığı olarak onları uğurluyordu.
En: The quiet beauty of Cappadocia bid them farewell as a witness to their adventure.
Vocabulary Words:
- breeze: rüzgar
- hidden: gizli
- spread: serilmiş
- carpet: halı
- brave: cesur
- skilled: yetenekli
- prove: kanıtlamak
- cautious: dikkatli
- insufficient: yetersiz
- lighting: aydınlatma
- coolness: serinlik
- tunnels: tüneller
- guidance: yönlendirme
- panicked: panikledi
- response: cevap
- venture: girmek
- confidence: özgüven
- determined: kararlı
- etched: kazınmış
- clue: ipucu
- depths: derinlikler
- challenging: zorlu
- climb: tırmanış
- obstacles: engeller
- overcome: aşmak
- trapped: sıkışmış
- sigh: nefes
- relief: rahatlama
- cheerful: neşeli
- cheeky: şakacı