
Sign up to save your podcasts
Or


Yazar Sezai Akyüz- 13/03/2022
‘Beş dakikada Çanakkale’yi geçer, 5 çayını da İstanbul’da içeriz.’
‘En kısa zamanda Şam’a girecek ve Emevi Camii’nde Cuma namazımızı kılacağız’
Yukarıda yazan sözleri hepimiz duyduk ve sahiplerinin kim olduğunu eminim birçoğunuz biliyordur. Her ikisi de kendine güvenin, kibrin ve karşı tarafı küçümsemenin acı gerçekleriyle yüzleşti. Aşırı güvenin sorumlusu yöneticilerdi fakat acı reçeteyle bu sonuçları hazırlayanlardan daha çok halkın yüzleşmek zorunda kaldığını söylemek yanlış olmaz.
İki haftası geride kalan Rusya – Ukrayna savaşı öncesi Vladimir Putin’in bunlara benzer iddialı bir sözü oldu mu bilemem. Aradan geçen sürede yaşananlar gösteriyor ki o da en az yukarıdaki sözleri söyleyenler kadar iddialı ve kendinden emindi. Kısa sürede hedefine ulaşacak ve dünyanın tepkisini kabul edilebilir düzeyde tutarak öteden beri hedefi olan Sovyetler Birliği’nin yeniden kurulması hedefine bir adım daha yaklaşacaktı. Genel kabule göre; Putin’in beklentisi, savaşın başlamasından bir süre sonra Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin koltuğundan indirileceği ve yerine kendi istediği gibi yönetilebilir bir devlet başkanı geleceğiydi. Muhtemelen yerine gelecek başkan adayı bile hazırdı. Nitekim Rusya, daha önce Belarus, Kırım ve Çeçenistan’da bu tarz bir politika uygulamış ve başarıya ulaşmıştı. Bu sebeplerle gerçek bir psikolojik harp uzmanı olan Vladimir Putin, savaş henüz başlamadan dünyanın geri kalanına göz dağı verdi ve Ukrayna’ya yalnız olduğunu iliklerine kadar hissettirdi. Bu sayede kısa sürede sonuç almayı planlıyordu. Hatta kendisinden o kadar emindi ki seçkin birliklerini cepheye sürmek yerine acemi askerlerden oluşan birliklerle harekâtı başlattı.
Savaşın En Büyük Hatası: Vatanı İçin Savaşacak İnsanları Göz Ardı Etmek
Putin’in hesaba katmadığı en belirleyici unsur halkın direniş ve cesareti oldu bence. Aslında dünyanın geri kalanı da Ukrayna halkından böylesi bir mücadele beklemiyordu bence.Çünkü savaş başlamadan önce açıktan destek vermeye çekinen her ülke ve kuruluş, zamanla açıktan destek verir hâle geldi. Kimisi askerî ve maddî yardım yaparken kimisi de Rusya’ya yaptırım uygulayarak tarafını göstermeye başladı.
Savaşlarda psikolojik faktörlerin etkisini bilmeyen yoktur. Özellikle cephede savaşan askerler için anlık ruhsal durumlar bile çok belirleyici olabilir. Rusya tarafı savaşa psikolojik ve kuvvet olarak üstün başlasa da hedefe ulaşılması geciktikçe ve sahadan direnç görüntüleri geldikçe bu üstünlük Ukrayna tarafına doğru kaymaya başladı. Geride bırakılan her dakika yuvarlanan kar topu etkisiyle Ukrayna direnişini çığ büyümesine evirirken, Rus askerlerinde moral bozukluğu, pişmanlık ve umutsuzluk belirtileri görülmeye başlandı. Öyle ki Putin ve ekibi, savaşa dolaylı bile olsa müdahil olan ülkeleri nükleer silahlarla tehdit edecek kadar zor durumda olduklarını gösterdiler. Harekât öncesine kadar çok iyi yönettikleri siyasi ortamı ve soğukkanlı yaklaşımı, harekatın başlamasından çok kısa bir süre sonra kaybetmeleri de beklenmedik sorunların ortaya çıktığının göstergesi. Rusya’nın, harekat bölgesinde ortaya çıkacak direniş ve mücadeleyi kestirememiş olması da yeterince saha çalışması yapılmadığının veya diğer ülkelerin daha başarılı olduğunun göstergesi. Diğer bir ihtimal, Rusya’nın hedefinin sadece Ukrayna’dan ibaret olmaması. Böyle bir durum için hazırlık yapılmışsa savaşın çok daha uzun aşamalı ve kanlı geçeceği tehlikesi var demektir. Dilerim ki böyle bir amaçla yola çıkılmamış olsun. Sonuç olarak savaş Rusya’nın bariz üstünlüğüyle başladı fakat ilk raundu Zelensky liderliğindeki Ukrayna kazandı.
(...)Yazının Devamı: https://www.pugat.org/guvenlik/ukrayna/2022/03/13/putinin-kievde-bes-cayi-ve-ukraynanin-kurtulus-savasi/
By Pusula Güvenlik Araştırmaları TopluluğuYazar Sezai Akyüz- 13/03/2022
‘Beş dakikada Çanakkale’yi geçer, 5 çayını da İstanbul’da içeriz.’
‘En kısa zamanda Şam’a girecek ve Emevi Camii’nde Cuma namazımızı kılacağız’
Yukarıda yazan sözleri hepimiz duyduk ve sahiplerinin kim olduğunu eminim birçoğunuz biliyordur. Her ikisi de kendine güvenin, kibrin ve karşı tarafı küçümsemenin acı gerçekleriyle yüzleşti. Aşırı güvenin sorumlusu yöneticilerdi fakat acı reçeteyle bu sonuçları hazırlayanlardan daha çok halkın yüzleşmek zorunda kaldığını söylemek yanlış olmaz.
İki haftası geride kalan Rusya – Ukrayna savaşı öncesi Vladimir Putin’in bunlara benzer iddialı bir sözü oldu mu bilemem. Aradan geçen sürede yaşananlar gösteriyor ki o da en az yukarıdaki sözleri söyleyenler kadar iddialı ve kendinden emindi. Kısa sürede hedefine ulaşacak ve dünyanın tepkisini kabul edilebilir düzeyde tutarak öteden beri hedefi olan Sovyetler Birliği’nin yeniden kurulması hedefine bir adım daha yaklaşacaktı. Genel kabule göre; Putin’in beklentisi, savaşın başlamasından bir süre sonra Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin koltuğundan indirileceği ve yerine kendi istediği gibi yönetilebilir bir devlet başkanı geleceğiydi. Muhtemelen yerine gelecek başkan adayı bile hazırdı. Nitekim Rusya, daha önce Belarus, Kırım ve Çeçenistan’da bu tarz bir politika uygulamış ve başarıya ulaşmıştı. Bu sebeplerle gerçek bir psikolojik harp uzmanı olan Vladimir Putin, savaş henüz başlamadan dünyanın geri kalanına göz dağı verdi ve Ukrayna’ya yalnız olduğunu iliklerine kadar hissettirdi. Bu sayede kısa sürede sonuç almayı planlıyordu. Hatta kendisinden o kadar emindi ki seçkin birliklerini cepheye sürmek yerine acemi askerlerden oluşan birliklerle harekâtı başlattı.
Savaşın En Büyük Hatası: Vatanı İçin Savaşacak İnsanları Göz Ardı Etmek
Putin’in hesaba katmadığı en belirleyici unsur halkın direniş ve cesareti oldu bence. Aslında dünyanın geri kalanı da Ukrayna halkından böylesi bir mücadele beklemiyordu bence.Çünkü savaş başlamadan önce açıktan destek vermeye çekinen her ülke ve kuruluş, zamanla açıktan destek verir hâle geldi. Kimisi askerî ve maddî yardım yaparken kimisi de Rusya’ya yaptırım uygulayarak tarafını göstermeye başladı.
Savaşlarda psikolojik faktörlerin etkisini bilmeyen yoktur. Özellikle cephede savaşan askerler için anlık ruhsal durumlar bile çok belirleyici olabilir. Rusya tarafı savaşa psikolojik ve kuvvet olarak üstün başlasa da hedefe ulaşılması geciktikçe ve sahadan direnç görüntüleri geldikçe bu üstünlük Ukrayna tarafına doğru kaymaya başladı. Geride bırakılan her dakika yuvarlanan kar topu etkisiyle Ukrayna direnişini çığ büyümesine evirirken, Rus askerlerinde moral bozukluğu, pişmanlık ve umutsuzluk belirtileri görülmeye başlandı. Öyle ki Putin ve ekibi, savaşa dolaylı bile olsa müdahil olan ülkeleri nükleer silahlarla tehdit edecek kadar zor durumda olduklarını gösterdiler. Harekât öncesine kadar çok iyi yönettikleri siyasi ortamı ve soğukkanlı yaklaşımı, harekatın başlamasından çok kısa bir süre sonra kaybetmeleri de beklenmedik sorunların ortaya çıktığının göstergesi. Rusya’nın, harekat bölgesinde ortaya çıkacak direniş ve mücadeleyi kestirememiş olması da yeterince saha çalışması yapılmadığının veya diğer ülkelerin daha başarılı olduğunun göstergesi. Diğer bir ihtimal, Rusya’nın hedefinin sadece Ukrayna’dan ibaret olmaması. Böyle bir durum için hazırlık yapılmışsa savaşın çok daha uzun aşamalı ve kanlı geçeceği tehlikesi var demektir. Dilerim ki böyle bir amaçla yola çıkılmamış olsun. Sonuç olarak savaş Rusya’nın bariz üstünlüğüyle başladı fakat ilk raundu Zelensky liderliğindeki Ukrayna kazandı.
(...)Yazının Devamı: https://www.pugat.org/guvenlik/ukrayna/2022/03/13/putinin-kievde-bes-cayi-ve-ukraynanin-kurtulus-savasi/