Share İyeliksiz
Share to email
Share to Facebook
Share to X
By Ahmet Doğan
The podcast currently has 33 episodes available.
Bende Değil Aramızda Kalsın serisi ile sizlere duyduğumuz, gördüğümüz, bildiğimiz ve sizlerin de bundan haberdar olmasını istediğimiz içeriklerle karşınıza çıkmaya devam ediyorum. Bu seferki hikayemizde ise İngiltere'ye uzanıyoruz. Viktorya döneminin karanlık tarafları karşısında ortaya çıkmış toplumun gerçekliğinin dile getirildiği bir şiirin ve bundan yola çıkılarak ortaya simgesel bir resmin çıktığı bu eserden bahsetmek istedik. Sanatsal gerçeklik toplumsal çıplaklık karşısındaki mücadelesini bu dönemde de sürdürmektedir. Değerli konuğum ile sizlere bunu sunmaktan çok keyif aldık.
Şiirin resme ve hatta müziğe dönüştüğü bu hikayeyi beğenmeniz umuduyla. Tekrar görüşmek üzere...
Uzun bir aranın ardından selam dostlar. Sizlere harika bir film getirdim. "Sevmek Zamanı"
Sadece film demek ne kadar doğru bilmiyorum ama dilim döndüğünce bunun detaylarına indim. Böylesi dipte köşede kalanlara hep ilgim var biliyorsunuz. İşte onlardan bir nadide içerikle yeniden merhaba diyorum sizlere.
Lütfen sabırla dinleyip hemen ardından bu filmi izlemeye koşun derim.
Sevgilerimle....
"Seni az seviyorum" dedi Derda.
"Ben daha az" dedi Derda.
Bir daha da konuşmadılar.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte...
Tutuklu Tiradı
Ayrıca tek hücreli ayrımcılara ve yargısı kalıbından büyük tüm varlıklara ithaf ediyorum.
Hayatı çekilmez kılarak, kısa yoldan yargısız infazla, yersiz ve temelsiz yakıştırılan tüm fikirleri kapsayan o olguyu eleştirmekteyiz bu bölümde.
"Önyargı atomu parçalamaktan zordur." demişti Einstein. Bırakın parçalamayı günümüzde onun, insanları parçalamak gibi bir özelliği ortaya çıkmakta. Gelin bu süreç nasıl başlıyor, nasıl ilerliyor ve kendimize ayrıca çevremize ne gibi etkileri oluyor bi dinleyelim. Bilelim ki bir şeyi anlamadan sahip olduğunuz tüm düşünceleriniz aslında sadece kendinizin birer yansımasıdır.
Sıkıldık. Gerçekten çok sıkıldık. Pandemi çok yordu hepimizi biliyorum. Bu bardağı taşıran damlaların sonuncuları. Ama genel olarak öncesinde de başımızı alıp gitmeler gelmedi mi akla. Yalnız modern olan her şeyden kaçıp doğaya yönelme ihtiyacı. Kimisi için hayatına biraz ara vermek. Bir başkası için zaten kendisinin olmadığı hayatına son verip yenilerine yelken açma istediği.
Hangimiz geminden kurtulmuş vahşi bir kısrak gibi kaçıp gitmek istemiyoruz ki? Bu bölümde fazlaca derin muhabbetlere girmeden hani ben de siz de hayatın hengamesinden sıkılmışken ayaküstü bir az nefes alsak muhabbeti yapalım istedim.
Hayatımızın daha kontrolde olduğu, ideal kalıpların dışında ve kendimizi özgür hissettiğiniz günlerde görüşmek üzere....
Her şeyi yediniz bitirdiniz be! Üstelik anlamı bile olmadan. Vallahi otomatiğe de bağladınız. Hani tadını çıkaramıyoruz. O an gelsin çaylar gitsin çorbalar. Hani nerde o kahvenin kırk yıllık hatırı?
Bu bölümde artık her şeyin çabucak tüketilmesi üzerine odaklanılan fast food tarzı kültürel yozlaşmadan basediyoruz. Baudrillard'ın da kulağını çınlatıp duruyoruz. Gelin artık biraz olsun tadını çıkararak yaşayalım diyoruz birlikte.
"Sevgi" bu inanılmaz kelimeye bir miktar derinlemesine bakış. Uzmana sorduk üstelik. Anlamı kavranmamış üstüne üstlük bu devirde daha da kaybetilmeye yüz tutmuş; sevgiyi anlamak için, biraz mola verip içsel höykürüşlerin sesini açın efenim.
Tolkaçof'un işten dönünce evinde istediği huzuru bulamaması üzerine. Hikaye çok tanıdık. Evlilik hayatına dem vuran bir komedi tiradı ile karşınızdayım. Evli hemcinslerime gelsin.. :)
Her ne kadar gerçek bir güldürü de olsa biz aranılan huzuru birbirimize karşılıklı sağlayabilelim.
The podcast currently has 33 episodes available.