bilinç

Yirmi yıl önce felsefe okuduğumda, bize bilinç konusunda sadece iki seçeneğimiz olduğu öğretilmişti: Ya bunun sihirli ve doğaüstü bir şey olduğunu düşünürsünüz ya da bilinci beynin elektrokimyasal sinyaliyle özdeşleştirirsiniz. Ben her iki seçeneğin de derinlemesine kusurlu olduğu düşüncesine kapıldım ve bu hayal kırıklığıyla akademiyi bıraktım.

Beni geri çeken şey ise, şu anda bilinç araştırmacıları arasında büyük heyecan yaratan, bilince yönelik radikal derecede yeni—ya da daha doğrusu yeniden keşfedilmiş—bir yaklaşımdı. Bu yeni paradigma, bilinç bilimi için, Darwin'in yaşam bilimi için yaptığını yapma potansiyeline sahip.

Bölüm I: İki Başarısız Yaklaşım

Tarih boyunca en popüler bilinç teorisi Düalizm olmuştur. Bu görüşe göre bilinç, vücudun ve beynin fiziksel işleyişinden ayrı, doğaüstü bir varlık olan ruhta gerçekleşir. Düalizme göre, sizinle bedeniniz arasındaki ilişki, bir drone pilotu ile dronu arasındaki ilişkiye benzer: Vücudunuzu kontrol edersiniz ve duyularından bilgi alırsınız, ancak siz ve vücudunuz aynı şey değilsiniz.

Ancak düalizmin sorunu, modern bilimin bulgularıyla iyi uyuşmamasıdır. Eğer beyninizi kontrol eden fiziksel olmayan bir ruh olsaydı, beyne ruhtan gelen sinyalleri gözlemleyebilmemiz gerekirdi. Ne yazık ki, bulduğumuz şey bu değil. Bilimsel araştırmalar, beyinde olan her şeyin beynin içinde fiziksel bir nedene sahip olduğunu gösteriyor. Ve bu, düalizmle kesinlikle bağdaşmıyor.

Düalizmin bilimsel olarak güvenilir bir yaklaşım olduğuna inanmıyorum. Ancak, bilime olan bağlılığımızı, mevcut bilimsel yaklaşımımıza dogmatik bir bağlılıkla karıştırmamalıyız.