Bu bölümde bir konuğum var; sevgili arkadaşım Günışığı Zan Diemer, Berlin'de yaşayan göçmen annelerden biri. Kendisiyle başka bir ülkeye göç etme ve anne olmaya karar verme hikayesinden yola çıktığımız ve daldan dala atladığımız bir sohbet gerçekleştirdik. Keyifli dinlemeler!

Artık iki çocuk annesiyim... İkinci bebeğimin dünyaya geliş ve bir kez daha evde doğuramamamın hikayesiyle seriyi sonlandırıyoruz. Keyifli dinlemeler!

Gebelik ve doğum süreçlerim üzerine konuştuğum serinin bu ikinci bölümünde ilk bebeğime hamile olduğum dönemi ve oğlumun doğumunu anlatıyorum. Bir takım komplikasyonlar neticesinde vajinal doğum yapma ihtimalim riskli hale geliyor ve sezaryenle bebeğimize kavuşuyoruz. Ama dirayetimizin sınandığı asıl zorluklar doğumdan hemen sonraki ilk 16 güne tekabül ediyor. Keyifli dinlemeler.

Şimdiye kadar doğum sürecimden bahsetmemiş olduğum gerçeğiyle yüzleşir yüzleşmez kayda başladım ve 3 bölümlük uzun bir podcast serisi çıkmış oldu. Bu ilk bölümde halk arasında 'düşük yapmak' olarak bilinen, gebeliğin beklenenden erken sonlanması durumuyla ilgili tecrübemi ve düşüncelerimi paylaşıyorum. Bu meselenin bahsinin dahi bir tabu olmasının, anne olmak isteyen kadınları ruhsal ve fiziksel şidddete maruz bıraktığı gerçeğinin görülmesi ve kabul edilmesi dileğiyle...

5 ay olmuş, dile kolay! Nihayet kendimi mikrofonun önüne attım ve içimden gelenleri akıttım gitti. Bölüm boyunca yine asıl gelmek istediğim meseleye değinemeden bol (boş asla değil!) muhabbet etmiş oldum ama bu defa buna hakkım olduğunu düşünüyorum. Sonuçta 5 ayda neler olmadı ki? Umarım keyifle dinlersiniz.

Bu bölümde geçtiğimiz haftanın devamı olarak, literatürde "Self-Directed Learning" olarak geçen alternatif eğitim modelinin dezavantajlı gördüğüm yanlarından bahsediyorum. Bununla birlikte dinleyenlere bu eğitim modelinin babası sayılan Peter Gray'in Türkçe'ye çevrilmiş bir kitabını da öneriyorum. Fakat podcasti kaydederken kitabın İngilizce adını yanlış hatırladığımı farkettiğim için burada düzeltmesini yapmak istedim; doğrusu "Free to Learn" olacaktı. Keyifli dinlemeler!

Anne olduğumdan beri bana en çok sorulan sorulardan biri de, bana verilen tavsiyelerin büyük bir çoğunluğu da eğitimle ilgili. "Çocuğunu hangi okula göndereceksin?", "Çocuğun daha okula başlamamışken istediğin gibi yurtdışına çık, istediğin yerde istediğin kadar kal bakalım..." gibi dost sohbetlerinde çokça gündeme gelen bir konu bu eğitim konusu. Mevzu derin. O yüzden bu bölümde ancak kendi eğitim geçmişimden, bunun yankılarından, buna dair eleştirilerimden bahsedip asıl anlatmak istediğim ve çok büyük takipçisi olduğum bir alternatif eğitim sistemi olan "Self-Directed Learning"e dair kısa bir giriş yapabildim. Bir sonraki hafta bunun devamı niteliğinde olacak. Keyifli dinlemeler!

Nereye ait olduğunu, hayattaki amacını sorgulamaya anne olduktan sonra başlayanlar var mı aranızda? Peki ya "Ben sadece anne miyim şimdi yani?" diye düşünüp bunu içinizdeki hem çocuk hem kariyer yapmak isteyen güçlü kadına duyurmama gayretiniz oldu mu?

Bu bölümde doğumdan sonra hemen işe başlamak zorunda olan, bunu tercih eden ve etmeyen anneler üzerine, hem yazdığım senaryolar hem de kendi deneyimlerime dayanarak gözlemlerimi ve düşüncelerimi paylaşıyorum. Yeni annelere yardım isteme, yeni anne olma evresinden çıktığını hisseden annelere de etraftaki annelere yardım sunmayla ilgili naçizene bir takım tavsiyelerle de bölümü kapatıyorum. Keyifli dinlemeler!

Bu hafta halihazırda hayatımda pozitif yansımalarını gördüğüm bir kitabı paylaşıyorum sizinle. Siz sevgili dinleyicilerimin kitap hakkında biraz fikir sahibi olabilmesi için yazardan ve kitabın içeriğinden kısaca bahsettikten sonra, Michael Brown'un "Varoluş Süreci"nin gündelik pratiklerime nasıl etki ettiğine değiniyorum. Ve elbette bölüm sürpriz bir şarkıyla kapanıyor. Keyifli dinlemeler!

Bu bölümde Türkiye ziyaretlerimi, bunları nasıl planladığımı ve bu ziyaretlerden neden tatmin olamadığımı anlatıyorum. Her geri dönüşün aslında yuvaya geri dönüş olduğunu kabul etmem uzun zaman almış olsa da, hem gidişlere hem de dönüşlere minnettar olduğumu söylemeliyim. Acaba her gurbetçi aynı şeyleri hissediyor mudur? Almanya ve Avustralya'dakilerin de gidiş dönüş maceralarında ruhları tepetaklak oluyor mudur? Bu sorulara cevap bulma temennisi değil, benimle birlikte bu havalarda tefekküre dalma seansı vadediyorum size. Keyifli dinlemeler!