Bu bölümde, mimarlığın iktidar ile kurduğu yapısal, tarihsel ve düşünsel ilişkiler odağa alınıyor. Uğur Tanyeli ile birlikte yürütülen bu diyalogda, mimarlığın yalnızca bir nesne üretme etkinliği olmadığı, aynı zamanda bir iktidar pratiği olarak işlediği, normlar ürettiği, alanı ve insanları düzenlediği bir toplumsal aygıt olduğu üzerine bir tartışma yürütülüyor.