Fluent Fiction - Turkish:
The Journey to Understanding: A New Chapter in Friendship Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-09-01-22-34-02-tr
Story Transcript:
Tr: Tren istasyonu, geç yaz güneşiyle ışıldıyordu.
En: The train station shimmered with the late summer sun.
Tr: Çocuklar kahkahalar atarak koşuyor, yaşlı bir adam gazetesine gömülmüştü.
En: Children ran around laughing, while an old man was buried in his newspaper.
Tr: Ege, saatine baktı, küçücük dakikaların nasıl hızla geçtiğini görebiliyordu.
En: Ege glanced at his watch, seeing how quickly the tiny minutes passed.
Tr: Selin ise yanındaki bankta, sırt çantasına yaslanmış sakin bir şekilde oturuyordu.
En: Selin, meanwhile, sat calmly on the bench next to him, leaning against her backpack.
Tr: "Ege, merak etme, tren gelir," dedi Selin, gözlerini kısa süreliğine kapatıp yeniden açarak.
En: "Ege, don't worry, the train will come," said Selin, briefly closing and then reopening her eyes.
Tr: Güneşli günü içine çekti.
En: She inhaled the sunny day.
Tr: Ege içten içe bir gerginlik hissediyordu.
En: Ege felt an underlying tension.
Tr: Üniversiteye dönüş zamanıydı ve gecikmeyi göze alamazdı.
En: It was time to return to university, and he couldn't afford any delays.
Tr: Ama başka bir şey daha vardı.
En: But there was something else.
Tr: Selin'le daha derin bir konuşma yapma arzusuydu bu.
En: It was the desire to have a deeper conversation with Selin.
Tr: Son zamanlarda onunla konuşmanın tek taraflı hale geldiğini hissetmişti.
En: Lately, he felt that conversations with her had become one-sided.
Tr: Derin bir nefes aldı.
En: He took a deep breath.
Tr: "Selin, sana bir şey söylemek istiyorum," dedi yavaşça.
En: "Selin, I want to tell you something," he said slowly.
Tr: "Söyle," dedi Selin, yüzünde her zamanki rahat gülümsemesiyle.
En: "Go ahead," said Selin, with her usual relaxed smile.
Tr: "Nedir bu kadar ciddi olan?"
En: "What's so serious?"
Tr: Ege, kelimelerini dikkatle seçerek devam etti.
En: Ege continued, choosing his words carefully.
Tr: "Bazen planlarımızın dengesiz olduğunu hissediyorum.
En: "Sometimes I feel our plans are unbalanced.
Tr: Hep senin isteklerin gerçekleşiyor, ama benim istediklerimi unuttuğumuzu düşünüyorum."
En: It's always your wishes that come true, but I think we forget about what I want."
Tr: Selin, Ege'ye döndü.
En: Selin turned to Ege.
Tr: "Neden daha önce söylemedin?"
En: "Why didn't you say this before?"
Tr: diye sordu, sesi nazik ve dikkatliydi.
En: she asked, her voice gentle and attentive.
Tr: Ege omuzlarını silkti.
En: Ege shrugged.
Tr: "Bilmiyorum, belki de seni üzmek istemedim.
En: "I don't know, maybe I didn't want to upset you.
Tr: Ama fark ettim ki, dostluklar karşılıklı olmalı."
En: But I realized that friendships should be mutual."
Tr: Selin bir an durdu, düşündü.
En: Selin paused for a moment to think.
Tr: Ardından seri bir şekilde başını salladı.
En: Then she nodded earnestly.
Tr: "Haklısın Ege.
En: "You're right, Ege.
Tr: Planlarımızı birlikte yapmalıyız.
En: We should make our plans together.
Tr: Senin de fikirlerini duymak istiyorum.
En: I want to hear your ideas too.
Tr: Haydi bundan sonra buna dikkat edelim."
En: Let's pay attention to this from now on."
Tr: Tam bu sırada, trenin korunası sesi duyuldu.
En: Just then, the sound of the train's horn was heard.
Tr: İkili yerlerinden kalkarak perona doğru yöneldi.
En: The pair stood up and headed towards the platform.
Tr: Ege, Selin'in sözleriyle rahatlamıştı.
En: Ege felt relieved by Selin's words.
Tr: Artık daha iyi bir iletişim kurabileceklerinden emindi.
En: He was now confident that they could communicate better.
Tr: Trene bindiklerinde, Ege, Selin'e gülümsedi.
En: As they boarded the train, Ege smiled at Selin.
Tr: "Teşekkür ederim Selin," dedi yumuşak bir sesle.
En: "Thank you, Selin," he said softly.
Tr: Artık dostlukları yeni bir döneme girmişti.
En: Their friendship had now entered a new phase.
Tr: Ege, içindeki düşüncelerini paylaşırken güçlenmiş, Selin ise daha dikkatli ve anlayışlı olmaya karar vermişti.
En: Ege felt empowered by sharing his thoughts, and Selin decided to be more attentive and understanding.
Tr: Tren hareket ederken, her ikisi de içten bir huzur duygusuyla koltuklarına yaslandı.
En: As the train started moving, both leaned back in their seats with a feeling of inner peace.
Tr: Güneş, tren penceresinden içeri süzülüyor, ikisini de ısıtıyordu.
En: The sun streamed in through the train window, warming them both.
Tr: İletişim ve anlayış ile her şeyin nasıl daha iyi olabileceğini bilerek yolculuklarına devam ettiler.
En: They continued their journey, knowing that with communication and understanding, everything could be better.
Vocabulary Words:
- shimmered: ışıldıyordu
- buried: gömülmüştü
- glanced: baktı
- tiny: küçücük
- bench: bank
- leaning: yaslanmış
- inhaled: içine çekti
- underlying: içten içe
- tension: gerginlik
- afford: göze alamazdı
- desire: arzu
- one-sided: tek taraflı
- shrugged: omuzlarını silkti
- upset: üzmek
- mutual: karşılıklı
- earnestly: seri bir şekilde
- platform: peron
- relieved: rahatlamış
- attentive: dikkatli
- empowered: güçlenmiş
- understanding: anlayışlı
- inner peace: içten bir huzur
- streamed: süzülüyor
- communication: iletişim
- phase: dönem
- confident: emin
- carefully: dikkatle
- nod: başını salladı
- restless: huzursuz
- earnestly: dikkatini vererek