Geçen gecelerden birinde yakın bir arkadaşımla derin bir sohbetin içindeydik. Neredeyse gün doğumuna dek süren bu sohbet boyunca, gelişen ve değişen müzik algısının anlatım gücünü nasıl etkilediğini konuştuk. Basitçe, kimi klasik kompozisyonların güncel hisleri ve günümüz dünyasını anlatmakta yetersiz kaldığı fikrinden yola çıktık ve yeni yeni gelişmekte olan stillerin günümüz dünyasıyla daha iyi eşleştiğine kanaat getirdik. Bu uzun ve etkileyici bir sohbetti ve açıkçası bana bu bölüm için fazlaca ilham verdi. Dolayısıyla bu bölümde biraz da müzik felsefesinin yüzeyinde yürüyerek, müziğin anlatı gücünün zaman içerisinde nasıl körelebildiğine dair kendi fikirlerimi çözümlüyorum.

Gustav Holst, Planets: https://bit.ly/2VYMFPr

State Azure, Snow Drift: https://bit.ly/3jTnjKQ

Yayında cevaplanmasını arzu ettiğiniz soruları "[email protected]" adresine gönderebilirsiniz.

Bahadırhan Koçer: https://linktr.ee/bahadirhankocer

Yayında cevaplanmasını arzu ettiğiniz soruları "[email protected]" adresine gönderebilirsiniz.

Bana destek olmak isterseniz Patreon'a gidebilirsiniz: https://bit.ly/3hFfyIZ

Bahadırhan Koçer Spotify: https://spoti.fi/3eu36Ka

Sinema sanatı elle tutulur ilk örneklerini yaklaşık yüz yıl önce vermeye başladı. O günden bu güne farklı yönleriyle gelişerek eşsiz bir anlatım aracı haline geldi. Küçük bir araştırma yaparsanız, yaklaşık yüz yılı kapsayan kısa bir zamanda onu bu kadar gelişkin bir anlatım aracı haline getiren sayısız düşünür ve yönetmenin var olduğunu görürsünüz. Bu kişilerin her biri özel insanlardı. Bu bölümde de bu özel insanlardan birinden, sinemayı "gerçekçilik" kavramıyla ilişkili düşünmenin yollarını yaratmış olan ve sinema sanatına önemli katkılarda bulunmuş olan Dziga Vertov'dan söz ediyorum. Vertov'un sinema üzerine yürüttüğü düşüncelerin ve kullandığı ince tekniklerin ekseninde dönerken, Mayakovski, Rodchenko ve Troçki gibi Soyvet büyüklerinden de bahsediyorum.

Yayında cevaplanmasını arzu ettiğiniz soruları "[email protected]" adresine gönderebilirsiniz.

Bana destek olmak isterseniz Patreon'a gidebilirsiniz: https://bit.ly/3hFfyIZ

Bahadırhan Koçer Spotify: https://spoti.fi/3eu36Ka

Düşünce evreninin yönünü değiştiren ve çoğu ideolojinin kökünü kazıyan Postmodernizm hala en güncel tartışmaların odağında. Kimileri onu en güncel düşünce biçimi olarak görüyor, kimileriyse ondan nefret ediyor. Bir yandan da Postmodernizm kendinden önceki düşünce biçimlerini dışlıyor ve hatta yapısı itibariyle onlardan biri olmayı da reddediyor. Bu bölümde, bu geniş kavrama yakından bakıyorum.

Yayında cevaplanmasını arzu ettiğiniz soruları "[email protected]" adresine gönderebilirsiniz.

Bana destek olmak isterseniz Patreon'a gidebilirsiniz: https://bit.ly/3hFfyIZ

Bahadırhan Koçer Spotify: https://spoti.fi/3eu36Ka

Bu bölümde Batı Müziğinin kökenlerinin dayandığı Antik Yunan müzik düşüncesini irdeliyorum. Bir yandan da, Antik Yunan döneminde yaşamış ve müzik üzerine fikir yürütmüş olan düşünürlerin, kendi dönemlerinde nasıl bir düşünce yolu açtığından ve bu düşünce yolunun günümüz müziğinde neye evrildiğinden söz ediyorum. 

Yayında cevaplanmasını arzu ettiğiniz soruları "[email protected]" adresine gönderebilirsiniz.

Bana destek olmak isterseniz Patreon'a gidebilirsiniz: https://bit.ly/3hFfyIZ

Bahadırhan Koçer Spotify: https://spoti.fi/3eu36Ka

Tıpkı geçen bölümdekiler gibi bu hafta da harikulade sorular aldım. Bu bölümde de bana gelen soruları cevaplıyorum. Bu bölümde, gelen sorulardan hareketle elektronik müzikte tekniklerden, türler arasındaki ayrımlardan; dijital müziğin insancıl taraflarından ve bununla bağlantılı olarak insan sesinden bahsediyorum.

Yayında cevaplanmasını arzu ettiğiniz soruları [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

Bana destek olmak isterseniz Patreon'a gidebilirsiniz: https://bit.ly/3hFfyIZ

Bir hafta içinde farklı platformlar üzerinden oldukça fazla soru aldım. Bu durum hoşuma gitti ve bölümde sizden gelen soruları cevaplıyor olacağım. Dolayısıyla bu bölümün formatı biraz farklı olacak. İlerleyen zamanlarda da periyodik olmasa da soru/cevap bölümleri yaratmaya karar verdim. Bu bölümde, dokuların ve renklerin müzikle bağıntısından, müzik türlerinden, gelişen müzik teknolojisinden, müzikte "kalite" kavramından ve notanın tarihçesinden bahsediyorum.

Yayında cevaplanmasını arzu ettiğiniz soruları [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

Bana destek olmak isterseniz Patreon'a gidebilirsiniz: https://bit.ly/3hFfyIZ

22 Haziran’da, ses tasarımı çalışmalarımın küçük bir kısmını içeren albümüm "Abstractions Volume 1" tüm çevrimiçi müzik platformlarında yayıma girdi. Ağustos ayı içerisinde albümün fiziksel baskısı için çalışıyor olacağız. Bu albümü prodüksiyon tekniği ve konsepti bakımından hem kendi kariyerim için hem de Türkiye’deki ses tasarımı evreni için oldukça kayda değer buluyorum. Ancak albümün deneysel bir tandansı olduğu için onu bir bağlama oturtmak gerekiyor. Bu bölümde de bu amacı güderek, yeni albümüm hakkında konuşuyorum.

Albümü dinlemek için: https://spoti.fi/3h4HMuM

Bana destek olmak isterseniz Patreon'a gidebilirsiniz: https://bit.ly/3hFfyIZ

Önceki bölümlerden birinde yemeğin, müziği düşünmek için iyi bir metafor olduğundan söz etmiştim. Hem üretim hem de tüketim süreçleri bakımından yemek, kültür çalışmaları sayesinde müzik olgusuyla bir çok yönden kesişir. Bu bölümde John Berger, Richard Sennett, Timothy Rice ve John M. Culkin gibi isimlerin ürettiği fikirlerin ışığında, kültürel bir tüketim unsuru olarak trileçe tatlısını inceleyerek onu belirli yönleriyle müzikle bağdaştırıyorum. Dolayısıyla bu bölümde, soğuk ve sıcak bar tecrübeme de dayanarak, aslında gastronominin alanına giriyorum. Bir sonraki sezonda da, gastronomi fazlasıyla söz edeceğim bir alan olacak.

Bana destek olmak isterseniz Patreon'a gidebilirsiniz: https://bit.ly/3hFfyIZ