
Sign up to save your podcasts
Or
Hızla hayatımıza giren ve hayatımızın bir parçası olan yapay zeka, harika bir asistan. Bizim yerimize cevapları buluyor, düşünüyor ve hatta doktora tezi bile yazabiliyor! Tüm bu avantajların yanında peki bizi tembelleştiriyor mu?
Bilgisayarlarla ve teknolojiyle iç içe büyümüş bir nesil olarak hiç yadırgamadık ve yapay zekaya da kolaylıkla adapte olduk. Aradığımız her şeye, her cevaba birkaç tık ile ulaşabiliyor, planlayabiliyor ve de görsel oluşturabiliyoruz. Bunların hepsi hazır bir şekilde önümüze konuluyor. Basit görevleri bile yapay zekaya yaptırırken zihnimizi hiç yormuyoruz. Kazandığımız zamanda da ekrana bakıp hazır dopamin alıyoruz sosyal medya ve içeriklerden. Peki kullanmadıkça beynimiz paslanıyor olabilir mi?
İşleyen demir pas tutmaz. Zihnimizi de daha dinç tutmak için onu işlemeliyiz. Çağımızın hastalıklarından demans gibi rahatsızlıklara karşı daha dirençli hale gelebilmek için de beynimizi sağlıklı tutmalıyız. Elbette yapay zeka gibi bir teknolojiyi kullanmamak olmaz ama her şeyi ona yaptırmak da bizi geliştirmez. Bizden daha zeki bir asistanımız varken daha verimli, hızlı ve öğrenerek sonuç üretebiliriz. Olumlu özelliklerini kullanalım ama tembelleşmeden yapalım tüm bunları.
Örneğin, anlamadığımız bir konsepti adım adım açıklayarak öğrenmemize yardımcı olabilir. Öte yandan mesela bir projeyi ya da ödevi yaptırıp kopyala yapıştır yaparak sadece günü kurtarırız. Mesela bir kodlama projemiz olsun. Önce bunun hakkında düşünüp denemek, sonrasında destek amaçlı ya da daha temiz ve verimli bir çözümü var mı diye yapay zekayı kullanmak şüphesiz ki bize bakış açısı kazandıracak ve uzun vadede kalıcı olarak çok daha fazla şey öğretecektir. Çünkü öğrenme sürecinde aktif rol almak beynimizi harekete geçirir ve bilgiyi kalıcı hale getirir.
Ayrıca yaratıcı süreçlerde yapay zekadan ilham almak da mümkündür. Mesela bir metin ya da şiir yazarken ilk taslağı kendimiz oluşturup sonra geliştirmek için yapay zekadan yardım almak, yaratıcılığımızı köreltmek yerine onu zenginleştirebilir. Ancak tüm yaratıcı süreci ona bırakmak, zamanla bizim üretkenliğimizi ve özgünlüğümüzü törpüleyebilir. Yani yapay zekayı bir rehber, bir yol arkadaşı gibi görmek; tüm sorumluluğu ona devretmektense birlikte yürümek en akıllıca yaklaşım olacaktır.
Sonuç olarak, yapay zekanın sunduğu kolaylıklar ve hız tartışılmaz. Ancak bu teknolojiyi doğru ve bilinçli kullanmak, kendimizi geliştirmek ve zihnimizi aktif tutmak, hem bireysel gelişimimiz hem de sağlığımız için hayati önem taşıyor. Yapay zeka bizim için bir sihirli değnek değil, doğru kullanıldığında ise güçlü bir araç.
Hızla hayatımıza giren ve hayatımızın bir parçası olan yapay zeka, harika bir asistan. Bizim yerimize cevapları buluyor, düşünüyor ve hatta doktora tezi bile yazabiliyor! Tüm bu avantajların yanında peki bizi tembelleştiriyor mu?
Bilgisayarlarla ve teknolojiyle iç içe büyümüş bir nesil olarak hiç yadırgamadık ve yapay zekaya da kolaylıkla adapte olduk. Aradığımız her şeye, her cevaba birkaç tık ile ulaşabiliyor, planlayabiliyor ve de görsel oluşturabiliyoruz. Bunların hepsi hazır bir şekilde önümüze konuluyor. Basit görevleri bile yapay zekaya yaptırırken zihnimizi hiç yormuyoruz. Kazandığımız zamanda da ekrana bakıp hazır dopamin alıyoruz sosyal medya ve içeriklerden. Peki kullanmadıkça beynimiz paslanıyor olabilir mi?
İşleyen demir pas tutmaz. Zihnimizi de daha dinç tutmak için onu işlemeliyiz. Çağımızın hastalıklarından demans gibi rahatsızlıklara karşı daha dirençli hale gelebilmek için de beynimizi sağlıklı tutmalıyız. Elbette yapay zeka gibi bir teknolojiyi kullanmamak olmaz ama her şeyi ona yaptırmak da bizi geliştirmez. Bizden daha zeki bir asistanımız varken daha verimli, hızlı ve öğrenerek sonuç üretebiliriz. Olumlu özelliklerini kullanalım ama tembelleşmeden yapalım tüm bunları.
Örneğin, anlamadığımız bir konsepti adım adım açıklayarak öğrenmemize yardımcı olabilir. Öte yandan mesela bir projeyi ya da ödevi yaptırıp kopyala yapıştır yaparak sadece günü kurtarırız. Mesela bir kodlama projemiz olsun. Önce bunun hakkında düşünüp denemek, sonrasında destek amaçlı ya da daha temiz ve verimli bir çözümü var mı diye yapay zekayı kullanmak şüphesiz ki bize bakış açısı kazandıracak ve uzun vadede kalıcı olarak çok daha fazla şey öğretecektir. Çünkü öğrenme sürecinde aktif rol almak beynimizi harekete geçirir ve bilgiyi kalıcı hale getirir.
Ayrıca yaratıcı süreçlerde yapay zekadan ilham almak da mümkündür. Mesela bir metin ya da şiir yazarken ilk taslağı kendimiz oluşturup sonra geliştirmek için yapay zekadan yardım almak, yaratıcılığımızı köreltmek yerine onu zenginleştirebilir. Ancak tüm yaratıcı süreci ona bırakmak, zamanla bizim üretkenliğimizi ve özgünlüğümüzü törpüleyebilir. Yani yapay zekayı bir rehber, bir yol arkadaşı gibi görmek; tüm sorumluluğu ona devretmektense birlikte yürümek en akıllıca yaklaşım olacaktır.
Sonuç olarak, yapay zekanın sunduğu kolaylıklar ve hız tartışılmaz. Ancak bu teknolojiyi doğru ve bilinçli kullanmak, kendimizi geliştirmek ve zihnimizi aktif tutmak, hem bireysel gelişimimiz hem de sağlığımız için hayati önem taşıyor. Yapay zeka bizim için bir sihirli değnek değil, doğru kullanıldığında ise güçlü bir araç.