Nehirlerin bildiği gibi; aceleye gerek yok. Elbet bir gün oraya varacağız.

Yolculuğumuz biriktirdiğimiz şu anların bir bütünü ve onu anlamlı kılan tam da bu. Ulaşmak istediğin noktadan bağımsız olarak andaki varlığını, duygularını, gösterdiğin çabayı fark ettikçe o andan duyabileceğin hazzı artırırsın. Bugün her ne yaparsan yap yolcuğunu keyifli kılan anların peşinden gitmeyi unutma.

İçindeki tutku, harekete

geçmeni bekliyor. Çocukken hepimiz birer hayalperesttik. Peki,

sonra ne oldu bu hayalperestlere? Büyüdükçe içimizdeki hayalperest çocuk biraz silikleşmeye başlamış olabilir ama bu tamamen kaybolduğu anlamına gelmiyor. Onu ortaya çıkarmak bizim elimizde. Hayallerimizin, tutkularımızın peşinden

gitmemize engel olan düşünceleri keşfettiğimizde cesaretin içimizde yeniden yeşerdiğini görebiliriz.

İşte o cesaret içimizdeki hayalperesti yeniden

özgürlüğüne kavuşturacak...

Güçlü olmak dendiğinde çoğumuzun aklında dimdik duran, eğilmez, bükülmez bir figür canlanıyor olabilir, mesela bir ağaç gibi... Evet, ağaç güçlüdür günkü toprağın altındaki kökleri sayesinde sapasağlam durur. Peki ya esneklik? Şimdi de yaban otlarını düşün... En deli rüzgârlarda dahi kılmazlar günkü rüzgarla birlikte esnerler. O hâlde bir ağaç gibi yere sapasağlam basıp incecik bir bitki gibi kendini rüzgâra bırakmayı denemeye ne dersin?

Yeryüzü meleği, kökeni yeryüzüne ait olmayan bir ruhtur. Bütün ruhlar aynı ilahi kaynaktan geliyorsada, kişiliklerimizi belirleyen çoğunlukla çevrimiz ve geçmişimizdir.

Bazen sanki hep çalışmalı ve daha fazlası için çabalamalıymışız gibi geliyor, değil mi? Ancak unutma ki bu uzun süreli bir yolculuk ve sen istediğin her zaman dinlenebilirsin. Bunun için yorulman, yıpranman gerekiyor. Kendin için küçük molalar yarat ve o anların tadını doyasıya hisset. Bırak zaman aksın ama sen kendine anlayışlı davran. Bugün dinlenebilmek için kendine zaman ayırabilir misin?

Başını kaldır ve gökyüzüne bak. Sayamayacağın kadar çok yıldızın var. Bak, geceni aydınlatıyorlar.

Kucakla her birini ve geceyi uyut göğsünde.

Karanlık seninle huzur bulsun, sen yıldızlarla

Birbirinize sığınarak yaşayın geceyi ve koşun aydınlığın peşinden. Gündüzü beraber getirin, aydılatın gökyüzünü. Umut olsun içine soluduğun havanın mavisi.

Zaman hayatımızı belirleyen en önemli ölçütlerden biri, bu inkār edilemez bir gerçek.

Peki, sence de her şey için acele etmemiz gerektiğini düşünmüyor muyuz? Acaba bazı şeyleri yakalamak için yavaşlamak gerekiyor olabilir mi? Mesela bir çiçeğin mis gibi kokusunu içine çekmek için, bir kedinin başını okşamak veya arkadaşınla güzel bir sohbet etmek için...

Bugün yavaşlayarak yakalayabileceğin güzellikleri fark et.

Denge... Yaşamımızın belki de her anlamda huzur kapısını aralayan güç... Hayal kurarken de

"denge" kelimesini yakınımızda tutmayı deneyebiliriz. Sınırsızca hayal kur ama o hayalleri kurarken kendini tanımayı, kendi sınırlarını fark etmeyi de unutma. Dilediğin kadar yüksekten uçmakta özgürsün. Bu özgürlüğün tadını

çıkarırken ihtiyaçlarını görmeye, güvende ve iyi oluşunu önceliklendirmeye devam et.

Doğanın bize verdiği işaretleri ne kadar fark ediyoruz ? Doğadan ilham almak, işaretleri takip etmek kendimize yeni bir benlik kazandırmak aslında. Yeni bene merhaba 💚